- 690 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Suri-ye/diler
Âdem Babamızın evlatları Habil Kabil’den beri var olan kan davası insanoğlunun göz dönmüşlüğünün en belirgin göstergesidir.Kanla doymayan insanoğlunu bir avuç toprak doyurmaktadır.Neden? Çünkü kan ateştir, ateş ise şeytaniyet alametidir.Toprak, Âdemidir. Âdem ise topraktır. Yüce Allah Âdem (a.s)’ı topraktan yaratmış ve ona ruhundan üfleyerek can vermiştir. Böylece insan fizik varlığı ile dünya hayatına, ruh yönüyle ise mânâ âlemine uyum sağlayabilecek bir güce sahip kılınmıştır. Kendisine verilen akıl, irade, hafıza, sabır, gazap gibi duygu ve yeteneklerle yüce Allah’ın özel önem verdiği bir varlık olmuştur.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın ilk insan tasarımı şöyle açıklanır: "Bir zamanlar, Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Melekler: "Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?. Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve bütün eksik sıfatlardan tenzih ediyoruz." dediler. Allah da onlara: "Şüphesiz ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim" dedi." (el-Bakara, 2/30)
Âyetteki "halîfe" sözcüğü hılâfet kökünden ism-i fâil olup, sonundaki bitişik "te" harfi, anlamı güçlendirmek için eklenmiştir. Halîfe; başkasının yerini tutarak ve onu temsil etmek üzere görev üstlenen kimse demektir. (el-Kettâni, et-Terûtibu’l-İdâriyye, I, 2; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul t.y, I, 259; el-İsfehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, İstanbul 1986, s.223; bk. el-En’âm, 6/135) Hz. Peygamber’den sonra gelen ve onun makamını işgal ederek İslâm toplumunu yöneten devlet başkanlarına da bu unvan verilmiştir.
Bu kısa bilgilenmeden sonra gelelim asıl konumuza.Dünya’da böylece ilk insan ve ilk Peygamber Hz.Âdem’den sonra nice topluluklar, kabileler, devletler kuruldu ve yıkıldı. Her gelen peygamber, Allah’ın dinini yayma görevini yapıp insanları hak yola davet ettiler.Şimdiye kadar ortalama Yüzyirmidörtbin peygamberin geldiği çeşitli kaynaklarda rivayet edilir.İşte bu peygamberlerin getirdiği kurallara uymayan topluluklar çeşitli sapkınlıklar, sapıklıklara ve isyanlara giriştiler.Güçlüler,güçsüzleri ezdi durdu.Hele de mezapotamya denilen topraklar ki, gelen peygamberlerin üstün çoğunluğu bu topraklara gelmiştir.Bu topraklarda yaşanan sıkıntılara çare olmuşlardır.Son ve ekmel din İSLAM ve onun Peygamberi "Gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru Hz.Muhammed (SAV)" hayatını az çok hepimiz biliriz. Kızların diri diri toprağa gömüldüğü, yapılan zulümlere isim bulmakta zorlanan bir topluluğa ve dolayısıyla tüm dünyaya gelmiştir.Onun yoluna uyarsak ne ala, uymazsak sonumuz kötüdür inancına sahibiz.O güzel peygamber de mezapotamyaya gelmiştir. Neden? Çok çeşitli zenginlikleri ve uygarlıkları bağrında taşımıştır da ondan.Petrol, gaz, uranyum, su v.s ne dersen var...Bir de mezapotamyamyamlaşmıştı da ondan...
İşte bu süreçte yaşanan çok olaylar olmuştur.Ancak,Bindokuzyüzdoksanlı yılları kana ve acıya bulayan Bosna Hersek mezalimi de dahil şu an Eset ve avanesinin yaptığı kıyım gibisi ne görüldü ne de duyuldu.Bir devlet başkanı nokta atışı yapan keskin nişancılara kelle başına para verip kendi insanını kuş avlar gibi avlar mı? Hangi vicdana sığar bu? Bu ne gözü dönmüşlüktür? Hayır, hayır!!! gözü dönmüşlük değil de bu nasıl satılmışlıktır ki...Yıllardır hristiyan ve yahudi tebaasının yapmak istediğini Eset eliyle kolayca yaptırmaktadır.Bunun en çok zararını Suriyeli masum insanlardan sonra biz Türkiye vatandaşları görmekteyiz.Bu vahşete seyirci kalamayız.Çünkü, komşuda yanan yangın söndürülmezse bitişik komşuya da sıçrar. Hatta tüm mahalleyi etkisi altına alır.Şimdi bizler başımızı kuma sokup bana ne diyemeyiz.Bütün tedbirlerimizi almalıyız.Şu an itibariyle otuzbin Suriyeli Türkiye’ye sığındı.Bu rakamın yüzbin olması bekleniyor.İlk bakışta komşuluk görevi gibi görünüyor ama bu çözüm değildir.Ve bize büyük bir ekonomik yüktür.Eee ne yapmamız lazım,suya sabuna dokunmadan ABD ve İsrali’in önerdiği her önerinin tersini yapalım yeter! Sonuçta kazanırız.Neden mi? Bunu ben söylemiyorum. Allah’u Teala söylüyor;
"Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez." Maide 51
Bir de, Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur."Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melâhim 14, (4315),
Öyleyse bize yine tarihi bir misyon düşüyor.Tüm bu esaret altında ki milletlere abilik ve öncülük ederek, kendi gücümüzü tüm dünyaya tanıtma zamanı gelmiştir. Artık, üzerinde oyun oynan değil, oyun bozan ve oyunları kuralına göre oynayan olmalıyız.
Selamlarımla
YORUMLAR
Sevgili Selim.
Azerbaycan'ın tamortasında Bir Karabağ var...Ermeni işgali altında hala. Öylece durmuş bakıyoruz. Kndi çimizde 30 senedir yok edemediğimiz bir terör belası var yine öylece durup bakıyoruz. Suriye'de yaşananlar...Kabullanilemez bir durum elbette. Bir şeyler yapmak lazım...Ama Başkalarının iradesiyle değil...Kendi irademizle...Allah onların da bizim de yardımcımız olsun.
Selam ve saygılarımla.