Hz.ALİ ve Hz. MEVLANA Resmi Üzerine Bir Araştırma
Evet sevgili dostlar :
Bugün sizlerin karşısına farklı bir konu ile çıkıyorum.Geçenlerde bir arkadaşımdan aldığım dergide bir köşe yazarının yazısını okurken Mevlana ile ilgili dikkatimi çeken satırlara denk geldim.Bu yazıdan yola çıkarak bir araştırma yapayım ve sizlerle paylaşayım dedim.Aynı şekilde Hz.Ali resmini de merak edip bir mercek altına alayım dedim.Hal böyle olunca böyle bir yazı kaleme almaya çalıştım.Sanırım sizce de ilginç bir konu olacaktır diye düşünüyorum.
Hani şu bizim bildiğimiz meşhur bir Mevlana resmi vardır.Dışı yeşil cübbeli,içi kahverengi abalı,kahverengi bir külah üzerine sarılmış beyaz sarıklı,boynu mütevazilikten öne eğik,elinde 99 luk beyaz tesbihi ile orta boylarda,birazda etine dolgun olan,ak sakallı bir pir-i fani gibi olan resim.İşte bu resim Türk toplumunun en çok benimsediği ve her fırsatta kullandığı en ünlü resimdir.Bir çok resmi olmakla birlikte en çok kullanılan figür budur.Mevlana denince ilk akla gelen resimdir.Karpostallardan tutun,tablolara,tabak resimlerine,bakır işlemelerine,kaşık sırtlarına,tanıtım büroşürlerine varana kadar hemen hemen her ortamda bu resim kullanılır.Peki bu resim ne zaman ortaya çıkmıştır.Resmi kim yapmıştır?Gerçekten Mevlana o resimde tasvir edildiği gibimi dir?Şimdi konumuz budur.
Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve aynı zamanda Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Nuri ŞİMŞEKLER’e göre resmin kısaca hikayesi şöyledir;
1960’lı yıllarda, dönemin Mevlana Müzesi Müdürü Mehmet Önder’e, İran gezisi sırasında Tahran Üniversitesi’nde, Mevlana konulu minyatür ve resim yarışmasında birinci gelen bu resim, Prof.Dr. İbrahim Ümmet Ullahi tarafından hediye edildi. Mevlana’nın dönemine ait olmayan, günümüzde yapılan bu resim, Önder tarafından Mevlana Müzesi’ne getirildi. Müze Müdürlüğü’nce beğenildiği için kartpostal olarak bastırılan ve orijinali hâlen Mevlana Müzesi’nde sergilenen bu resim, kısa sürede tüm Türkiye’de en çok kullanılan Mevlana resmi oldu”
Resmin, çok sevilip benimsenmesine karşın, Mevlana’nın gerçek fiziksel özelliklerini taşımadığını savunan Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, “Söz konusu resimde, Mevlana, şişmanca ve orta boylu olarak gösterilmektedir. Ancak 14. yüzyılda yaşamış bir tarihçi olan Ahmet Eflaki Dede’nin ‘Menakibül Arifin’ adlı kitabında, Mevlana’nın boyunun yaklaşık 1.80 santimetre olduğu, genel olarak ellerindeki damarları görünecek kadar zayıf olduğu belirtilmektedir. Uzun sakallı olarak resmedildiği bu resmin aksine, Mevlana oldukça kısa sakala sahipti. Mevlana’nın uzun sakal bırakmaktan, kişide gururlanmaya neden olacağı endişesiyle kaçındığı, yine aynı kaynakta geçen bir olayla anlatılır. Sakal tıraşını nasıl yapması gerektiğini soran berbere Mevlana, (Oldukça kısa kes, kadınlardan fark edilelim yeter) diye yanıt verir” diye konuştu.
