meselci'ye Mektuplar 25
Şiir, kocaman bir ummandır meselci...
Her mısrası kendince değerlidir. Yakınlığına her yaklaşanı, farklı farklıdır. Göründüğü gibi değildir duruşu. Her dizesi nice hayata karşılıktır. Her kıtası ayrı bir kalp parçasıdır. Her duygusu olabildiğince biriciktir, çok özeldir. Her susuşu haklı satırdır...
Mekan tanımaz. Şehre kapak atmaz. Dağı kesin yurt edinmez. Ovada durmaz yıl boyu. Köşelerine de gider gidilmeyen yerlerinin. Coğrafya üstü diyardır meskeni...
Şiirle oturup kalkan adamın/kadının ruh hali ise bukalemundur. Değişir kalemi, sınırdan sınıra atlar yüreği. Dünya dardır ayaklarına. Hayalden beslenir. Perilerle yaşar. Yalnızlığı sever. Koyusuna dalar yarin. Özlemeler, beklemeler ömrünü tüketse de...
Şiir, her aşık olanın baş vuracağı alan değildir meselci...
Emek ister. Zamana ihtiyacı var, anlaşılmak için. Tane tanedir dokunuşu. Sokuluşu inceden inceyedir. Akışı çoğu zaman bulanıktır. Berraklığı en zirvededir. Şaşırtır çünkü. Oyunlar oynar okurla. Okuyucuyu ti’ye alır. Sitem eder. Taş atar. Yakınır. Ve küser. Ve kabuğuna çekilir. Ve sessizliği kalkan bilir...
Şiir, kendini tanıtmaz meselci...
O, gizler birçok anlamını. Buradayım der, gözlere görünür; ancak açık adres belirtmez. Gizemli davranır. Keşfedilmek ister. Hislere baş vurur. Soyutta tanımlar somutu. Dağınık ilerler. Epey kaynaktan esinlenir. Yürekten kopar. İklimi yok. Yirmi dört saatten fazla mesai yapar...
Ve şiir, hiçkimsenin malı mülkü değildir meselci...
Yerel çıksa da sözü, ana teması evrenseldir. Muhatabı insandır. İnsanlığı, her bireye koşulsuz özgürlüktür...
Mehmet Selim ÇİÇEK
5 Nisan 2012,,,11.47,,,Mardin
meselci'ye Mektuplar 25 Yazısına Yorum Yap
"meselci'ye Mektuplar 25" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.