- 1680 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK OLSUN
Bu gün çok farklı bir konu yazmak istedim. Kimse bu konuyu yazmadı. Yazmak bana kaldı, demek ki beni beklemişler, iş başa düştü. Kolları sıvadım, yok şimdi fark ettim, zaten kısa kollu tişört varmış üzerimde. Hem de en sevdiğim tişörtüm, İstanbul dan almıştım. Üzerinde İstanbul yazıyor. Neyse efendim, konumuza dönelim. Klavyemin başına geçtim ve yazmaya başladım. Bu günkü konum AŞK.
Aşk anlatılmaz yaşanır diyeceksiniz. Bu soruyu sorduğunuz kişi, o an aşık sa doğru anlatamaz çünkü yaşıyordur, ama önceden yaşamış ve üzerini zaman tozlatmışsa biraz o anlatabilir. Evet demek ki aşkı bir yaşayanlar var birde benim gibi anlatanlar. Malesef anlatıcıyım.
Hayat da öğledir. Derler ya, hayat tiyatro sahnesidir, oyununu oynar gidersin. Yalan, hayat tiyatro salonudur. Bir oyuncular vardır, onlar hayatlarını diledikleri gibi yaşar yani oynar. Birde izleyiciler vardır, onlarda hayatını doyasıya yaşayanları maalesef izler.
Dan diye tepeden gireyim konuya aşk köleliktir. Evet aşk köleliktir, teslimiyettir. Aşık olduğun kişi, ne derse, ne isterse neden diye sormadan yapmaktır. Gözüne aşk gözlüğü takmak ve ondan başka hiç kimseyi görmemektir. Hani atlara at gözlüğü takarlar ya, at sadece önünü görsün etrafına bakınmasın diye. Aşık olan kişide öğle bir gözlük takmıştır, kimseyi görmez. Sadece aşık olduğu vardır önünde. Göz bebeklerinde o vardır onu görür hep. Herkesi ona benzetir, herkes de onu arar, onu görür. Hatta aynaya baktığında bile, kendi yüzünde onu görür. Saplantı seninkisi derler ya, yada hastalıklı bir aşk bu. Hayır aşktır o ne hastalıklıdır, nede saplantı sadece aşk, aşkın kendisi öğledir zaten.
Kafan onun için çalışır. Beynin ona yorar kendini, başka düşüncen yoktur. Onun sözleri, konuştukları gelir aklına, duyarsın tekrar tekrar kulakların patlayana kadar. Onu düşünürsün hayal edersin, utanmazsın hayallerinde, onunla en müstehcen hayaller kurarsın. Ona teslim olmuştur ruhun, beynin, kalbin bütün uzuvların.. O yanında olmasa da, dokunma da sana. Arada binlerce kilometreler olsa da onunsundur artık, bedeninin uzak olması önemli değildir. Sen uyurken o da senin yanında uyuyordur. Sen yemek yerken o da karşında seninle yemek yiyordur. Müzik birlikte dinliyor hatta dans bile ediyorsundur.
Kendine bir dünya kurmuşsundur. Sadece o ve sen varsındır, gerisi boş.
Sorar sana, beni ne kadar seviyorsun diye. Cevap, güneş, ay, yıldızlar, dünya kadar seviyorum değildir. Seni kalbim kadar seviyorum. Beynim kadar düşünüyorum. Bedenim kadar hissediyorum. İşte aşk budur. Düşünmek, sevmek, hissetmek bu kadardır, bundan fazlası olamaz. Aşık olduğun kişiyi sen kadar seversin daha fazlaya gerek var mı? Hatta sen diye bir kavram bile yoktur. Benlik kavramı gitmiştir.
Sevdiğin aşık olduğun kişi vardır benlğin yerinde. Sen vardır, sen istersen sen seversen, sen gelirsen, sen gülersen, sen ağlarsan. Adeta onun kopyası olmuşsundur, o olmuşsundur aslında. Tam bir karmaşa ve çelişkilerle doludur aşk. Evet aşk karmaşa ve çelişkidir aslında.
