- 1194 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
BİZE NELER OLUYOR???
Hz Ömer bir şehre atayacağı valiyi huzuruna çağırır.Valinin görev kağıdını hazırlar ve valiye gerekli tenbihleri yaparak ,görev kağıdını verir.
O sırada içeriye Hz Ömer’in çocukları girer, Hz Ömer çocuklarını kucağına alır, öper, koklar, sever, başlarını göğsüne dayar, onlarla oynamaya başlar.Onları hayretler içerisinde izleyen yeni vali,daha fazla şaşkınlığını gizleyemez,hemen Hz Ömer’e “Sayın Halife’m,benim kaç tane çocuğum var ama hiç birini böyle kucaklayıp sevmedim,öpmedim,böyle ilgi göstermedim” der. Hz Ömer taze valiye döner , görev kağıdını geri ister ve der ki; “ Çocuklarını sevmeyen,çocukları mutlu huzurlu olmayan,bir memlekette devlet iyi yönetilmemiştir.Çocukları mutsuz olan bir memlekette iyi bir yönetim yapılamamıştır.O vali iyi bir yönetici değildir” der.
Açmış olduğumuz her televizyon kanalında ortadan kaybolan çocuk haberleri var. “Yavrumu Bulun” diye feryat eden annelerin çığlıkları…Kimisi evinin önünden kaçırılmış,kimisi bayramda şeker toplayan masum yavrular,devletin o kadar önlem almasına rağmen,yanı başında komşusu katil,kimisi kırtasiyeden kalem almaya giden ve bir daha geri dönmeyen kuzular.
Başka bir kanalda başka bir çocuk cinayetleri, katil ya baba,ya anne ya da komşu.Bir kanalda yavrusunu hırsızlığa teşvik eden ,çalmayı ,çırpmayı öğreten aile dramı.Başka bir kanalda yeni doğan ,daha annesinin bile kucağına almadığı yavruyu,çalmaktan utanç duymayan canavarlar.
Bir başka kanalda toplumuzun temel taşını, gelenek görenek ve ahlak anlayışını temelden sarsan diziler…Küçücük bir çocuğun gözü önünde yıkılan parçalanan aile ,saygının sevginin uğramadığı yuvalar…
Bir kanalda facebook denen tuzağa düşen gençler.Bir kanalda öğrenciliği,okulu çete savaşına dönüştüren kanlı diziler.Bir kanalda kandırılıp dağlarda tutulan ne olduğunu anlamadan bir kavganın içine çekilen masum yavrular…Bir kanalda tabutun başında ağlayan kuzular..
Eskiden televizyon başına geçtiğim zaman,kahvemi keyifle yudumlar,bir yandan da siyah beyaz Türk Filminin bir sahnesinde akıttığım birkaç damla gözyaşımı hatırlıyorum.Biliyordum ki o sadece bir filmden ibaret,ağladığım o sahne gerçek hayattan uzaktan yakından alakası yok…Duygusallığın yansıttığı sadece masum birkaç damla gözyaşı.Film bitip televizyonun başından kalkınca unuttuğum sahneler,unuttuğum duygular.
Oysa ki şimdi izlediğim her televizyon programı,her dizi filmin konusu,her haber programı,o kadar acı ki,o kadar bizlerden birisi ki,ekranın başından kalksan bile aklından çıkmayan, uykularını bölen,defalarca yatağından kalkıp çocuklarını kontrol etme ihtiyacı duyduran gerçekler…
İzlediğim belgeseller,bilgi kültür yarışmaları,aile dizileri ile büyüyen ben,şimdi çocuklarımla birlikte izleyecek bir program bulamıyorum,çocuklarımı kimseye emanet edemiyorum.Tek başına komşuya gitmesine izin vermiyorum,hep huzursuz hep kaygı ile yaşamak artık canımı yakmaya başladı.Ben ne kadar önlem alırsam alayım etrafımızdaki tuzaklar o kadar fazla ki ne yapacağımı şaşırıyorum bazen.
Bizler nereye gidiyoruz,çocuklarımızı yetiştiren biz yetişkinlere neler oluyor,kimi kimden koruyacağız,kimi kime emanet edeceğiz….
