YORUMLAR
Yazınızı iki kere okudum, bu saate kadar ara ara hissettiklerimi düşündüm. Ve şunu farkettim, ben bile bir kadın siyasetçiyi edebiyatçıyı, biliminsanını konuşurken dinleyince, erkek meslektaşları kadar dikakte almıyorum. Bu bilinçaltı bir durum. Sanki erkekler daha iyi düşünür ve uygular gibi. Böyle empoze edilmiş bize. Kadın edebiyat yaparsa ortaya sadece sulu sepken şeyler çıkar gibi bir kanı oturmuş. Bunun yanında "beyim bilir" düşüncesi hayatımızın her alanına hakim.
Evet çok haklısınız. Kadınlar gölgede büyüyen bitkiler gibi. Uzayıp gidiyorlar güneşi görebilmek için. Ve erkeklerden daha çok efor harcamak zorundalar hayatta kalabilmek için. Her alanda...
Kutluyorum.
Sevgiler.
Jir
ben bazen
kiramı ödeyemiyorum...
öyle yersiz yurtsuz
cinsiyetsiz ve ıssız...
Jir gnsk
gel," ikimize ait bir oda" olsun...
şarap içer, şiir yeriz...
çöldeki kelebek
aniden kapını çalarsam bir gün hatırlatılacak bu sayfa.:))
elimde Şirince şarabı ve sen ve şiirler..Of.
Çok sevgimle
Toplumsal cinsiyet algısıyla nasıl da öğretildik, şekillendirildik her birimiz...
Dört duvar arası özgürlüklere hepimizin ihtiyacı var bu yüzden.
Woolf' a ve sana selam olsun sevgili Jir.
Çok haklı bir yazıydı. İyi ki günde.
Çokça sevgimle...
Jir gnsk
Doğru dersin, ne yazık ki birey olmayı beceremeden toplum olmaya çalışan insanlar yüzünden bu duruma geldi pek çok şey.
Her daim saygı ve sevgimle.
Evet yıllardır bunu diyoruz yazılarımızda ,şiirlerimizde kadınların da artık kalemleriyle kendi odalarını yazması gerektiğini..
.
.
Jir gnsk
Teşekkür ederim. Saygı ve sevgi.
Jir gnsk
tebrikler sevgili jir
dün yazıyı ilk okuyanlardan biriydim
çok sevgimle
Jir gnsk
Saygı ve sevgi...
Jir gnsk
Teşekkür ederim. Ne söyledin Bahar'a bilmiyorum ama ne o ne de ben - çünkü aslında biz bir'iz- duyduğumuz pek çok şeye güler geçeriz :)
Özür dileme renbo, sen de gül geç :)
renbo
Ben de onu dedim zaten aynı sen demiştim :-)
Jir gnsk
Şiişşt fazla karıştırma :)
renbo
Woolf büyük bir nimet tanıttığın için kişilere, teşekkürler. Dalgalar'i hatırlatıp gideyim son olarak. Mersi *oku:-)
Evet "kendine ait oda" sembolik güzel bir tanımdır.
Hayatın bir bölümünde kendinizle baş başa olabilmek, sınırlarınıza kimsenin izinsiz girememesi demektir.
Yazmak belki önce içsel dökümdür. Ama zaman ilerledikçe eğer yazan kişi farklılaşmazsa yazmak eyleminden sıkılacaktır. Yazmak eylemine tutkuyla bağlı olanlar bunu bir psikolog kanepesinde uzanıp dertlerini anlatmak olarak görmeyenlerdir.
Umarım biz bu eylemin sahici tarafında yer alabiliriz daima.
Sevgili Jir bu yazını tüm kadınlara armağan edelim izninle:)
Çok çok tebrik ediyorum güne gelmesine ne çok sevindim bilemezsin.
Sevgi ve saygımla
Jir gnsk
"Kendi yazdıklarıma baktığımda Woolf’un ne denli haklı olduğunu görebiliyorum..."
Bu paragraf başına gelinceye değin JİR kendini yazmış diyordum ki, bu cümleyle karşılaşınca JİR aklımdan geçeni de bilmiş dedim. :)
Şunu da demeden gitmeyeceğim, kendine ait bir oda yalnızca kadına mahsus olmamalı, deyip cümlenin sonu açık bırakılmalı bence...
