BİR GAVURDAĞLI'NIN AMERİKAN MACERALARI-12

• 4 Nisan 2012 Çarşamba 02:31:54

Biraz sonra söğütlerin olduğu yere gelmiştik.Richard amca;
- bana şu adamı bir gösterin nesi var bir bakayım dedi.
Alfred hala kendinden geçmiş baygın bir şekilde yerde yatıyordu.Richard amca Alfred’in kurşun yaralarının olduğu bölgeye ve diğer uzuvlarına iyice bir baktı.Kurşun yerlerinden hala inceden bir kan sızıyordu.Nabzını kotnrol etti.
-Kalbi yavaş atıyor ama yaşıyor,bu bizim için iyi.İsterseniz bunu hemen şimdi bizim köye götürelim.Evde tedavi yoluna bakarız.Bizim komşu köyde Irak harbinde sağlık Astsubayı olarak görev bir arkadaş vardı,ben onu hemen alır gelirim.Bize yardımcı olacağının sanıyorum,dedi.
Ben hemen itiraz ettim.
-O iş çok zor Richard amca biz zaten polisten,mafyadan kaçıyoruz.Akşam olmadan çok zor dedim.
-Hem biz senin köye gitmekten ziyade hava kararınca Oklahoma’ya doğru yola çıkmayı düşünüyoruz.Zaten yeterince zaman kaybettik ,hem Alfred’i tam teşekküllü bir hastaneye yatırabiliriz orada ,dedim.Richarda amca;
- Aslında şu an bildiğiniz gibi Corinth bölgesindesiniz.Yani Dallas nehrinin batı yakasında.Bu yolu takip edince ileride Denton şehri var.35 East ve 35 West otoyolunun birleştiği nokta.Orada güzel bir hastane var.Oklahoma’ya kadar kim öle,kim kala Talip,dedi.
-Ama bana kalırsanız siz yinede bizim köyde birkaç gün kalın.Alfred’e Dallas gölünden güzel esintiler alan köyümüzün havası da iyi gelir.Afred birazcıkta olsa kendine gelene kadar bizim köyde kalınız derim.Böylelikle tam teşekküllü bir hastaneye vardığınız da sanırım hastane polisinin de dikkatini pek çekmiş olmazsınız.Bu durumda hem gece yolculuğu,hem üstü açık araba ile gece soğuğu,hem ölmek üzere olan bir adamla polise yakalanma riskiniz sizler için sanırım iyi olmaz,dedi.Bu durum karşısında Monika ve ben birbirimize şöylece bir bakındık.Sanırım Richard amca haklıydı.Hiç olmazsa Alfred kendine gelene kadar bir kaç gün daha Corint’de oyalanmamız iyi olacaktı.
-Richard amca sanırım haklısın,Alfred biraz kendine gelene kadar dediğin gibi yapsak iyi olur.Yalnız size zahmet vermek te istemeyiz,nasıl yapsak acaba? dedim
-Talip senin söylediğin de iş mi şimdi,Devletimiz gaddar gözükebilir ama biz öyle değilizdir.Dilediğiniz kadar sizleri misafir etmekten ben de,Sarah teyzeniz de çok memnun kalır, dedi.
-Teyzenin ismi Sarah mı? dedim.
-Evet,neden merak ettin dedi.
-Peygamberler tarihi kitabında okumuştum.Hz.İbrahim’in ilk hanımı,Kendisinin yaşı geçmesine rağmen çocuğu olmamış,Hz.İbrahim ikinci eşi Hz.Hacer’le evlenip te İsmail ismli evlat doğurunca onu kıskanmış ve Hz.İbrahim’den onu evden uzaklaştırmasını söylemiş.Daha sonra Allah ona İshak isimli bir evlat vermiş.Bizler onun adına Sare,ya da,Sara deriz,sizlerde sanırım Sarah diyorsunuz,aynı kişimidir Sarah ve Sare?
-Evet oğul dedi,sen nerden biliyorsun bunları.Bizler,yani yahudi ve hristiyanlar aynı inaç siteminden beslendiğimizden bu ortak isimleri rahatlıkla kullanırız.Sarah, dediğin gibi bizce kutsal sayılan peygamberleden İshak’n (as) annesi olduğu için O na hörmeten bu ismi vermiş babası,Pekala şimdi ne diyorsunuz önerime,hava kararınca bizim köye gideceğiz değil mi?
-Evet,Richard amca size misafir olacağız sanırım,dedim.
-O zaman hava kararana kadar Alfred için birşeyler yapmamız lazım,böyle beklemekle olmaz dedi.
-Monika kzım sen biraz ateş yakabilir misin?Biz Talip’le biraz şifalı ot toplayalım,buraya 15 dakikalık mesafede.Öncelikli olarak kanını durdurmak ve şuurunu açmak durumnudayız,ayrca ağrı kesici bir iki ot biliyorum onları kaynatıp yaralıya uygulamamız lazım,dedi.
-Bu arada ufak bir çaydanlık gibi,tencere gibi bir kabınız olması lazım,dedi.Monika;
-Bagajda araba su kaynatırsa diye 2 litrelik su vardı,onu kullanabilirmiyiz,ateşte plastik hemen erir dedi.Richard amca;
-Hayır kızım şekli biraz bozulur ama suyu rahat kaynatır,sen şişenin ağzını ortasının üstüne gelecek gibi kes ve içindeki suyu kaynatmaya bak.Biz en kısa sürede döneriz,dedi.Monika;
-Sakın geç kalmayın lütfen,dedi.ben ;
-Merak etme Monika en kısa sürede döneriz,sen meraklanma,Haydi gidelim Richard amca dedim.Richard amca önde ben arkasında yola koyulduk.

(Devamı gelecek...)