- 634 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAVŞET Mİ YAZDIZ? ARDAHAN ÖYKÜLERİ 273
FAYTON
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın
Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın...
_ ECE AYHAN
On büyük Türk şiirinden biri, bu şiir.
Öyküye neden bu şiirle başladım. Bilmiyorum?
Bilmediğimden ve sebep bulmaya lüzum gerekçelendirmeye ise ihiyaç duymuyorum.
Aşağıda öyküsü derbeyan kılınan comuş boyun gedenin, okul hayatı niye tahsil ikamesine cek olmadı?
Zira o yirmi gün boyuna Ardahan haritası çalıştı. Komşularıyla, hüdütleriyle Ardahan haritası çizdi boyadı. DMO sabit kalemini Haydar dayının çalıştığı daireye giderek isteyerek tedarik etti.
Naçar hey ne naçar amma ki haritayı poğ etmişti. Öğretmen öyle dediydi.
- Oğlum ŞAVŞAT yazmamışın ŞAVŞET yazmışsın. Olmamış!..
Bu comuş boyun gede ağır bir biçemde kırıldı. Daha okula gitmedi.
ŞAVŞET’in yüzünden tahsili yarı kaldı...
Başlasın öykümüz!
On boyun comuş koşerduğ kotana, macgar lastik top havaya zıplıyan kimi zıp zıp zıplerdi.
Hodağ oğlan kotan koştu.
Hodağ horavel söyledi.
Bildiğimiz türküleri, kırpıp kırpıp horavel söyledi.
Orhan Veli’nin yıldızları kesip gemi yapıyorum hekiyesi kimi.
Nevzat Çeliğin saçlarına yıldız düşmüş anne... koparma anne... dizeleri.
Bahar döndü yaza, yaz döndü kışa...
Hodağ oldu delikanlı onbirinci boyun öküzü koştu kotana. Babası onla iftihar ederdü.
Bir boynu vardı ki akla zarar. Çamuşlarda boyun, öküzlerde boyun boyunduruku tarife ne lüzum? İnsanlarda, pehlivanda boyun. Hodağta boyun, gerdan pek rasgelinmiş değilsede hodağ eskisi bu delğanlı babayiğit bir çalıma sahipti. Yaratılış mucibince.
- Kız canan kurban kız can! Ne olur ao elin tutem! Nişanlısına dedi bu sözü. İki yıllık yavuklusuna yalvar yakar elini tutamıyordu. Çok istiyordu çılgıncana!
Zülüş’ü allah elimden almasın vermerdi ki elini oğlan bir tutsun, sıksın! Baksın, ne men şeydir? Halbum bir el, öz eli gibi? Cahil eşşek bagada samanını yememiş. Gitmiş bacanın dibinde gagaçları kemirmiş, onun muadili hikaye!
Liseyi yarıda bıraktı. Abu kıza abayı yaktıya. İlle evleneceğim. Coğrafya dersinde harita hazırlayamayınca işin tillesi koptu. Derler: bence bir fikir serdetmeme gerek olur mu? Bilmem ama o olayı anlatalım isterseniz.
Kız elin ver elin tutayım. Kız: Kayalara gideğ orda verecem. Kayalıkta sıkarsın,dedi.
Kayalığı geçtiler: AĞAR YILDIZLAR GİBİ.
Baban goru kız ver de sıkayım avuçların, avucum kaşındı. Naolur yav?
Düze ineğ düz de verecem dedem goru! dedi gene yaldattı. Gine vermedi a dostlar!
Düzde döşte verecem dedi döş’e geldiler: İki personel ,iki yavuklu, iki can, iki seven...
Oğlan, comuş boyunlu oğlan:
- Kayalıkta dedin hava, düzde dedin civa, döşte, daha dur...
Kız ter kan içinde avuçlarını uzattı... aslında dünden razıyım ay oğlan dedi. Canım iştemez mi zanarsın seni Allah elimden almasın emi?.. Seni sevmesem, seni kıymasam gözüme zaman zaman... Kayalıkta niye vermedim sorma? Kayalıkta sırtın kaya keserdi diyeydi! Düzde palturun bulanurdu batardın diye...
Döşte... indi... dayan ha dayan NAFİZ DADA!..
DAYAN NAFİZ DADA, DAYAN HA DAYAN!
yalçıner yılmaz
13-04-2012
ardahan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.