YİNE YOLLARDAYIZ SÜMELE MANASTIRI
Sabah saat yedi otuz
Yola çıkıyoruz, inşallah iyi bir gün geçiririz.Trabzon çok büyük ve zengin geldi bana çünkü hiç küçük ev görmedim hepsi büyük aparmanlar ve villalar. Yer yer sahili dolduruyorlar, bazen dalga kıran için bazı yerlerde ise yolu genişletmek için. Çünkü dağlardan yer yok yol için,
Trabzon içinde ki Ayasofya müzesini görmek için gidiyoruz şans ya açılmamış görmeden dönüyoruz. Uzaktan gördük geç açılıyormuş,
Bu ilde çok cami var ve öyle değişik ki, hepsini görmeğe değer.
Ama uzaktan gördük girip gezmeğe zaman yok,
Trabzon’dan ayrılırken bu güzel şehir için birkaç sözüm olacak
Evet Trabzon’un denizi, Trabzon’un yeşili, Trabzon’un zenginliği övmekle bitmez.
Artık bu güzelliklere veda etmek zorundayız yolcu yoluna gerek deyip, iki tarafımız dağlık ve ağaçlık yeşilin en güzel tonu ve ormanlık, bu yeşillikler arasında beyazı, sarısı, kırmızı’sı, ile villalar yer alıyor. Bu güzelliği anlatmanın imkanı yok görmek lazım.
Yolculuğumuz devam ediyor sol tarafımızda değirmen dere nazlı nazlı akıyor. Maçka Tunel’ini geçtik, hamsi köyü gördük. Burası yemyeşil vadide harika bir yer. Hala yokuş çıkıyoruz, karşımızdaki dağlardan sis ve duman yükseliyor, sağ tarafımızda dimdik kayalar,
Üstleri çamlık,bu çam ağaçları bir başka ,Hak’taala burayı bir başka özenip güzellik vermiş. İnsanın ömrüne ömür katar burası.
Çam ağaçlarının arasında sanki halı saha. Yeşilinse öyle çok tonu var ki rabbim burayı fazla özenerek yaratmış.
Zigana geçidinden geçiyoruz. Burada aldığım notlardan uzunluğu 1700 mt yüksekliği 1800 yüz mt belki tam bir rakam değildir af ola Tunel’i geçince karşımıza satıcılar çık tı o yöreye ait yiyecekler satıyorlardı dut pestilleri ballar daha bir çokları uzunca seyrettik etrafı anlatılmaz güzeldi.
Buraya sadece Tunel’i görmek için gelmiştik. Dağların doruğunda bir tatil köyü varmış. Oraya çıkıyoruz. nasıl anlatsam kuş yuvası.
Tahtadan yapılmış küçük kulübeler aynen kuş yuvası gibi.
Ulu orman ağaçlarının altında, eh dedim burası’da zenginlerin yaşadığı yer yine. Bu satırları arabada yazıyorum.
Gurup toplanıp gidene kadar yazmak istedim iyice doruklardayız.
Biraz daha tepelere çıksak, sanki dumanları yakalarız nasılda güzeller.dağların başı dumanlı.öyle güzel’ ki,Kara denizi ve bu yöreleri herkes görsün isterim.
Yolumuza devam ediyoruz, geçtiğimiz yollardan geri dönüyoruz.
Bu tabiat güzelliğini hayran olarak Maçka’ya geldik. Buradan biraz nevale alarak Sümele Manastırına gideceğiz.
Evet yolumuz Sümele Manastırı daha öncede yazmıştım böyle bir yeşili bir arada görmek mümkün değil ne zaman nasıl denmiş bilmiyorum yalnız Kara Denizde eli üç çeşit yeşil var demişler. Her halde burasını görüp öyle söylemişler.
Yolumuz dar ve hafif yokuş, bu dar yolda ağaçlar birbirilerine değiyor bazı kısımlarda birbirilerine karışmış vaziyette canlı tunel oluşmuş.
Çam ağaçları gelinlik kızlar gibi başı yukarıda bulutlara meydan okuyor ,sanki. Sert kayalar kanyon olmuş,hey burası bize ait dergibi,vakur heybetli.Başları gökte bu güzelliklerle yolumuza devam ediyoruz.
Buralarda öyle fazla evler yok,birkaç köprüden geçtik.
Küçük dereler şırıl şırıl akıyor, bu güzellek te yolculuğa devam ediyoruz. Nihayet, Manastırın eteklerine geldik.
Buradan sonrasına otobüs çıkmıyor.münübüs’le gideceğiz.
Önce yemek yedik.Bir yandan yağmur yağıyor.Olsundu bize mani değildi
Münübüsle çıkmaya başladık,tepelerden sular akıyor.beyaz köpükler saçarak.Bizde kıvrıla kıvrıla tepelere çıkıyoruz.
Arabada bir yere kadar geldi bundan sonrası yürüyerek çıkacağız.
Önceleri ağaç köklerinden oluşan doğal merdivenlerle.dağların sisi arsında gidiyoruz yağmur hafiften yağıyor.
Biraz önümüzü görmüyoruz ama öyle güzel’ki ağaçlara düşen yağmur damlaları sanki müzik gibi.
Dar bir patikadan bir hayli yürüdük,dağa tırmandıkça kalbimiz çıkacak sanki öyle çarpıyor.şimdi artık taş merdivenler başladı demek oluyor ki manastıra yaklaştık.