O masum yavruların anne babasını seçme hakkı yok ki;ama iyi eğitimle halledilemeyecek hiçbir sorun da yok.Her aile kendi evladını iyi yetiştirir dinini,gelenek göreneğini iyi anlatırsa,evlatlarına örnek olursa ,herkes iyi birer fert olur toplumda…Herkes yolda yürürken, ayağına takılan taşı kaldırırsa,bizden sonra gelenlerin düşmesini ,tökezlemesini engellemiş oluruz…
Evlatlarımızı dinlemekten o kadar aciz hale geldik ki,çocuk ne yapsa kabahat oluyor.Oysa ki saksıya ekilen çiçek bile sevgi ve ilgi ile büyür.Bakmadığın çiçek kısa bir süre sonra solar,esen en ufak bir rüzgarda devrilir, kırılır, toprak ve saksı parçaları birbirine karışır.İstesen de ayıramazsın onları ,asla bir araya getiremezsin,tekrar yeşertemezsin o çiçeği çünkü o topraktan ,saksıdan alacağını almıştır ...
Unutmayalım ki, bakımsız tarlalardaki otlar kısa bir süre sonra o tarlayı kaplar, hatta başka tarlalara da sıçrar, bir bakarsınız ki tohum ne kadar iyi olursa olsun, bakımı yapılmayan, ihmal edilen o tarladan iyi ürün alınmaz.Her bahar yabani dallarını budadığımız ağaçları düşünelim ne olur…
Unutmayalım ki ,çocuklarımız bizim kadar şanslı değiller,onların tuzakları çok ,yaşamları hep gözlem altında,kartallar ,şahinler,akbabalar etrafında dönmekte…Bir ihmal,bir kıvılcım yakar canım yavrularımızı….Etrafımızdan uzaklaştırdığımız ,dinlemediğimiz,önemsemediğimiz,çocuktur diye başımızdan attığımız her çocuk ,dışarıdan birileri tarafından sahiplenmekte….Gün gelecek yanımızdan kovduğumuz her çocuk karşımızda yumruk olacak…Gün gelecek bizler o çocukların elinde yaşlanacağız,onların söz sahibi olduğu toplumda öleceğiz…
Yüzyıllar evvel, cahiliye döneminde çocuklarını diri diri toprağa gömen birisinin İslam ile tanışması,ve gösterdiği çocuk sevgisi… Bazen din ile , gelenek görenek ile alay eden ,çağ dışı olarak nitelendiren zihniyet sözüm ona medeniyet çarkında dönen zavallılar,çocukların ne hala geldiğini görmüyorlar mı?Sorarım hangisi vahşet ,hangisi çağdışı,hangisi gericilik.
Namaz kılarken secdede Hasan ve Hüseyin Peygamberimizin omzuna çıktığında, secdesini geciktirme uğruna onların mutluluğunu bozmayan yüce insanın anlayışı nerede …
“Küçük hanımlar,küçük beyler!Sizler geleceğin bir gülü,bir yıldızısınız….” Diyen Atatürkün çocuklarımıza verdiği değer nerede…Hani vatanları emanet edeceğimiz çocuklar,hani geleceğimizin mimarları,hani miraslarımız…
Onlar mı suçlu yoksa onlara dünyayı cehenneme çeviren,hayatı zindan eden bizler mi?Sadece tek suçları çocuk olan bu masum yavrular kimin suçunu ,kimin cezasını çekmekte?
Nerede Hz Ömer anlayışı,nerede onun yüce adaleti,nerede çocuk sevincini, mutluluğunu, çocuk gülümsemesini iyi bir yöneticilik anlayışı ile bağdaştıran toplumlar…..
Evlatlarımızla beraber sağlıklı huzurlu mutlu yarınlar diliyorum
Birgül OTLU
YORUMLAR
Sayın Birgül Otlu'nun değereli yazısında dile getirdiği görüşlere aynen katılıyorum. Türk kültürüne uygun geleneksel aile düzenimiz tamamen bozulmuştur. Bu sosyal ve kültürel açıdan büyük bir yozlaşmadır. Sayın yazarı kutluyor ve saygıyla selamlıyorum.
Birgül OTLU
Bir çocuk bayramında ,, Çocuklar bnugün cicili bicili kıyafetlerinin içindeler. Devlet ricalininde sembolik te olsa bir günlüğüne çocuklar da oldugu bir gün,Bu güzel günde çocuklarımızn hal-i ahvaline farklı bir bakış,Bir duygu ve gönül insanın derinliği ile bakış.Kafamızı iki elimizin arasına alıp uzun uzun düşünelmesi gerekn bir durum.Ve bu durumu degiştirmek için maaalesef hiç bir şey yapamıyoruz.
Şaire yazarımızı kutluyorum.Kaleminden öpüyorum
Birgül OTLU
Bugün mutlu ve kutlu bir gün
sizinde biizimde bayramımız kutlu olsun
Duyguların diliyle yazılmış hoş bir yazı okudum kutlarım gönül pınarınız çağlasın sevgilerimle Bogazın kıyısından slm
Birgül OTLU
Sağlıcakla, mutlu kalınız