Kan Mimarisinin Yaratıcıları
Kan mimarı katiller,romanların,filmlerin,dizilerin,gazetelerdeki üçüncü sayfaların kahramanlarıydılar.Toplumlar hastalıklı olmaya başladıkça,katil olma modası yükselir ve cinayetler üçüncü sayfaları bir hayli süsler.Bugün Türkiye’de ve dünyada her şey çabuk değiştirilip,tüketilmeye yüz tuttu.Artık her şey daha çabuk oluveriyor.Işık hızıyla eylemlerin sonlanması iyi midir bilemem,ama sabrımızı da sükunetimizde kaybediyoruz.
Eskiden kan davaları,töre cinayetleri,alacak verecek davası,mafya bağlantısı,trafikte’Ne bakıyon kardeş?’delikanlılık ihlalleri, ve daha bir çok şey,ülkemizde cinayet işleme anlamında farklı,zengin kategorilerdir.Eksik kategoriler varsa,üstünde beyin fırtınası yapıp,tespit atışları yapabiliriz.
Dünyanın vaziyeti de pek parlak sayılmaz.Amerikan filmlerinde izlediğimiz,tarihten bu yana bildiğimiz,beyaz siyah kavgası.Beyazların ya da siyahların sokağında,tenlerin ölümü nasıl bıçak sırtı gibi ayırdığına hep tanık oluruz.Siyahların mahallesine girebilmek için pigmentlerinizin elbet vardır bir günahı ki,o sokakta soyulma,vurulma ve hatta öldürülme ihtimaliniz pek hayli yüksektir.Onca sene siyahlar köle olmanın acısını,zorluğunu taşıdılar bu renk pigmentleri uğruna.Beyaz olmak güç iktidar meselesiydi.Irkçılığın her yerde koptuğu kıyamet gerçiği gibi tıpkı.
Daha yakın tarihe kadar siyahlar ne belediye başkanı ne vali ne de herhangi bir kurumda üst düzey yönetici olabilirdi.Amerikalılar nba maçlarından sonra mı sevmeye başladılar siyah arkadaşları acaba?Olur mu olur.Ama tarih,dünya öyle değişti ki,Barrac Obama A.B.D nin başına geçti.Siyahlar için parlementoda önemli bir koltuk zaferiydi bu.Ama sokaklarda işler hep karışıktır.Katiller siyah ya da beyaz,uzun-kısa,yaşlı-genç,erkek-kadın,sosyal sınıfı ne olursa olsun,ellerine geçen cinayet aletleriyle,hapishanelerin konforsuz rezidanslarını doldurmaya,büyük bir kararlılık ve istikrarla devam ediyorlardı.
Yıl 2012...Global dünyanın parçası olma çabası içinde gelişen memleketimizde de cinayetler bir hayli sevilmeye başlandı.Sosyologlar,psikologlar,üst düzey akademisyenler,televizyonlarda radyolarlarda toplumumuzun röntgenini çekmeye uğraşa dursunlar,sokaklarda ölüm kol gezmekteydi.Bugün de eminim bu yazıyı aktarırken,birileri bir yerlerde birilerinin hayatını sonlandırma planı ve çabası içine girmiştir.Yoksa çok mu kalabalığız?Bu kalabalığı,doğum kontrol yöntemleriyle çözemeyip,biz insanoğlu böyle mi eksiltiyoruz birbirimizi?Yıl 2012 demiştik değil mi?Bir an şüphe ettimde...
Türkiyede töre cinayetleri,alacak verecek davaları,terör,işsizlik bunalımı ve cinneti,trafik terörü ve cinneti,büyük küçük tüm şehirlerdeki cinayet faliyetleri hız kesmiyor maalesef.Hastalıklı bir toplum olmaya başladığımızı görmek,herkes gibi beni de endişelendiriyor.Münferit olaylar değil bunlar hepimiz farkındayız.Son zamanlarda kadın cinayetleri,basında gözler önüne serilmekte.Bu öfke ve katil olma arzusu,toplumumuzun dimağlarında,zehirli tohumlar halinde üreyip çoğalmakta.Doğu-batı,gelişmişliği her ne olursa olsun,ülkemizin her yanında bir cinayet haberiye uyanıyoruz.Kan kokusu gazate kağıtlarının mürekkep kokusuna,boya kokuna karışmakta.