Aşık olduğun kişiyi ölene kadar unutmazsın. Her zaman aklının bir yerindedir ve en olmadık zamanlarda birden aklına gelir. Güneş varken yağmur yağması gibi. Ya da yemek yaparken birden bire onun sevdiği gibi yaparsın yemeği istemsizce. Saçını toplarken, saçların çok güzel demesi gelir aklına ve saçlarını toplamazsın. O bir zamanlar öyle dedi, öyle seviyor diye. Onun sevdiği şarkıyı o gitse de sevmek gibi ve her dinlediğinde ağlamak gibi. Onun yaşadığı şehirde yaşamak bile nefes almak bile sana mutluluk verir. Onun yaşadığı şehre gidince memleketindeymiş gibi hissedersin kendini. O senin vatanın olmuştur.
Aşk unutulmaz aşık olduğun insan unutulmaz. Bir dostum aşık olduğu kişi hakkında’’Aşık olduğum mutlu olsun diye ondan ayrılmaktır, onsuz iken ömür boyu acı çekeceğini bile bile ayrılmaktır. Başkalarını mutsuz etmemek için o da seni sevse de bırakıp gitmektir. Hayatının sonuna kadar onu sevmek ve kalbine başkasını sokmamaktır. Her aklına geldiğinde bedenini bulunduğun yerde bırakıp onun yanına gitmektir. Ölene kadar unutmamak ve aşık olmaktır. Alzaymır olduğum zaman ancak onu unutabilirim, o zaman bile görsem belki kim olduğunu hatırlamam ama bana tanıdık gelirdi. Beynim unutabilir ama kalbim onu tanır’’ demişti. Evet aşk buydu. Hafızan gitse de unutsan da, sana o hep tanıdık gelecektir.
Aşık olunca o ne yaparsa yapsın onu seversiniz. O istemese de sizi hayatından çıkarsa kovsa da onu seversiniz. O kalbinizden atamaz kalp sizindir, ona hükmü geçmez. Onun canı acımasın diye dua edersiniz. Onun için her şeyi yapmaya hazırsındır. Katil de olursun hırsız da, arsız da, fahişe de, pezevenk de onun için her şey olursunuz. Yeter ki o mutlu olsun, yanımda olsun. Aslında yanında olmasa da olur, onun hayali bazen gerçeğinden daha güzeldir. Çünkü hayalinizde ona istediğin gibi şekil verebilirsiniz. Hayallerinizde o sizi üzmez. Hayalleriniz de yalan söylemez, kırmaz, ihanet etmez, seni terk etmez sen ne istersen onu yapar.
Aşk iki kişiliktir. Sadece iki kişi aşkı yaşar ama mutluluk iki kişilik değildir. Mutluluk iki kişiyle olmaz. Onun için aşkla mutluluk pek yan yana olamazlar. Hep biri varsa diğeri uzaktan seyreder. Ordadır bilirsiniz ama gelemez diğeri giderse korkusuyla. Aşk iki kişiliktir ama iki kişiyle mutlu olmaz.
Aşk teslimiyettir, aşık insan aşkına güvenir. Atla şu dipsiz kuyuya bende arkandan atlayacağım dese, peşimden gel ama demeden atlamaktır. Bıçağı daya boğazına ve kes kendini sana bir şey olmayacak dese bile, acaba demeden kesmektir kendini.Hazreti İsmail’in Allaha duyduğu aşk değil midir, bıçağın altına yatıran. Hazreti İbrahim’in Allaha duyduğu aşk değil midir, oğlunu kurban edecek kadar inanan ve teslim olan. Hazreti İbrahim’i ateşe attıran aşktır ve ateşin gül bahçesine dönmesi aşkın karşılığıdır. Allah’ı severiz evet asıl aşk odur. Görmesek de neye benzediğini bilmesek de aşık oluruz ona. Onu bir çiçeğin renginde ararız, bazen de bulutlarda, yada ağacın dallarında, kuşların kanat çırpınışlarında. Bulur muyuz gerçekten ona teslim olduysak. Aşk gözlüğünü taktıysak ve dünyayı görmüyorsak bulmuşuz demektir.
Aşk annenin çocuğuna duyduğu histir. Çocuğu onu kızdırsa da, üzse de, sevmese de onu seversin hem de ölene kadar aşkın eksilmeden seversin. Evladın başka bir evladının yani aşkının katilide olsa seversin onu terk etmezsin. Onun mutluluğu, sağlığı, canı her şeyi senin her şeyinden öndedir. Hep onu düşünür, onun hayatı için uğraşırsın. Yeter ki evladım mutlu olsun diye çabalarsın. O mutluysa mutlusunudur, o üzgünse sen de üzgünsündür. Bu aşktır. Kısacası aşk önceliğin hep onda olmasıdır, üstelik senden önde olmasıdır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
AŞK la ilgili bir hikaye anlatmak istiyorum.