Veya bana da tek göz oda lütfen! :)
Kapısı çelik olsun, en az iki anahtarla açılsın, pencereleri panjurlu, duvarları bembeyaz olsun.
İstediğim zaman içeri girmeli, istediğim zaman güneş için açmalı panjurları, havalandırmalı odayı ve istediğim zaman elimde her tür renk kirletmeliyim duvarları...
Jir gnsk
Çok teşekkür ederim varlığınıza. Her daim çokça sevgim ve saygımla.
Jir gnsk
kocaman sevgimle..
Jir gnsk
"kadının adı yok" hala geçerli mi bu deyim?
Daha doğrusu edebiyat alanında da mı geçerli bu deyim?
Kaç kadın yazar hala kocasının soyadını taşıyor?
Bir şeyler yazayım derken üç soru üst üste geldi.
Kadın doğurgan olduğuna göre, üretenlerin en muhteşemidir. Ve bence edebiyatta da en muhteşem üretendir. Hele bir de kendi adı olursa, hele bir de kendine ait odası olursa.
Can Yücel'in; "kadın şairler hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna verdiği Can Yücelvari yanıtı da buraya yazmak istemiyorum.
Güzel yazının sahibini kutluyorum yürekten.
Saygıyla...
Jir gnsk
Dikteler ve yalan yanlış öğretiler.
Kirletilmişliklerden uzak yalnızca kendi kokumuzun yükseleceği bir oda.
Nasıl büyük bir mücadele aslında.
Başaranlar ki iplemiyorlar onlar birilerinin dizgin dediği ipleri.
Güzel yakalayışlardı.
Kutlarım gün komşum. :)
Jir gnsk
Her daim saygım ve sevgimle.
Aslında başa alamadığımız anların bize hükmeden telaşında hayatı kutsuyor soluksuz yüreğimiz!...
Seni okumak içimin derinliklerine konan kelebeğin ömrüne katılan ömür tınısı gibi Jir can...
T e b r i k l e r
Jir gnsk
Jir gnsk
bunu eski insanlar başarmışlardı ana erkil zamanlarında,kadın kutsaldı,sonra kutsallığın bir göz aldanması olduğu farkedilince eşkiya kanunu devreye girdi "gücü güce yetene"ve güç tanrı oldu,şimdi biz ona değişik isimler versekte gerçek adı adale ve paradır,çağımızda kadın parayı kolay buluyor geriye sadece biraz kas yapmak kalıyor ki oda kitapta ki gibi kapısında "tanrıçanın odası" yazan bir tabelayla mümkün...kolay gelsin ne diyelim...
Jir gnsk
O odada yazdıkça kas yapar ve edebiyat tarihine adını yazdırmış onca erkeğin içinde tek tük de olsa adlarını duyururlar.
Teşekkür ederim mirim, saygı ve sevgi.
Jir gnsk
Jir gnsk
giydirilmiş kim/iğin cinsi ile öğrenilmiş rol-model
katılım, katkıdan çok, süreğen..bir süre sonra hayatı sömürüyor, tüketiyoruz ömrümüzü
ve - bulmayı bırak- kendimizden giderek! yabancılaşıyoruz..('kendine ait bir oda' da ne güzel ifade edilmiş bu durum..'' Ondandır bazen hala kendimi kapı deliklerinden bakarken yakalamam?..'' diyerek)
Bu anlamda -hem de doğal olarak- hayattan yaşamından duyumsalından tatmin olmak; aklın hem dişil hem de eril yanını kullanmak .. kendine! açık olmak.. varlığınla tanışmak -sevmezden bir adım öncesi- ve kabullenmekle mümkün.. yine kendini !
kalıcılık..! gelişimse, ileri.. (aklın kendine illüzyonu)
başa sarmaya! ne gerek var. O' zaman.. geçmezdi de! inan :) diyerek noktalayım bu güzel sunu / konuyu okumamı
- - -
Jir, teşekkürler paylaşıma-katkıya tanıtıma/ esere (Virginia Woolf) saygılar sevgiler selamlarımla
...........................................................................................
bu günlük -bu hafta- bu kadar.. odalar tamam da :)) evime de sil baştan bahar temizliği gerek bismillah.. deyip başlayım bakalım ..görüşmek dileğimle
Jir gnsk
Ha bu arada ver adresi yardıma geleyim :)
Kocaman sevgim ve saygımla.
