- 714 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Çekik gözlü, beyaz tenli
Beş yaşında kapıya yazılmış adım. Ama çok kırmızı daha yanaklarım. Duvar duvar amcalar gelip ne istediğimi soruyorlar. Oyuncak gemi istiyorum. Üzerine Maru ile binip evimizin önündeki gölde oynayacağız. Ama önce Maru’nun annesinden izin alacağım.
Köşedeki darağacı ne için hala anlayamadım. Bizim duvar amcalar adam asmaca oynuyorlar onda, kâğıda yazıp birkaç ağaç tüketmek dururken. Bütün bu ormanlar benimmiş oysa. Tarlalar ve üzerlerinde çalışan çekik gözlü, beyaz tenli insanlar da benimmiş. İnanılmaz değil mi, herkes öyle söylüyor. Bazen çokça heyecanlanıyorum hepsi benim mi diye. Hepsi benimse, küçük kalbim nasıl yeter onları sevmeye?
Annem odasında ağlıyor her gece. Kimseye söyleme diyor, bir tek ben biliyormuşum. Acaba babam sürekli evde değil diye mi? Bir gidiyor, bir yıl dönmüyor. Toprağımıza toprak katmaya gidiyormuş. Söylesene Tanrı baba, bahçedeki toprağımız neden yetmiyor?
Diğer çocuklarla okula gitmiyorum. Bana zarar vermelerinden korkuyorlarmış. Ama tarlalarımda özgürce koşup oynama hakkına sahipmişim. Bir çocuk başka ne ister ki Tanrı baba.
Başka?