Ne gariptir değil mi?İkinci sayfada boy boy magazin haberleri,sosyeteden yansıyanlar,balolarda partilerde boy gösteren ikonlar durur.Başınızı sağa çevirip baktığınızdaysa bambaşka bir dünya ile tanışırsınız.Katiller ve maktüller...İşte bu dünyada hiçbir fotoğraf yüzüne gülmez,yüzünüzü de güldürmez.Yüreği dayanmayan bünyeler bu sayfayı atlar.Kimilerinin merakını cezbeder bu haberler.Kimilerininse ibretliktir,okuyup keşfetmesi bu haberleri.Kan dedik ya bir kere,sıçrar beyne okudukça detaylarını.Vahşet kaplar içini insanın,sanki barut kokusu burun hizasına son gayretle değer geçer.
Kriminal laboratuvarlarda bulunur,katil kim sorularının cevapları.Bu bir oyun mudur?Elbette değildir.Bu Agatha Christie’nin cinayet romanları değildir.Hoş o romanlarında elbette,kağıt yapraklı dünya dışında gerçek boyutları vardır öldürme parodilerinin.Katilin bırakabileceği bir ipuçu,adaletin demir parmaklıklarını aralamaya başlar.Maktül yakınlarının içi soğur mu bilinmez.Ama katil olma hali çoğu zaman soğukkanlı ilerler.
İnsan neden cinayet işler?İçindeki kontrolsüz öfke nasıl buna iter?Bu elbet benim izah edebileceğim bir durum değil.Testere serisi,Teksas Katliamı,Dr Hannibal daha nice filmlerde,katillerin hikayesi işlenir.Neden ve sonuç ilişkisi baz alınıp cinayet işlemedeki tüm süreçler işlenip,konu edilir.
Seri katiller hep insanların ilgisini çekmiştir.Kurbanlarını özellikle seçip,aynı ya da benzer sebeplerden ötürü öldürmesi,bizlerin merak ettiği aksiyonlardır.Seri katillerin geçirdiği çocukluklar,onu cinayet işlemeye iten sebepler farklılıklar gösterir.Romanlarda,filmlerde,dizilerde,kimi zaman gerçek,kimi zaman kurgu hikayelerle,geniş kitlelere sunulur.İnsanda paranoyak olma hissi aşılar kimi filmler,kimi insanlara.Sinemada izlerken arkanızdan bir katilin oturduğunu düşünürsünüz.Duştayken,kabinin arkasından bir gölge, ya da sokakta takip ediliyorum hissi.Tabi bunların geyikleri de birçok film ve dizide yapılmıştır.Katılıyorum.Saçma ve paronaya düşünceler.Belki sokakta takip edilme hissi biraz mantıklı duruyor.Özellikle ülkemizde,kadınlarımızın gece vakti sokakta yürümekten endişe ettikleri gerçeğin mantıklı olması gibi.Bizim ülkemizde seri katil alışkanlığı yoktur.Münferit birkaç olay dışında.Olmasını da kim arzu edebilir ki?Asla...
Hastalıklı toplumlar dedikçe uzmanlar,cinayetler de birbiri ardına cereyan ediyor.Kan dökme arzusu birilerinin iştahını kabartıyor.Öldürme hissi cazibesini,insanlığın varoluşundan bu yana canlılığını ironik bir şekilde koruyor.Efsaneler,draculalar,vampirler,kazıklı voyvodalar daha türevi birçok mitolojik sendromlar bile insanı daha az ürpertiyor.Bunca gerçek,yüzbinlerce cinayetlere karşın.