Evet burası artık manastır koca kayaları oyup yapmışlar ,
Nasıl yapıldı nasıl o mermerler buraya taşındı inanılmaz ve anlatılmazda epey haraptı ah dedim bu raya emek verip yapanların
Kemikleri sızlar her ne kadar tahrip olsa’da bazı yerleri hala ayaktaydı o renkler işlemeler ,anlatılmaz güzeldi
Burası Osmanlı zamanında yapılmış burada Hıristiyan talebe yetiştirip Osmanlının arasına salarlarmış Hıristiyanlığı yaymak için.
Aka durgunluk veriyor rostere edilecek demişlerdi sanırım yapılmış şimdi daha güzel olduğunu duymuştum.
İşte el emeği ve doğa kucak kucağa.
Sisten önümüzü zor da olsa yavaş yavaş aşağılara inmeğe başladık
Manastırı anlatmak kolay değil o kadar yönlü yapılmış ki yemek haneleri, yatak haneleri ,ceza odaları ,diye yapılmış, çok yer var dı.
Bu güzellikleride geride bırakarak aşağıya indik.
Manzara karşısında dilim tutuk söyleyecek kelime bulamıyorum.
Büyük bir dere akıyor üzerinde tahtadan yapılmış köprü ve çay bahçesi içimiz ısınsın diye çaylar içildi ve yolcu yoluna gerek deyip koyulduk yola.
YORUMLAR
Değerli arkadaşım.
Sümela Manastırının daha önce de çok resmini görmüştüm ama sizin resim kadar yakından ve detaylısını görmemiştim. Hem resim için, hem de açıklamalar için çok teşekkürler.
Selam ve saygılarımla.
AYSE 09
çok teşekkür ederim sağ olun evet çok yönlü yapılmış bir yer akla durgunluk veren bir yapı yani aklın mantığın almayacağı insanı düşündüren bir yer
dağa yaklaşınca sanki merdiven dayayıp çıkıverecek gibi dşardan ama gitmek için yol bitmiyor daha önce giden dostlardan duymuştum ne kadar doğru bilmiyorum yüz merdivenmi dedimişti yanlış demiyeyim yoksa iki yüz mü
çok dar bir yol ve ağaçlar öyle sıkki anlatılmaz görmek lazım oymaları desenleri o renkler bir harikaydı kubbedeki hepsini anlatmak zor
saygılar benden herdaim
hayırlı cumalar ola
AYSE 09
saygılarımla
Bundan on sene önce oğlum ve kızımla Trabzon da 15 gün kaldık.Gezicek olan her yeri de gezdik,Sümele aklıma gelince hala korkarım,Biz o zorlu yolculuktan sonra manastıra vardık.Bilet almak için bekliyoruz,onlarca kişi aynı anda bir kavgaya başladı ama,ne kavga,taşlar atılıyor,yumruklar havada uçuşuyor,silahlar çekildi kaçacak yer yok.Bir taraf uçurum,bir taraf dağ.Çocukları aldığım gibi kaçtım oradan bir daha da gitmedim.Sümele nin içinide göremedim.Selamlar gönderiyorum....
AYSE 09
nasip mi desem çünkü görmeğe değerdi.
inşallah yine nasip olurda gidersiniz diyeyimşimdi dahada güzeldir belki bende on yılı geçmiştir gidip gördüğüm ama hala hayalimdedir
saygılarımlasınız
AYSE 09
bizim gittiğimizde ise baya virandı
saygımlasın çok teşekkür ederim çokkk
ben turla gezmeyi sevmiyorum çünkü içine sinerek gezemiyorsunz herşeye çe ee deyip geçiyorlar ben gittim mi içime sine sine her taşın altını kaldırarak gezmeliyim her yerini görmeliyim koşturarak gezmeyi sevmiyorum meselatrabzonda 2 gece almalıyım uzun gölde 1 gece kalmalıyım yaylalarda kalmalıyım onun için ancak ailecek kendi aracımızla gitmemlazım çok güzel bir gezi yazısı ayü
seyyah ayşe çelebi
sevgiler
AYSE 09
biz kendi arabamızlada bir yolculuk yaptık bir hafta sürdü önce güneydoğudan doğu bayazıta gittik hiş durmadam bir buçuk gün sürdü iki gece doğu bayazıtta dinlendik vurduk kara denize artvinde bir gece uzun gölde bir gece samsunda bir gece kalarak geçirdik yinede çok yer göremedik boluya kadar uzandık yollarda kaybolduk çok güzel bir geziydi
ama turla olduğu gibi çok yer göremiyorsun
saygım sevgimlesin rabbim gönlüne göre versin diyorum
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
AYSE 09
çünkü zaman kaybı olyor sevgimlesin bitanem
Trabzon demek yeşil demek.gerçi karadenizin her yanı yeşilde oralar bir başka.
Rize çayelinde yedi yılım geçti.Ah o günler nasıl anlatılırki.Ne mutlu sizlere gezdiniz ve yazdınız.
sağolunuz.
AYSE 09
saygılarımlasınız
AYSE 09
evet türkün türkten başka dostu olmaz bu biline
Geçtiğiniz yerleri hep anlatıyorsunuz. Bizler de gezip görmüş gibi oluyoruz...
Sizden çok daha fazla gezen biri var ki o anılarını yazsaydı sanırım şöyle birşey olurdu...
"Yüzümüze güneş vurmadığına göre demek ki ağaçlar var. Hatta kuş sesleri de olduğuna göre orman olmalı. Koruma mısın, nesin, çekil de etrafı bir görelim"
"Aman efendim, bir suikaste kurban gitmeyesiniz. Üstelik ben çekilsem öbür koruma var."
Neyse... Demek ki yazacak birşey bulamadığı için anılarını yazmıyor olmalı...
Devamını bekliyorum...
Kadir Tozlu
AYSE 09
ama benim anlatacaklarım çok
saygılarımla herdaim