- 964 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N - 77
GÜNLÜĞÜMDEN – 77
Merhaba Tutku! Ben hep hastalandım. Hayatımda bir iş sorunum vardı. İyi havalarda çalıştım. Aza çoğa bakmayacaksın. Bu mevsimde kazandığımla yetiniyordum. İyiydi yani. Ama bu mevsim tehlikeli. Gündüz çok güneşli hem de bazen rüzgarlı. Akşamüzeri çok serin. Çalışırken de, güneşten ve rüzgardan korunmaya çalıştım olabildiğince. Bir gün, artık tüm gücüm tükendi. Başımı elektrik direğine dayadım ve satış yapmaya çalıştım. Hafta içiydi ve kimse bir şey almadı. Ben de biraz erken döndüm eve.”Tuğba’cığım ben hemen yatmak istiyorum dedim. Ve bunu der demez, korkunç midem bulandı. Tuğba hemen bir kova yetiştirdi. Gerisini söylemesem daha iyi. Sonra hemen yattım ve hiç kalkmadım. Yemek yemedim. Birkaç gün, erken erken yattım ve de hep uyudum. Hala kendimi yorgun, bitkin ve sanki çökmüş hissediyorum. Bu çökmüş hissetmemde, psikolojik baskılar var dış etkenlerce. Kendimi azıcık iyi hissettiğimde, yine çalıştım hafta sonu. Yağmur yağmazsa? Bu hafta sonu ve de artık sürekli çalışacağım. Emek ve ekmek gerek.
Ah şu otobüs şoförleri. Bana, eziyet çektirmek için yarışıyorlar sanki
Birçok otobüs bizim de binebileceğiz şekilde dizayn edilmiş. Ama özellikle yalnızken beni almak istemiyorlar ve almıyorlar da. Nedenini anlayamıyorum. Çünkü hem onlara sorun olmuyorum, hem de görevleri. Bir şoför bana, yanında birini bulundur demişti. Sakince, “Çalışıyorum, kimsem de yok.”yanıtını vermiştim. Sadece, arabanın sığacağı büyüklükte bir kapağı indirip-kaldıracak. Bunu da, çoğu kez yolcular yapıyor. Ben kendim binip-inebiliyorum. Yani, hiç sorun olmuyor. Ertesi günü işe giderken, aynı şoföre rastladım. Sessizce biniyordum ki, “ Ben sana yanına birini al demedim mi?” demez mi? Ben artık isyan ettim. Bir kere sen bana bunu söyleyemezsin. Dün de söylemiştim, kimsem yok benim ve çalışmaya da mecburum. Sana bir sorun olmuyor ki, diye bas bas bağırdım. Tamam abla ben sana bir şey demedim diye, geri adım attı. Bu kez, otobüsteki birkaç kişi, ileri geri konuşmaya başladı hakkımda. ( Beni savunup, ya da susacaklarına.) Onlara da bağırdım. Size ne oluyor? Size ne? Sinirden titriyordum. Koca otobüsü susturdum. İlle bağırıp-çağırmak, psikolojik şiddet mi uygulamak? Gücünü gösterip, korkutmak mı gerekiyor? İndiğim yerde bekledim. Karşıya geçecektim ve ışıklar benden 1yanaydı. Şoför, yapacağımı biliyordu. Plakasını alacaktım. Hadi geçsene, ışıklar yanıyor dedi. Suratımı asarak bekledim ve plakayı aldım. Doğru, zabıtaya gittim. Tüm olanları anlattım, plakayı da verdim ve şikayetçi olduğumu söyledim. Tamam, gereken yapılacak dedi görevli. Ben de güle oynaya satışımı yaptım.
Geçen Cumartesi, yine durakta bekledim bir saat. Üç otobüs te beni almadı. Ben de, Polis ekibi çağırdım. Gerekli yerlere bilgi verdiler. Sen hiç üzülme, üçü de ceza alacak dediler. İyi ama ben hep sizi mi çağıracağım? Dedim. Başkan güldü, ben her gün gelirim dedi ve gelen otobüse beni bindirdiler. Zaten kendim binmiştim. Eee bunun hiçbir sorunu yok ki, kendi biniyor dediler. Yani, polisler de gördü. Ertesi günü de, Tuğba ya, ne olur bu gün sen durdur şu otobüsü dedim. Sonraki günler, evde kaldım, iyileşebilmek için.
Üstlerine vazife olmadığı halde, neden insanlar bana hayatı, çok ama çok zorlaştırıyorlar? Ellerine ne geçiyor? Görevlerini yapsınlar yeter. Kimseye bir zararım, sorunum yok ki. Kimseden bir şey istemiyorum. İstediklerim, hakkım olan şeyler. Bana bunlar yapılıyorsa? Kendini savunamayan, ses çıkaramayan diğer insanlara, kimbilir? Neler yapılıyordur? Ben korkmuyorum, bilinçliyim, biraz çılgınım, susmuyorum. Bildiğim tüm yollara başvuruyorum. Biliyorum, beni insan olarak görmüyorlar. Aman ne iyi. Öyle insan olmaktansa? Herhangi bir varlık olmayı, tercih ederim. Ben çoktaan vazgeçmiştim insan olmaktan zaten. Savaşımım sürecek. Sürekli sorun çıkartmaya devam ederlerse? Öyle bir eylem yapacağım ki? Planlar, çoktan hazır kafamda. Daha da geliştireceğim.
Sadece ekmeğinin peşinde. Kimseye yük olmamaya çalışan ve başka yönlerden de üretici biriyim. Sürekli ağlatılsam da, hep pozitifim. Keşke, sol göğüslerinde, bir et parçası yerine, yürek taşısalardı. Ve ağlamayı öğrenebilselerdi. Bizleri, haksız yere cezalandırmasalardı. Hayat bir sınavdır. Onu en iyi biçimde yaşamaya çalışmak sa? Bir yorumdur. Herkesin seçimi kendine aittir. Elbette, sonuçlarını göze alabilirlerse. İncecik buzun altında neler olacağını?Düşünüp, duyan kim var?
Nilgün ACAR 29. 03. 2012 ALANYA - EVİM
YORUMLAR
Nilgün ACAR
Davidoff
Önemli olan sizin gücünüzden emin olmanız. Bu zamanda sapasağlam gençler bir bardak sularını bile anneden bekliyor, otobüslerde büyükler ayakta duruyor, onlar oturuyor.
Parayla sağlık alınabilir belki ama... sıra alınamaz. Bu işlerin sırası hiç belli olmaz. Hayat masal gibi, bir varmış bir de yokmuş.
Gözünü açınca kahramanlar değişirmiş. Cüceler prens, prens cücenin biri, Allaadin kırmızı başlıklı kızın hasta yatan babaannesi olup çıkarmış.
Olan hayatta ki kimsenin elinden tutmayanlara olur bitermiş.
Sonunda çocuklarda uyutulurmuş..