Ne kadar iyi anlattım bilemiyorum.Ama gördüğüm dünya,katilleri ve maktülleri bünyesinde barındırmaya devam edecek.Issız mekanlarda veya sokak ortasında,bireysel silahlanmaya karşı yapılan eylemler,gösteriler eşliğinde cinayetler işlenecek.Katiller hep orada olacak.Ve haberli,habersiz maktüllerse ölmeyle burun buruna gelecekler.Onları karşılayan,belkide görecekleri son yüz,soğukkanlı bir katilin,öldürme isteğinin dehşeti vuracak yüzlerine.İnsanoğlu her şeyi tüketip kolaylaştırdığı bu yüzyılda da yeni cinayet platformları oluşturacak.Sohbet,chat gibi ortamlarda edilen küfürler ve buluşmalardaki cinayetler modaydı bir ara.Sonra msn cinayetleri hortlayıverdi.Şimdilerde facebook,twitter ve bakalım ne gibi yeni cinayet ortamları bu modayı takip edecek.Katiller için bu hayatta,hep bir cinayet planı,cinayet aleti,ve hep bir maktül vardır.Boş koltuklara kurulup,bu cinayetlere uzaktan şahit olmakla,silahın yüzünüze dayandığı,nefesiniz katilin bakışlarıyla kesildiği,az sonra öleceğim korkusunun,bilincinin iliklerinize kadar işlendiği,süreç farkını düşünmek bile insanın tüylerini diken diken ediyor.Kan mimarı katiller,asla tatil yapmayacaklar.Yazımı Bob Marley’in belki bildiğiniz bir sözüyle tamamlamak istiyorum. ’Dünyayı daha kötü hale getirmeye çalışan insanlar,birgün bile tatil yapmıyorlar.Ben nasıl yapayım?Karanlığa ışık tutun’.
Ziya Karakoyun
YORUMLAR
Maalesef gerçekler sizin ve benim anlattığımız gibi.Ve en kötüsü bu olmaya devam edecek.İradesine öfkesine hakim olmayan bedeli bir başkasına ödetiyor.İnsan hala ilkelliğini muhafaza ediyor.Asırların geçmesi birşey ifade etmiyor.Öfkemizi ve kinimizi daha doğrusu bütün kötü güdülerimizi evcilleştiremiyoruz.Dilerim ki inşallah bu değişir.Teşekkür ediyorum yazıyı beğendiğiniz ve yorumunuzla katkı sağladığınız için.Sevgiler,saygılar.
Her birimiz içimizde vahşeti, kini, kibiri daha bır çok duyguyu taşıyoruz.Bır suça tanık olduğumda hep Kimdir gercekte suçlu? Diye düşünürüm.Bu kadar suçun, can yakan olayın içinde ahlaki anlaşmazlıklar arasında kimin haklı kimin haksız oldugunu belirlemenin bır yolu var mı?ya da mal edilebilir mı bır suça istinaden kimin aslında suçlu olduğu?Bütün bu unsuru destekleyen, yaratan insanları parmaklıklar arasına atmak mümkün mudur? Ahlakın da ahlak uğruna en çok işlenen sucları da varlığı bilimsel veya matematiksel gerceklere dayayamayiz. Belki her toplumun kültüründe yasayan en baştaki yanlış seçim olan insanların veya gösterilen gerçekle örtüşmeyen dinin dısındaki yanlış din yönergelerinin suçları arttırmada buyuk bır etkisi yok mudur hiç Hepimiz bireyiz ve herseyi aslında kendimiz keşfediyoruz ve yaşıyoruz.Beynimiz var ve hakim olmamız gereken irademiz ve kendi ahlak kurallarımız,suçlarımız ve yarattığımız kan...
Çok guzel bır yazıydı
Kutlarım
GC7
Gülaz tarafından 4/4/2012 3:59:19 PM zamanında düzenlenmiştir.