- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAMLA DANS EDEN ADAM
“Parkinson hastasıyım. Hastalığın semptomları istediğim gibi çalışmamı zorlaştırdı. Siz artık derleyip toparlarsınız bunları.” diyip uzattığı kağıt tomarından önce ona baka kaldım öylece.
Karşımda fevkalade zeki dikkatli feleğin çemberinden geçmiş insan sarrafı ve müthiş centilmen bir adam vardı.
Onunla karşılaşmamış olsanız da onun basına verdiği ilginç röportajlarına rastlamış olmanız ihtimal dahilinde.
Dört kez nikah masasına oturmuş, at nalını tanımazken hara sahibi olmuş, sağlığının teklediği sıralarda şampiyonluklar kazanmış, uzun yıllar denizlerde yaşayarak ‘ruhunu terbiye etmiş’ ve bir anda kendini Kore savaşının içinde bulmuş bir adam.
Yıllarca pistlerde fırtına gibi esmiş, genç kızların kalplerinde derin izler bırakmış olan bu iflah olmaz romantik zıpkın, 75 yaşında anestezisiz geçirdiği beyin ameliyatının ardından yaşamla dans etmeyi sürdürmeye devam ediyor hala…
“Ben varken ölüm yok, ölüm varken ben yokum. O halde korkacak ne var?” demiyor mu Lucretius’de.
***
Vapur beyaz gelinliği içinde ürkek heyecanlı bir gelin edasıyla ağır ağır yanaşıyordu iskeleye.
Ahenkle çalan boğuk düdüğü La Comparsita tadında selamlıyordu ada halkını.
Martılar çığlık çığlığa dans ediyordu vapurun çevresinde.
Tahsin kaptanının iskeleye ustalıkla yanaştırdığı vapurdan atılan halatı, yılların verdiği alışkanlıkla gözü kapalı geçiriyordu iskele babalarına Şakir Efendi eldivenli elleriyle.
Ömrünü neredeyse gişe memurluğunda tüketmiş olan Servet Bey, işini bir gün bile aksatmadan tam bir memur zihniyetiyle çalışan kanaatkar ciddi ve namuslu yurttaş örneklerinden biri olarak ‘bir bardak çay ve bir simitle’ başlıyordu güne. Çocuksuz olan karı kocanın bütün umutları ‘bülbül yuvası’ misali de olsa bir eve sahip olmaktı.
İskele bir anda çoluk çocuk kadın erkek her yaştan insanlarla bayram yerine dönmüştü adeta.
Şen kahkahalar gönülleri nağme nağme sararken, karşılamaya gelenlerle kucaklaşmanın mutlu sarhoşluğu içinde adanın o efsunlu atmosferine teslim oluyorduk bir kez daha…
YORUMLAR
TÜLİN ÖZTUNÇ
Tümüyle gerçek bir yaşam öyküsüydü ve isteği üzerine kitaplaştırıp sunmuştum kendisine. Deliler gibi sevinmişti...
Sağlıcakla kalın...
AYSE 09
harikasın
canım ya sana hasanın msn vermiştim konuşa bildinmi şiir okumasında yardımcı olacaktı
merak ettim yoktun bu aralarda
sevgimlesin