- 723 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BAL/ÇIK-2
Bambudan yapılmış bu kolonideki kulübelerde yaşayanlara ait en ufak bir hayat belirtisi için herşeyimi vermeye hazırdım o an. En azından içimdeki artık olan inancımı sağlamlaştıracak tanık arıyordum daha çok kabus görmediğime dair kendimi ikna edecektim belkide.
Aslında ikisininde önemi yoktu ölüm sessizliği sinmiş bu yerde dokunduklarım ve az önce ayin yaptığım ORKA hariçinde beni kendime getirecek birşey yoktu. Ta ki kulak zarımı ve dizlerimi titreten o sesi duyana kadar sadece kendime bir yol arıyordum sefilce.
Sesin git gide yaklaşması dizlerimi fazlasıyla titretmeye yetiyordu da artıyordu bile. Büyücünün bana öğrettiği en son kelimeleri hatırlayıp içimden tekrarlarken soğuk kanlı olmak için beynimin son hücreleriyle mücadele veriyordum.
Bu çığlık dolu sesin sahibini çok iyi biliyordum kötü duyduklarımla. Duyduklarım bambu duvarlı kulübenin bir yerlerine saklanmamı öneriyordu bana. Ve öylede yaptım.
Büyücünün kulübesindeki otlarla örülmüş yerdeki hasır altına girmekte buldum çareyi. Ses git gide yaklaştıkça korku ve heyacanımla yapmam gerekenleri hatırlayıp, ellerime yerden aldığım kuru toprağı yüzümü yıkarcasına sürdüm sürdüm ...
Taki kızıl gezegenin, bulunduğum yeri aydınlatan kızıl IŞIK , yerini git gide büyümeye başlayan bir gölgeye bırakana kadar.
Gölgenin genişliği artıkça korkumda o kadar çok artıyordu hasırn altındaki yürek çarpıntım şimdi yeri döğüyordu, sonrasında da beni. Titremeye başlamıştım ve bunu sadece gözlerimin önünde duran ellerimden anlayabiliyordum.
Yaşamak için yeterince şanlı olup olmadığmı sadece kendime ve bambu duvarların arasında küçük bir bölümünü gördüğüm tanrıça ORKA ya sorabiliyordum içten içe kulübenin içerisindeki yerde.
Sonumun geldiğini biliyordum ama nasıl olacağına dair fikirleri kendi zihin terazimde tartarken artık gölge en büyük şeklini almış sonrasında olağan irilikteki şekline dönmüştü. İşte o an yerden kalkan toz bulutları onun konduğunu kesinleştirmişti.
Kulübenin hasırdan örme çatısının savrulma korkusu nefesimin hızını kendi kontrolümden almıştı ama ben bunun farkında değildim ama hissedebiliyordum çünkü yaşıyordum şu an. Bir o kadarda ölümle yaşam arasındaki en ince çizgiydi benim için.
Fark edilmem an meselesi ve buradan kurtulmam mucizeden fazlasını gerektiriyordu yem olmamam için. Altında gizlendiğim hasırdan başka saklanabileceğim bir kalkanım yoktu. Yerden kalkan toz bulutu yere doğru yavaşca inerken görüş alanımda genişlemişti.
Tanrıça ORKA ya uzaktan son bir ayin için göz kapaklarımı tozdan koruyarak hafif hafif açarken, bacak aramdaki sıvının kurumuş toprak tarafından emildiğini çok sonradan hissettim.
Az önce hatta şu an ayin yapmayı düşüdüğüm ORKA nın üstünde duran şey son bir çığlık daha savuruken kendimden geçmiştim büyücünün sözü aklıma geldikten sonra.
"Tanrıların üstüne konanlar kötü ruhların habercisi her zaman onlardan kork çünkü onlar kötü ruhların taşıyıcısıdırlar." derdi hep...
YORUMLAR
bu ne hayal gücü tebrik ederim önceki bölümleri de okuyacağım tebrikler
selam ve saygılar