Şimşekler, hoşgörüsüyle bilinen Mevlana’nın, kentteki gayrimüslim sanatçıların kendisinin resmini yapmasına izin verdiği yolunda rivayetler olduğunu, ancak bugün gerçek bir Mevlana resminin var olup olmadığının bilinmediğini sözlerine ekledi.(1)
Yani kısaca 1960 lı yıllarda Mevlana ile ilgili düzenlenen bir yarışmada İranlı bir çizerin birinci gelen eserinin Mehmet ÖNDER’e hediye edilmesi ve onun vasıtasıyla Mevlana müzesine getirilmesi,daha sonra beğenilip karpostallar vasıtasıyla çoğaltılması yoluyla tüm Türkiye ye mal olan bir resim oluyor bu meşhur resim.Araştırmalarımda 1960 lı yıllarda bu resmi yapan İranlı ressamın ismini öğrenemedim (TK)
Selçuklular döneminde ise minyatür sanatçısı Abdüddevlenin Mevlana’nın bir minyatür resmini çizdiğinden bahseder kaynaklar.(2)
Hz.Mevlana’nın bu meşhur resminden bahsettikten sonra gelelim diğer bir meşhur resme.Hz.Ali’nin meşhur resmine yani.Gerek Hz.Ali’nin gerekse On iki imamın resimlerinin İranda şii ressamlar tarafından yapıldığı ve Türkiye ye transfer edildiği biliniyor.Normalde yaşadıkları çağlarda ressamlığın olmadığı bilinen bir gerçektir.Sonradan onlara izafeten bir takım resimler hayalen çizilmiş ve karşımıza bir kutsal değermiş gibi sunulmuştur.Gerek Hz.Ali yi gerekse On iki imamı bir resme sığdırmaya çalışmak,onları bir şekle büründürmeye çalışmak,herkesin hayalinde olan bu büyük insanları bir kağıt ya da tuval parçasına sığdırmak pek hoş olmasa gerekitr diye düşünüyorum.Bu benim şahsi düşüncemdir.Birebir aynsı olsa bir nebze anlaşılabilir,ama asırlar sonra hayalen bunları resmetmek pek te cazip gelmiyor bana.Zaten çizilen on iki imam resimlerine dikkatlice bakacak olursak,hepsinin aynı fırçadan çıktığı düşünülür.Yüz yapılarından,sakallarına,kaş şekillerinden,göz renklerine kadar birbirinin aynısına benzer resimler görürüz.Bu hiç görmediğimiz Cenneti bir tuval üzerine sığdırmak gibi abes geliyor bana.Ama bazıları farklı düşünebiliyor,mesala Cem Tv de yayın hazırlayan Abdullah İşbilir (Gerenimo) şöyle düşünüyor resim konusunda :
"Gelecek nesillere bir ifade biçimi oluşturması ve yanlış saplantılara düşülmemesi için bu görsel değerler her zaman başımızın üstünde. Hz. Ali’nin resminin bu kadar çok yapılmasının nedeni Aleviler’in bu portrelerden etkilenip, karşısında yanlış yapılmaması ve içerdikleri değerleri kaybetmemek için."(3)Bu da farklı bir bakış açısıdır.O resimlerin varlığı Hz.Ali yi gelecek nesillere unutturmamak içindir,yanlış yapmalarına mani omak içindir gibi bir düşünce ortaya çıkıyor.Resme takılıp kalanlara,olayı farklı düşünenlere bir diyeceğim yoktur.
Hz.Ali bir sözünde şöyle diyor "İki sınıf zümre benim yüzümden helak olacaktır.Bunlardan birisi beni sevmeyenler,diğeri ise beni sevmede aşırı gidenlerdir".Yani beni sevmede itidalli olun,orta yolu tercih edin.Sevmekte ne aşırıya gidin,ne de geride kalın demek istiyor.Hz.Ali’ye On iki imama,Hz.Mevlana’ya sevgimiz sonsuzdur.Yalnız bu sevgiyi resme indirgemek,resimle özdeşleştirmek bana ters geliyor.Şimdi şöyle bir soru geliyor aklıma.HzMevlana’nın 1960 larda ki o resmi çizilene kadar bizlerin Mevlana sevgisinde bir eksiklik var mıydı?İkincisi Şii ressamlar tarafından Hz.Ali ve On iki İmamın resimleri çizilene kadar sevgimiz eksik miydi,ya da resimleri yapılıp duvalara asılınca sevgimize ne derece güç kattı?Bu soruyu herkes kendince cevaplayabilir.
İran kaynaklı Hz.Mevlana ve Hz.Ali resimlerinin kültürümüze,inancımıza ne derece katkı sağladığı tartışılmalıdır.Son dönemlerde Hz.Mevlana ve Hz.Ali resmi çizen Türk ressamlar artmaya başlamışlardır.Hz.Mevlananın yüzün üzerinde ve Hz.Ali nin ise onlarca değişik resimleri mevcuttur.Bu ticari bir sektör olma yoluna dönüşebilir.Bir bayrak gibi duvarlarını süslemek mecburiyetinde hissedenler olabilir.Şu unutulmamalıdır ki on bin tane de resimleri çizilse gerçekle alakası olmayacaktır.Sevgilinin gerçek resmi yoksa hayalini sevmek daha üstündür.
Kendilerinden asırlar sonra hayalen tasvirlerle tuvallere dökülen resimler onlara,onların sevgisine,onların inancına ne derece güç katmıştır tartışılır.Mesele resimlere takılmakla değil onların izinden ne derece samimiyetle yürüdüğümüzle alakalıdır.Onları seven onların yaptığını yapar,yapmadıklarını yapmaz.Yoksa resimler birer takıntıdan başka bir şey değillerdir.Sevgiyle kalınız..
Notlar:
(1) : arsiv.ntvmsnbc.com/news/289226.asp
(2) : tr.wikipedia.org/wiki/Minyatür
(3) : www.yeniaktuel.com.tr/top114,[email protected]
YORUMLAR
Güzel kardeşim yine müthiş bir yazıyla ufkumuzu açmış bizim. Gerçektende benimde çok merak ettiğim bir konuydu bu resim meselesi. Araştırmacı kimliğiyle her zaman ön planda olmayı başaran değerli dostuma daha nice çalışmalarında başarılar diliyorum. selam ve saygılarımla...
Talibi
Ben daima şöyle derim dostlarıma.Mevlana gibi Meslevi düşünürsek Hz Ali'nin ve Hz Mevlana'nın felsefesini kendimize hayat tarzı olarak nakledersek,insan gibi indan oluruz...Peygamberimiz Hz Muhammet Mustafa'ının Hadislerinide uyguladık mı 4x4 insansınız demektir...Kutluyorum bu ders alınacak yazınızdan dolayı...