ZOR GECE
Suskun bir gecenin derinleşen kararnlıklarında yapayalnızım. Bu gün ’’Merhaba! ’’ diyenim de olmadı. Gün gündüzü boğdu, yalnızlığım gecemi... Yüreğimi dilimliyordu sanki bungunluğum...
Bu gün bir ’’ Merhaba! ’’ diyenim de olmadı. Yapayalnızdım dünyada... bir başıma...
Telefondan bir ses bekledim. Ama, o da gece gibi suskun, sessiz ve soğuktu...
Sevdiğim dostları düşlüyorum ve en çok da sevdiğimi... Bu gün herkes suskundu... Duaya muhtaç bir ölü gibiyim... ’’Merhaba’’ diyen bir sesi, En çok da sevdalımın sesini bekledim, gündüz ve gece boyu...
Terkedilmişlik duygusu bastırıyor içimi, olanca hızıyla... Oysa, geceler sevenler, sevilenler için visalin anlarıydı... Aşklar bu visalle bütünleşirdi... Geceler sussa da aşk susmamalıydı... Nedendir ki aşkım gündüz ve gece boyu suskun kaldı bu gece?Bir ’’Merhaba! ’’ bile demedi.
Sevgili! Senin de gecelerini bazen kapkara bulutlar kaplar mı?
Beni ararmısın, beni düşünür, düşlermisin?
Bana ihtiyaç duyarmısın, sesime, sevişime sevdama..?
Umutla, özleyişle beklermisin, o kapkara bungunluk içinde, yüreciğin dilimlenerek...?
Özlemin sonsuzluğa açılan bir pencere ve sen o pencerede hiç bitmeyen bir düş, duygu, beklenen, umut, aydınlık... Ve kutlu bir aşk olduğunu biliyormusun...?
Öyleyse gündüzler ve geceler bütün zalimliği ve hışmıyla neden üzerime abandı?
Bu gün bir ’’ Merhaba! ’’ diyenim de olmadı. Allah’ım! nasıl bir gün bu böyle? ..
Gün ve gece boyu hızarlar, bıçkılar çalıştı içimin karanlıklarında... Kestiler, biçtiler, doğradılar mavi dünyamı lime lime... Bütün cenaze arabaları matemlerini bırakarak... Bütün cankurtaranlar içimden geçti acı sirenleriyle... Benim cankurtaranım yada cenaze arabam neden gelmedi bilmem ki?
Bir mezartaşı kadar donuk, bir mezar kadar sessizim bu gece... beynimde ve yüreğimde bin yıkımlı fırtınalar kopuyor... Savuruyor beni bilinmeyenlere... En vefalı dost bildiğim kitaplarım, kalemim, kağıtlarım... ve sarınarak yattığım yatağım bile bir başka bakıyor gözlerime...
Hangi kitabı alsam elime, kaldırılamaz bir ağırlık oluyor... Açılmıyor sayfalar, birbirine mıhlanmış gibi... Aşkta yalnızlık bumuydu Tanrım? Her soluk alışta özleyişin ve bekleyişin hicranını bengisu diye içmekmiydi aşkta yalnızlıklar?
Bu gün bir ’’Merhaba! ’’ diyenim olmadı. Tan yeri ağarmaya başladı. Kumrular sabah şarkılarını söylüyor, mutluca. Çift geziniyor kumrular. İmreniyor ve kıskanıyorum onları...
Benimse yalnızlığımın karanlıkları sürüyor
KÖMEN-Haydar Okur