Züğürt Umutlar
-Gel abla gel batan bir aşkın malları bunlar gel !
-Kaç lira bunlar evladım ?
-Sana 20 gazoz kapağı olur be abla maksat ayağın alışsın..
-Az indir be evladım üstelik kırık bu düşler,
-Olsun be abla elden çıksın çabası işte,
-Az düşür de 4-5 tane alayım evladım..
-Bir de sen vurma be abla,hem kırıksa kırık daha doğmayan umutlar da var elimizde..
-Oğlum teyzeye yardımcın olun bakıyım hadi,
-Yalnızlığın senfonisini kim aldı yavrum,
-Gel teyzecim yeni gelen ayrılık senfonileri var gel hem bak 10 limon çekirdeği,
-Gel vatandaş gel,
Bir kaç gazoz kapağına,limon çekirdeklerine,portakal kabuklarına kim bunları istemez ki ?
Böyle diyordu rastladığım bir kaç tezgahtar,
Umut öyle bir şeydi ki;
Çabadan çok inanmayı gerektiriyordu,
Uzun hayatlardan sonra yaşanmış bir kaç tecrübe kalıyordu;
o içi boş tezgahlar da..
Görmeyen birinin arzusu görmeyi isterken ki o sıkı sıkı sarıldığı umuttan ibaretti belki de,
Ve biz "çok şükür" demekten acizken,birilerinin mutlu olmak için ufak şeylerden dahi gülümsediğini anlamak için bir şeyleri yaşamamız gerekiyor.
-Öyle bir şey ki çıkmaz sokakta yönümüzü bulmak gibi,
Ne yana dönsek kalabalık sandığımız bir çok yalnızlığın öteki yüzüyüz.
Gülümsemek için mutlu olmayı gerektirmiyordu yaşam,
Mutlu görünmek için de gülümsemek şart değildi,
Dıştan bir mutluluk çoğu zaman felaketti,
İçten içe bir yıkımı barındırırken gözlerimiz,
Sanırım küçük bir vos vosla dünya turu yapabilirdi ruhumuz.
Demem o ki;
Umut,/umut etmek
yani karanlığı severken bile gündüzü özlemek..
ELif YıLmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.