- 1286 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
FİĞ TARLALARINDA
FİĞ TARLALARINDA
Sıcağın tavan yaptığı
Bir Ağustos ayı idi.
Sanırım atmışlı yıllardı
Modern aletlerin olmadığı
Her işin insan gücü ile
Yapıldığı yıllar…
Ben daha küçüktüm.
İlkokula yeni başlamıştım
O yıllarda yaşananlardan
Bir kesiti siz okuyucularla
Paylaşmak istedim.
Belki de çoğunuz hikayenin içinde
Bir şeyler bulacaksınız
Kendi yaşadıklarınızdan…
İnsanların ekmek derdinde
Uğraşıp durduğu çileli günlerdi
Sabah gün ağarmaya başlayınca
Daha lohusalık döneminde
Olan komşu evin gelini
Beşiğine bağladığı bebeğini
Beşikle birlikte sırtına yüklenip
Fiğ tarlasının yolunu tuttu
Tarlaya varınca beşiği
Bir ağacın gölgesine bırakıp
Elindeki orakla tarladaki
Fiğleri biçmeye başladı
Hiç oturmadan gayretle çalışıp dururdu
Kan ter içinde kalırdı, yine de çalışırdı
Ara sıra aklına askerdeki
Kocasının geldiği her halinden
Belli oluyordu bir yandan terini silerken
Bir yandan tarlaya doğru bakarak
Eşiyle birlikte tarlayı geçen yıl biçerken
Yaşadıklarının bir film şeridi gibi
Gözünün önünden geçtiği anlaşılıyor,
Arada bir içi sızlayarak bir “Ahh!!!”
Çektiği oluyordu…
Bazen de yanık, yanık
Gurbet türküleri de mırıldanırdı
Beşikteki bebeğin ağlama sesi ile irkilip
Bir koşu bebeğinin yanına varırdı
Acıkarak uyanmış olan bebeğini doyurmak için
Nasırlı ve tozlu elleriyle göğsünden çıkardığı
Memesini bebesinin ağzına tutturup emzirirdi.
Biraz sonra karnı doyan bebe
Yine uykuya dalardı…
Kendisinin de acıktığı aklına geldiğinde
Evden yamalı bohçasına sarıp getirdiği
Bir parça ekmeği ile çökeleği çıkarır
Bunlarla karnını doyururdu
Ben tarlanın yakınlarında
Bulunan çalılıklarda
Bizim hayvanları otlatırdım
Benim varlığım, yakınlarında
Bir insanın olması ona güç verirdi
Bu gelin komşumuz olurdu
Evleneli dört yıl olmuştu
Ama bu ikinci çocuğu idi
Ortalama iki yılda bir çocuk!!!
Getirdiklerini çabucak yer
Karnı ya doyar, ya doymaz
Hemen kalkar işine devam ederdi
Çocuk ağlayıp iş geri kalacak diye
Bir an önce bitirmek için gayret ederdi
Öğleden sonraları aralıksız, dinlenmeden
Üç, dört saat daha çalışırdı
Arada bir çocuk uyandığında
Biraz sallar yine işinin başına dönerdi…
Güneş batımı yaklaştığında
Yine sabahki gibi beşiği yüklenerek
Evin yolunu tutardı…
Eve gidince bir sürü işin
Onu beklediğini bilirdi
Sabahki bulaşıklar yıkanacak
Akşama yemek hazırlanacak
İnekler sağılacak
Hayvanlara bakılacak
Daha neler, neler…
Niçin yazdın bunları derseniz
Şimdiki gelinlere bakıyorum da
Bizim komşu gelinin yerinde olsalar
Çoktan kaçıp gitmişlerdi
Boşanmışlardı bile…
O hala komşu evin gelini
Komşu gelin gibi hayatı çileli geçen
Tüm gelinlere Allah selamet versin.
Ferhat GÜNAYDIN
Giresunlu Eğitimci Şair
06.04.2012
YORUMLAR
amin çok güzel bir yazıydı annem ve anneannemin gençliği dedim şimdikiler kaşın üzerinde gözün var diye kaçıp gidiyorlar sıkıntıya gelemiyorlar tebrikler yüreğinize sağlık
selam ve saygılar
FERHAT GÜNAYDIN
Kucak dolusu sevgi, saygı ve selamlar.