- 576 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAAT-İ LAK LAK
Verdiğim emek, harcadığım gayret, meyvelerini ikram etti sonunda, netice-i garabet, dakika-i ihanet, saat-i laklak, tercüme-i muhakkak, şu bizim sadıkane dostumuz, yegâne sırdaşımız
vaktin kefeni hazır, cenazeye buyurun.
Ön safta beni bulursunuz, samimi vakit öldürücü olarak, tabi buna hiç şaşırmadınız, meraklı bakışlarınızdan belli. Katil nasıl da ele verdi kendini diyorsunuz.
Yazıp çizdi masum kâğıtları, sayıp döktü kaleminde ne varsa. Sırtını sıvazladı mıhlandığı sandalyenin, daha senle çok işimiz var. Bunca ağırlığı taşımak kolay değildir bilirim ama dayan biraz daha, vaktin cenazesi kalkmadı henüz.
Bizim gibi vakit öldürmeyi başaran varsa saflarda yerini alabilir. Ağıt yakmak, mersiyeler dizmek serbest, ne de olsa değerli bir varlığı toprağa veriyoruz. Saatinizi kurmayı unutun boşuna heder etmesin kendilerini akrep ve dahi yelkovan.
Yapılan bayağı davranış, başlangıçta basit görünebilir, lâkin önce vaktin saçlarını yolmak gerekir, itibârını kaybetmesi için, daha sonra ırzına geçeriz, iyice sersemleyen vakti öldürmeye gelir sıra, itinayla kabrini kazar, arkada hiç kirli çamaşır bırakmadan söz konusu şahsiyeti hunharca katlederiz.
Mevtâyı kaldırma işine münâsip bir aday ararken cemaâtin canı sıkılmasın deyu, cenaze marşını hep bir ağızdan terennüm edelim. Ya da dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar, bakın burada bir imam varmış mola verelim arkadaşlar.
Hissiyâtı dağıtmadan afiyet üzere son görevimizi yerine getirelim. Toprak vaktin ölmüş olmasını hazmedebilir mi orasını bilemem, ben vazifemi yaptım. Vatana millete hayırlı olsun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.