- 655 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BALÇIK-5
Normal şartlarda bir lokmada yiyeceğim bu parçayı en azından uzun bir süre çiğnemeliydim açlıktan ölmemek için. O an kutsal ağacın meyvelerinden yemek isterdim. Birde MONA’ nın yanımda olmasını.
Mağaranın dışarısındaki hava; siyahla kızılın karıştığı değişik bir renk almıştı.Burnuma daha sert bir şekilde asit kokuları gelmeye başlamıştı. Boynuma sarmış olduğum uzun bez parçasını hafifçe başıma sardım.
Sadece görüş alanımı sağlayan gözlerim kalmıştı geriye.Bir taraftan ağzımdaki kurutulmuş et parçasını çiğnemeyi sürdürürken bir taraftanda asit kokusundan süzülmüş havanın ciğerlerime çekmenin huzurundaydım.
Ama zihnim halen beni başka yerlere çekerek oylamayı başarıyordu. Büyücü başarabilmiş miydi HİRA’ lardan kaçmayı. MONA onun yanında hayattamıydı ona kavuşabilecekmiydim. İkinci kristal anahtara ulaşabilmişlermiydi.Bunları düşünmeye o kadar dalmıştım ki beni kendime getiren şey asit yağmurlarının çızırtılı bir şekilde gri toprağa düşme sesleri olmuştu.
Oturduğum yerden doğrulup çantama uzanmdım.Büyücünün bana verdiği geniş kurumuş yapraktan küçük bir parça daha koparıp az önce çekmiş olduğum tütsü hattının üzerine küçük küçük ufalayarak sepmiştim.
Bu durumla daha önceleride sık sık karşılaşmıştım ve her seferinde bu sayede küçük yaralar almadan, küçük yaratıklardan korunmuştum.
Asit yağmurları başlayınca canlı kalan küçük sürüngen ve diğer küçük canlılar benim gibi asitten nasibini almamak için sığınacağı yer ararlardı. Bunların en başında gelirdi sekiz ayaklı siyah kertenkele.
En sevdiği şeydi karnını doyuracak kadar kan emip dişini geçirdiği yerde uyuklamak. Sonrasında üç kızıl gezegen günü başlardı koldaki yanma ve kaşıntı.Ta ki irini, ucu ateşli bir odun parçasını sokup dışarı atıncaya kadar.
Sonrasında titremeli geçen zaman. Ama hayatta kalıyordun en azından.Bunları biliyordum çünkü başımdan defalarca geçmişti.
HİRA’ların ve ZURİ’lerin ortaya çıkmasıyla başlayan asit yağmurları; alışık olmadığım daha bir çok şey öğretmişti bana. Beslenme şeklimden, uyuma şeklime kadar. Çoğu kez gözü açık uyuyup, rüzgarın havadaki sesini hissederek uyanmak gibi korkularım değişik bir hayat şekli öğretmişti bana.
Birazdan yere çökmüş olduğum mağaranın önüne gelen küçük yenilecek türden canlılardan bir kaçını erzaklarımın arasına koymak için av iken avcı gibi beklemeye başlamıştım. Şimdi herşeyin tersini düşünüyordum.
Asit yağmurlarının artmasını ve mağaramın önüne yenilecek türden canlıların gelmesini birde MONA ve büyücünün bulunduğu bölgeye asit yağmurunun yağmamasını diledim.Daha çok ikisininde güvende olmasını.
Gelen ilk sürüngen tütsüden nasibini almış sersemlemişken çantamdaki sivri uçlu küçük demir şişle avlamayı başarmıştım. Avuç büyüklüğündeki bu canlı sadece bu gezegendeki bitkilerin kökleriyle beslenen bir türdü.
******* ******** ******** *******
MONA bitkin bacaklarla bodur bitkilerin arasında büyücüyle ikinci kristali aramaktadır. Büyücü elindeki uzun asasının yardımıyla MONA dan daha dinç görünsede onun düşünceleri yorgundur o esnada.
Büyücü bir nefes alırken uzamış olan beyaz sakalını bir eliyle süsercesine okşadığı sırada MONA’ nın sesi duyulur.
-Büyücü çabuk bu tarafa gel.
derken el hareketleri heyacanla sesine karışmıştır. Bir taraftan hızlıca yerde duran kristal olmayan bir cismi alıp daha büyücü sakalını okşamasını kesmeden büyücüye koşarak getirmiştir.
Büyücünün gözleri az öncekine göre biraz daha açılır ve yüzünde bir gülümseme diğer elini MONA’ nın örülmüş saçlarına dokunur. Ve büyücünün beyaz sakalından görünmeyen dudakları açılır...
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
sevgi ve saygımla....
DİLEK YILDIZI
Severim fantastik oykuleri. Geriye donup tamamini okumaliyim.Degisik ve guzel kurguydu.Saygilarimla.
DİLEK YILDIZI
süpper ve fantastikk... gerçekten çok güzell ama biraz kısa sanki yah =) devamı için meraktan çatlıyacağım sanırım.... bu arada bu sitede ki her yorumun sonuna konulan şu meşhur kelimeyi saygıdan ötürü söylemeden geçmiyeyim ; tebrikler =)
DİLEK YILDIZI
bende adet yerini bulsundan çok okuma zahmetinizden dolayı yürekten teşekkür ederim :-)