- 593 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirin Neresindeyiz...?
“Kara elbisemin altında çünkü
İlikledim den kara derdimi de
Kelime çıkmadan dudaklarımdan
Sessizce ağlıyor derdim içimde…”
Bu dizeler, gerçeğin insana ızdırap vermekten başka bir şeye yaramadığını anlayan Romantizm akımının önde gelen isimlerinden Theophile Gautier’e (1811–1871) ait. Romantizmin arka planında Neoplatonik düşünüşün olduğunu görmek gerekiyor. Fizikötesi varlıkların kabulü ile başlayan süreç, “Tanrı”, “evren”, “varlık” ve “ölüm” konularının yoğunlukla yer aldığı teolojik boyut kazanmakta. Tasavvuf edebiyatımız Romantizm ve Neoplatonik ekolün birlikte harmanlandığı, sanatçı/şiir etkinliği şeklinde ele alınabilir. Ama Romantizm’in son birkaç yüzyılda edebiyatın gündemine girdiği göz önünde bulundurulursa, Tasavvuf edebiyatımızın zenginliği daha iyi anlaşılabilir sanırım. Mevlana’nın Ney, Yunus Emre’nin Dertli Dolap, Pir Sultan Abdal’ın Sarı Tambura ile özdeşleşerek, dünyayı bir gurbet tasarımıyla açıklamaları, tanrıya yakarışları, çağımızda boy veren var oluşçu felsefenin habercisi durumundadır. Nasıl ki, İbn-i Haldun’un sosyoloji bilimini muştulayan Mukaddime’si ne zaman batılı araştırmacıların gayretleriyle gün ışığına çıkarılmışsa, tasavvuf edebiyatımızın zengin birikimiyle birçok edebi ve felsefi akımın öncülerini, kendi kaynaklarımızla ortaya koymamız o oranda mümkün olabilmektedir. Ne acı!..
Günümüz Türk Şiiri de, son iki yüzyıldır şiddetli bir şekilde yaşanan batılılaşma sürecinin kurbanı gibidir. Doğu-Batı ikilemi, aydınımızın mecbur bırakıldığı bir trajikomik kutuplaşmayı beraberinde getirmiştir. Doğal olarak suni yapılanmaların meydana çıkardığı sanat anlayışları, aynı toprağın/kültürün/medeniyetin insanlarını, düşman kardeşlere dönüştürebilmiştir. Örneğin Mehmet Akif, Tevfik Fikret anlaşmazlığı, Doğu-Batı medeniyetlerinin savaşımı gibi düşünülmüştür. Günümüzde de bu anlaşmazlığın izdüşümlerini görebilmek mümkün. İnsanoğlunun bilmediğinin düşmanı olduğu realitesi dikkatlerden kaçabilmekte.
Şiirin ideolojilerin şeytan üçgeninden kurtulması, ancak ve ancak, bilgi ve hikmet ile donanması sayesinde gerçekleşebilir. Günümüz Türk Şiiri’nin haritasının çıkarılması, moda bir deyimle fotoğrafının çekilmesi, şiir tanımına uygun, şiirin asıl işlevini icra eden ürünlerin incelenmesiyle mümkün olsa gerek. Hazırlanan şiir antolojilerine bir göz atılması durumunda, derleyici ya da araştırıcının, kendi dünya görüşüne yakın olanlara daha fazla yer verdiğini ya da kendisine göre karşı kutupta bulunanlara daha az yer ayırdığını, çoğu zaman da görmezlikten gelindiği tespit edilebilir.
Türk Şiiri deyimi, spekülatif anlaşılmaların ötesine geçemiyor. Edebiyat araştırmacıları için, neşterin altına yatırılan canlı bir organizma hüviyetinde olan lisanın, tüm imkânlarının kullanılmasıyla ortaya çıkan beşeri bir ürün olması yönüyle önem kazanan şiir, yabancılaşmaya karşı canlı bir direnişin sembolüdür. Cemil Meriç’e katılmamak mümkün mü? “Kamus namustur!..” diyor.
Kimi çevreler Türk Şiiri ifadesinde şoven çağrışımlar bulabilmekte. Oysa kullandığımız her kelimenin milli bir hatırası var. Her kelimenin zihnimizde uyandırdığı milli bir imaj var. Türk Şiiri nitelendirmesi, her yönü, manası ve boyutuyla layık olduğu gibi anlaşılmalı.
Dış dünyaya ve iç dünyamıza yönelen şair gözü, bilgi ve hikmetin âleminde, rengin ve şeklin zevkini, ahengini alır getirir bize. Kaosu kozmosa dönüştürür. Katı realizmi, idealizmle yumuşatır. Kapısı aralanmayan kabir, öldürülemeyen ölüm karşısında bizi daha dirençli ve daha inançlı kılar. Nedensizliğin, hiçliğin pençesine düşmekten korur çoğu zaman. İşte böylesine işlevseldir şiir, böylesine soylu bir misyon yüklenmiştir. İşte tamda burada şunu sormalıyız kendimize, şiirin neresindeyiz, şiirimiz şiirin neresinde?
Harman /Temmuz-Ağustos 1995/ Sayı:41
YORUMLAR
Türk şiiri Türkçede. Destanlarda. Yunus'ta, Karacoğlan'da.
Fuzuli'de, Nedim'de ... Namık Kemal'de, Tevfik Fikret'te, Mehmet Akif'te, Nazım Hikmet'te, Nacip Fazıl'da, Dağlarca'da ve daha pek çok değerli ozan veya şairde.
"İşte tam da burada şunu sormalıyız kendimize, şiirin neresindeyiz, şiirimiz şiirin neresinde? "
Saygılar.