- 768 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ON İKİ buçuk EYLÜL ( 2 )
Kaleme aldığım yazımın 1. bölümünde on iki eylül ihtilal inin mağduru
Değerli edebiyat öğretmenimin trajik öyküsünü anlatmıştım,
Bu yazımda ise ihtilal sonrası geçen yıllarda gerek hapis yatmış işkence,
Görmüş insanların gerekse o, insanların ailelerinin ve toplumun yaşadığı
Travmayı birebir şahitliğimde ve basından okuyup bilgilendiğim birkaç
Anekdot’u aktaracağım ancak daha önce siz dostlarıma bu ülkenin insanının,
Genel çoğunluğunun ne kadar yürekli temiz saf duyguları olan güzel insanlar
Olduğunu anlatan yaşanmış olduğu idea edilen okuduğum bir öyküyü
aktaracağım, Sonra ana konuya döneceğim,
Anadolu’da şehir merkezine çok uzak olmayan bir kasabaya yapılması planlanan,
Büyük bir Fabrikanın söylentisi yayılmış şehirde ve kasabadaki işsiz gençler
Fabrikanın yapılacağı günü sabırsızlıkla beklemeğe başlamışlar.
Öykünün bundan sonraki bölümünü fabrika sahibinin ( patronun ) anlatımıyla aktaracağım,
Ben ve şirketimin dört müdürü ile birlikte fabrika inşaatının yapılacağı arsayı
Görmek ve planlama yapmak için şirketin İstanbul’daki merkezinden hareket ettik.
Gideceğimiz kasabada insanların bizim kim olduğumuzu anlayıp iş talebi ile
Bizi oyalayarak zaman kaybetmemize neden olmamaları için spor kıyafetler giyip
Makam arabalarımızı yerine şirketin servis araçlarıyla yola çıktık,
Şehre ulaşmıştık vakit namazlarımızı kasabanın dışında tarihi bir camide kılmak,
İçin yol aldık camii kasabadan beş altı yüz metre kadar uzakta pek fazla cemaatinin olmadığı küçük bir camii idi.
Caminin şadırvanında aptes almak için hazırlanırken, elinde terlik ve havlu olan isminin Bilal olduğunu sorduğumda öğrendiğim genç bir, delikanlı yanımıza yaklaştı elindeki terlikleri ve havluyu bize uzattı orada kendisiyle aramızda sohbet başladı.
Sen ne yapıyorsun burada diye sordum, caminin içini şadırvanını bahçesini temizlediğini yapıyorum,
Peki, Sen bu işten para alıyor musun?
Yok, beyim nerden alayım ben işsizim ev de boş oturmaktansa burada oyalanıyorum,
Öyleyse, niye bir yerde çalışmıyorsun?
Bizim buralarda çalışacak iş yoktur beyim ama kısa bir süre sonra kasabamıza yakın bir yere fabrika açacaklarmış orada çalışacağım,
Seni işe alacaklarını nereden biliyorsun?
Kasabamızda bir fabrika açılsın bende çalışayım diye dua ettim duam
Kabul oldu şimdi kasabamıza fabrika açılıyor, ben yine dua ediyorum beni de işe alsınlar diye evet Bilal’in saf temiz ve masum duası kabul olmuştu…
O,fabrikanın patronu olan ben ve dört müdürüm Bilal’in ayağına gönderilmiştik.
Evet, bu öyküde olduğu gibi benim ülkemin insanı gerçekten de çok temiz
Çok saf en sonunda benim halkımın masum duası da kabul oldu ve bugün halkımın canını yakan hayatını karartan cuntacılar çok şükür ki yargılanıyorlar.
…
Evet, geç kalmış bir yargılama olsun sonuç ne olursa olsun demokrasi için
Büyük bir adım
Daha bu gün tv de izledim bir anne otuz yıldır evinin kapısını açık tutup belki bir gün evladı gelir diye bekliyormuş,
Benim tanıdığım aile dostumuz olan anne ise yılardır oğlunun acısını yaşıyor hemen her gün oğlunun mezarına gidip mezar taşını öpüp okşuyor.
Tanıdığım birçok on iki eylül mağduru insan ise bugün bile hala o,karanlık
Günlerin fiziksel ve ruhsal izlerini taşıyorlar ve hala gecenin yarısında çığlık
Atarak uykudan terkan içinde uyanıyorlar birçoğu panik atak ve manik depresif
Ruh haliyle hayat yaşıyorlar onları böylesine acı bir hayatı yaşamaya mecbur bırakan sözde kahramanların mahkemeye gelmeye bile yürekleri yetmedi hani yargılanırsa İntihar edecekti.
Yıllar önce gazetede okumuştum gördüğü ağır işkence sonrasında fiziksel
Duyularını yitiren bir iş de çalışamaz ve eşiyle özel hayatını sürdüremez durumda olan bir diş doktoru ailesine gazetenin de yayınladığı beni de çok etkileyen bir intihar mektubu bırakmış ve sonrada maalesef yaşamına son vermiş mektubun beni etkileyen ve benim hafızama kazınan o,önemli söz ile yazımı noktalamak istiyorum,
Benim canımı acıtan gördüğüm işkenceden çok bana işkence yaptıranların emri
Büyük ağabeylerinden almaları…
İnanıyorum ki, benim Ülkemde insanlar gelişmiş demokratik Ülkeler ‘deki gibi İnsan haklarına saygılı demokrasisi güçlü, Barış içerisinde bir hayat yaşayacaklar.
