4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1462
Okunma
"Kadın olma korkusu olmasa erkekliğe gerek kalmayacaktı"....Dr.Alon Gratch
Karşı cins erkeklere sordum..."sizce kadın neyin ifadesidir?Aldığım yanıtların beni tatmin ettiğini söyleyemem.Kimileri kadınların çiçek olduğundan,kimileri ana olduğundan,kimileri yaşam kaynağı olduğundan bahsettiler...Yanıtlara karşılık bir başka konuya dikkat çekmek adına değişik bir soru yöneltip,pekala dedim.."Erkekler kadınlarla niçin evlenirler"Aldığım yanıtlar hiçte yabancısı olmadığım şeylerdi..içgüdüsel birşey,sevişmek ve zürriyetin devamı için olsa gerek dediler.Hele bir yanıt vardı ki çok komikti...yanıt aynen şöyle..Aslında erkekler evlendikten sonra kendilerine şu soruyu yöneltirler.."Ya ben niçin evlendim ki" Görünen o ki,çoğu erkek niçin evlendiğinden dahi haberdar değil..Kadının kimliği varlığı erkekleri korkutuyor,özgürlüklerini kısıtlıyor gibi düşünüyorlar..ne yazık ki yanılıyorlar..Erkekler evlilik ve de kadınları küçümseye dursun...Biz kadınlar ne ister sorusuna yanıt arayalım..birincisi..önemsenmek..ikincisi farkında olunsun isterler..Bu masumane istekler yabana atıldığı sürece evliliğin gidişatı bozulur..kadın iki ara bir derede unutulur.Unutulan olmak,nefreti doğurur."unutulanlar unutanları asla unutmaz"sözü gereği..artık savaş zamanıdır.Kadın kurban olma önemsiz bir birey olma kimliğinden ve cinsel nesne olma eğiliminden kurtulma arayışları içerisine girer.Bu zorlu süreç,evliliğin biteceği sinyalinin en bariz göstergesidir.Ama bizim erkeğimiz bu süreçte gösteri yapar,konuşur,talep eder,karşı çıkar..Her zaman olduğu gibivazgeçilmez olduğunu düşünür...
Kadın onun için savaşta kazanılmış ganimettir.Çocuklarının sözüm ona anası,kendine özel seks aracıdır.Her daim elinin altında olanı kaybetmeyi göze alamaz..Duygu sömürmeye başlar.Kadın ona göre aciz ve de çaresizdir.Oysa muhtaç olan o’dur.Fakat erkek oluşu yaptığı herşeyi affettirir moduna sokmuştur onu...Hele bir de eşitlik denen kural tanımaz bir mevzu var ki,bir dokun bin ah işit...Eşitlik ilkesinin en temel öğretisi şudur...Kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olması,erkeklerin biraz daha özgürleşmesi anlamını taşır ki,bunun farkında olan erkek sayısı çok azdır...Bu bağlamda fikri sabit erkekler,özgürlüklerini kısıtladıkları kadınları tarafından bir bir terk edilirler...
Diğer tarafta zihinleri kurcalayan iyi ve kötü kadın modelinin izahını yapalım...iyi kadın;masum,cinselliği olmayan,kul,köle hayatta kalması dahi erkeğinin elinde olan...
kötü kadın ise;hayatı pavyon ve genelevlerde geçendir...
İyi kadın evlenir,kötü kadın ise bu haktan mahrum bırakılandır...Ne gariptir ki,her iki durumda da kadın üzerinde erkek egemenliği söz konusu...
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiir’inde dediği gibi;
Arzuladıkça kulunum
Arzulandıkça kölen...
Kul köle olmadan kadının yaşamını idame ettirme şansı yok gibi..Kadının tek eş’e sadakati namuslu olduğuna işaret,erkeğin her gördüğü çiçeği koklama eğilimi ise,heyecan ve farklı arayışlara delalet sayıldığı sürece,kadın potansiyel suçlu olma görünümünden kurtulamayacak gibi görünüyor...
kadın ne narin yapılı
ne de çiçek..
ne yürek hoplatır
ne incidir ne de saf ipek
adı her ne olursa olsun..
ister Serpil,ister Fatma isterse Dilek
kadın önce insandır
fazla söze ne gerek...
bu yazımı eşinin zulmü önünde aciz kalarak kendini asarak öldüren çok sevdiğim arkadaşım Serpil’e ithafen yazmıştım...Ruhun şad olsun can arkadaşım...