- 871 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sekiz Yaşındaki Çocuk
Sekiz yaşında bir çocuk. Büyüdü, güldü. Ben çocuğu sekiz yaşında tanıdım. Benden sonra büyümüş olmalı. Büyümüş olması gerekir. Sekiz yaşındaki çocuğu kaldırımda gördüm. Okuldan eve dönüyordu sekiz yaşındaki çocuk.
Kaldırım boyunca yürüyordum..
Sekizinci yaşının altıncı ayı olmalıydı, öyle hatırlıyordum çocuğu. Çocuğa baktım, çocuk güldü.
Okula gitmişti. Sınıfta oturuyor. Ve etrafını süzüyordu pür dikkat. Ağlamakla ağlamamak arasında gidip gelen göz kapakları kesinlikle dayanamazdı buğulaşan göz bebeklerine, yalnızlıktan buğulanmıştı gözleri sekiz yaşındaki çocuğun.
Ölmüş bir cesedin arkasından saygı duymak kadar gereksizdi dünyada sekiz yaşındaki çocuk..
Ağlamadı hiç sekiz yaşındaki çocuk, gülmeye fırsat bulamadı. Ağlamak içinse yeri yoktu. İçsel yürek acıları dışında.
Hiçbir kadına dokunamayacak sekiz yaşındaki çocuk, doğurganlığın verdiği duygusal gerekliliklerin mecburiyeti ve hiç olmak istemediği rahme sadakatini saymazsam.
Koştu çocuk, güldü çocuk, ağlamak istedi. Öğretici istemedi. Yaratıcının yazdığı gibi yaşamayı seçti, seçim yapmak için daha zevkli yollar denemedi hiç..
Sevmeye vakti yetmedi çocuğun, ve hiçbir kadını bavulu toplanmış şekilde kapı eşiğinden döndürmeye çalışmaya fırsat vermeyecekti hayat, sekiz yaşındaki çocuğa..
Ve sekiz yaşının dokuzuncu ayındaki çocuk, kaldırım kenarında yürürken, düşüp, başını kaldırıma vurarak istenmediği dünyaya, yapamayacağı bir çok eziyet ve zahmete veda ederek can verdi..
Bilal Yaver