Serhat BİNGÖL 05/04/2012
YORUMLAR
selam sevgili üstad, ilgiyle okudum yazinizi, bir takim anektodlarlada ørnek vererek konuyu dahada ønemli bir hale getirmissiniz...keskeler olmasa dahami iyi olurdu acaba? keske masum insanlar iceri atilmasaydi diyecegim ama, amasi var øyle dedikcede halen iceri birileri alinmakta... ilk yazinizdaki beyi hala unutamadim cektiklerini vsvs... ükemizde fabrikalarin acilimi olmali kuskusuz, is imkanlarinin olmasi issizligi kurutmaliki, insanlari issizlik psikolojisinden kurtulmali... kutlarim degerli kaleminizi üstadim, iyi geceler
Serhat BİNGÖL
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Elbette ki,hangi dönemde olursa olsun keyfi sebeplerle insanların hapse atılması işkence yada kötü muameleye tabi tutulması kabul edilemez bir insanlık suçudur.
Yazımın içinde geçen öyküde olduğu gibi samimiyetle edilen dualar mutlaka bir gün gerçekleşir.
On iki eylül mağdurlarının masum dualarıda kabul oldu.
O gün zulum yapalar bugün yargılanıyorlar.
Belki geç kalmış bir yargılama ama yinede insanlık ve demokrasi için umut veren önemli bir gelişme,
Saygı sevgilerimle,
Gülsen Tunçkal
BİR GÜN BİR YERLERDE BÜTÜN ŞEYTANLARIN AYNI DÖLDEN OLDUĞUNUN BİLİNDİĞİ YAZILIP ASILSA DA BİZ DE OYUNLARA GELMESEK.uMUDUM ODUR Kİ BİZ YANDIK,ÇOCUKLARIMIZ YANMASIN.
Git işine be şeytan!
Sen kendini ne sanıyorsun.
Sana pabucunu ters giydirir insan.
Sen nerden bileceksin?
Meteliğe kurşun atarken hanlar, kervansaraylar satmayı.
Eline kalem almamışken romanlar yazmayı.
Git işine be şeytan!
Cin olmadan adam mı çarpıyorsun?
Kıl çadırın içinden kâinat mı yönettin sanki?
Seni cebinden çıkarır neslim inan ki.
Gelen ağam, giden paşam sloganıyla makam donatırlar.
Sen içki iç, kumar oyna ayaklarıyla açık hedef olurken
İnsancıklar maskeli baloda nasıl da kıvırtıyorlar.
Zavallı şeytan! Sen de kendini akıllı sanıyorsun değil mi?
Aklına şaşayım senin.
Senin ağzın süt kokuyor henüz.
Bize yetişmek için daha çook çalışmalısın çook.
Sen kiim,biz kim?
Biz daha sen uyurken, çuvala koyuyoruz sabahı.
Kim dinler yoksuldan gelen ahı.
Git işine be şeytan.
Öğren de gel oğluum.
Nasıl aldatılır insan, gözünün içine baka baka.
Nasıl, inandırılır gariban,Nasıl”siyah” dedirtirler ak'a.
Sen daha dünkü çocuksun insan ağabeylerinin yanında.
Anında satarlar adamı onlar anında.
Çifte namlulu silahları şarjör boşaltırken onların,
Senin kılıcın hala kınında.
Git işine be şeytan.
Sen belki âdem’in çocuklarını kandırmışsındır bir zamanlar.
Olabilir.
İnanırım.
Şimdikiler âdem’inkilere benzemiyorlar cicim.
Bunlar Bush’un çocukları sanırım.
Sen onları henüz tanımıyorsundur amma!
Ben çok kazıklarını yedim,
Yüzlerce kilometrelerden tanırım.
Git işine be şeytan.
Sen yine eski masumiyetinle kal.
Âdemoğlunu kandırıyorum diye hayallere dal.
Sen ancak Habil’le,Kabil’in çocuklarını kandırırsın.
G.D.O.lu tohumları akılı olduğuna naah! inandırırsın.
Oooşşt minik! Derler adama.
Sen misket oynarken,onlar çoktan öğrendi dama.
Git işine be şeytan bu dünyada işin kalmadı senin.
Bush’u çocukları çoktaan doldurmuş yerin.
Aslına bakarsan bush ta senin eserin.
Gerin gerinebildiğin kadar gerin.
Serhat BİNGÖL
Elinize, yüreğinize,fikrinize,dilinize,emeğinize,sağlık,,,,
Harika bir şiirle sayfamı onurlandırmanız beni çok mutlu etti kıymetli şiir dostum.
Evet,değerli dostum,şeytanı cebinden çıkaran insanları çok gördük hayatta, o şeytani düşünceliler insanların masum vatan millet duygularını hiç utanmadan sömürürler,
Saygı sevgi selamlarımla,
Serhat BİNGÖL
Yazımın içinde geçen öyküde olduğu gibi samimiyetle edilen dualar mutlak bir gün gerçekleşir,
Saygı sevgilerimle,
GÜZELBİR YAZIYDI MEMLEKETİME FABRİKALAR AÇILSIN HERKES İŞE GİRSİN İŞSİZLİK BİTSİN TEBRİKLER
YÜREĞİNİZE SAĞLIK
SELAMLAR SAYGILAR
Serhat BİNGÖL
Yazımın içinde geçen öyküde olduğu gibi samimiyetle edilen dualar mutlak bir gün gerçekleşir,
Saygı sevgilerimle,
umutla değerli kalem.
fakat ; unutulanlar , unutanları asla unutmazlar !
ve devran bir gün mutlaka döner !
umutla,
sevgilerr...
Serhat BİNGÖL
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Size katılıyorum unutulmak zor bir duygudur her insanı incitir.
Bir gün mutlaka devran dönecek ama demokratik yaşam koşullarında ve insanca,
Yorumunuzla sayfama onur verdiniz,
Saygı sevgilerimle,