Kralın biri karısına çok aşıkmış. Gözü ondan başka kadın görmüyormuş. Bir gün karısıyla aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.
-Kraliçem seni güneş, ay, yıldızlar, nehirler, dağlar, okyanuslar kadar seviyorum. Seni bu
sahip olduğum ülke kadar seviyorum. Sana aşığım karıcığım, sen beni ne kadar seviyorsun?
-Ben seni tuz kadar seviyorum.
-Nasıl yani yemeğimize koyduğumuz tuz kadar mı? Yere dökülünce üzerine bastığımız veya süpürüp attığımız tuz kadar mı seviyorsun?
-Evet ben seni yemeğimin tuzu kadar seviyorum.
Kral sinirlenmiş ben bu kadar çok severken, o nasıl tuz kadar sevebilir diye. Tuzu küçümsemiş, basit bir tuz demiş kendi kendine, değerim bana aşkı bukadar mı? Cellatları çağırmış karısının kellesini uçursunlar diye.
-Uçurun, şu kadının kellesini.
-Tamam senin için ölürüm ama sana vasiyetimdir. Ben öldükten sonra bir ay her şeyi tuzsuz ye hayatından tuzu çıkart.
Kralda olur demiş yani ne olacak basit bir tuz kullanmam olur biter. Kraliçe ölmüş, kral yemeğine, ekmeğine tuz koydurmuyormuş. Yemeklerin, ekmeğin tadı yokmuş hiçbir şeyin tadı yokmuş. Küçümsediği basit gördüğü tuzun aslında ne kadar önemli olduğunu görmüş.
İlk günden karısının oysa onu ne kadar çok sevdiğini anlamış. Çok sevdiği karısını kendi elleriyle öldürtmüştür ve yine elleriyle kendini de öldürmüş.
İşte böyle aşk bazen tuz kadar basit görünse de önemlidir.
Ben sizi tuz kadar seviyorum arkadaşlarım.
Hayatınızda hep AŞK olsun MEŞK olsun
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
29.3.2012
YORUMLAR
aşk yoktur yaşaması zordur beni tuz gibi sevme olurmu seni tuz olmadan seviyorum güzel olmuş ama tuz yerine başka bir şey koysaydın canım.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok güzel bir aşk yazısıydı bunu başta belirteyimde siz aşkı yaşamadınızsa nasıl yazabildiniz bu yazıyı siz yaşadığınızı yazmışsınız gibime geldi ya hadi neyse dediğiniz gibi olsun aşk olsun kutlarım sizi süper üstü süperdiniz saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
Konusu AŞK olan güzel bri yazı okudum kaleminizden gönülden kutlarım keyifli akıcı ve etkileyici bir yazı olmuş, Emeğinize yüreğinize sağlık,
Saygı sevgi selamlarımla,
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygı ve selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar selamlar
Aşk öyle alır ki senden seni
Mecnun olur, düşersin çöllere
Aşıkın kimden sorsan halini?
Leyla olsa göremez cemalini
O dahi düşer nice hallere
(Aşka sitem başlıklı şiirimden bir bölüm)
Aşkı güzel anlatmışsınız Eray Hanım...
Söyleyecek sözüm yok...
Hani şu tuz konusu da...
Bilmem ki...
Tansiyonu olanlara ceza olmalı....
Biliyor musunuz, hiçbir hayvan yemeğine tuz koymaz.
Ve hayvanların da hipertansiyon gibi bir şikayeti yoktur.
Bildiğim kadarıyla vücutta tuzun fonksiyonunu yemeklerde bulunan başka mineraller de yerine getirir.
Tuz insanların alışkanlığıdır...
Tabi ki hipertansiyon gibi hastalıkların da davetçisi.
Ama yine de iyi ders olmuş padişaha...
Kadir Tozlu
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkür ederim güzel dizeleriniz ve yorumunuz için
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler gönderiyorum
TUZUM
Yemekler de tuzumsun .
Az katsam ,
Sevmiyor .
Çok katsam ,
Tadından yenmezsin
Hikayende ki tuz deyince yazdığım şiirim aklıma geldi.Tebrik ederim saygılarımla.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
yüzyıllardır aşkın hakkında yazılıyor..... gelecek yüzyıllardada yazılacak...güzel bir anlatımdı..... saygılar sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selamlar saygılar