En yazmasi gerekenler kadinlardir diyorum bazen
zira hep ikinci plan oldu hayatlari ya da öyle hissettirildi bilmiyorum ama
yazmasi gereken birisi varsa sensin ve de kadinlar...
kalem sol yana ok gibi batsa da yazmali
yazmali ve bu acidan bir cirpida kurtulunmali belki...
belki ...
kimbilir öyledir belki ne dersin güzel yürekli saire...
Jir gnsk
virginia woolf
Doğru çok doğru dersin Nar'im...
Yazmak; acıtsa da yürekten gülerekten yazmak...
Her daim çokça sevgim ve saygımla.
"Evet her kadının kendisine ait bir odası olmalıydı."
dağılabileceği ve dağıtabileceği bir odası.
neden diye başlayan yüzlerce sorumun cevabı bu işte. çünkü sadece orada mümkündü(m)..
iyi ki varsın.
Jir gnsk
Çok teşekkür ederim Sevgili Dilek; "sormak" ile başladı zaten her şey. Kendine sormak ve o soruları yine kendin cevaplamak...
Saygı ve sevgimle.
Su yuttuğu kadın. ve korku. ve o tükenmişlik hissi.
sahi dalgalar ne işe yarar Jir, o'nun istediği şeyi yaparlar mı?
Var olasın.
...
su yolu tarafından 3/28/2012 12:52:58 PM zamanında düzenlenmiştir.
Jir gnsk
"sevgilim,
yeniden delirmek üzere olduğumdan eminim.o korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum.ve bu sefer toparlanamayacağım da.
sesler duymaya başladım.dikkatimi bir şey üzerinde toplayamıyorum.ben de yapılabileceklerin en iyisi gibi görünen şeyi yapıyorum.sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin.birisi başkası için ne yapabilirse, hepsini yaptın.sanmam ki başka iki kişi bizden mutlu olmuş olsun, bu korkunç hastalık gelene kadar.artık onunla mücadele edemiyorum, hayatını zehir ettiğimi biliyorum, ben olmasam çalışabilirdin ve biliyorum ki çalışacaksın. görüyorsun ya, bunu bile doğru dürüst yazamıyorum. okuyamıyorum.söylemek istediğim şu, hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum.bana karşı hep sabır gösterdin ve inanılmayacak kadar iyiydin.bunu söylemek istiyorum-bunu herkes biliyor-biri beni kurtarabilseydi eğer, o sen olurdun.senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık.hayatını daha fazla zehir edemem.sanmam ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olsun."
Su yolu, bu soruya onun mezar taşında yazan cümle ile cevap vermek istedim mezar taşındaki cümle, aynı zamanda "dalgalar"' adlı kitabının son cümlesidir;
'kendimi sana doğru savuracağım, yenilmeksizin ve boyun eğmeden, ey ölüm!'
Ne yazık k beynindeki dalgalar, dalgalanmalar, onun istediğini yapmış...
Saygı ve sevgimle.
ingiliz woolf
enteresan bir hayatı var.
yazarın ceplerini taşlarla doldurup ouse nehrinde ömrünü sonlandırması ise çok daha vahim bir durum.
insan okuduğu kitaplar ve kainatta görsel olarak seyrettiği sahnelerle şakillenir ve kendine bir yer edinir.
hayat umut demektir ve artı mücadele. belki yazarın akli çeperlerinde takılı kalmasının nedeni hissettiği manevi eksiklik ve savrulduğu o derince karanlık boşluklardır büyük ihtimal.
ben Stepheanie Barron "beyaz bahçe" olarak uyarladığı eseri okudum.
açık söyleyim yazarın suya ve güllere olan sevdası onu ölüme nasıl götürmüş hala anlayabilmiş değilim.
su var olmanın kaynağıdır toprakta gül büyütmek ise yaşamın ta kendisi.
çok tartışılabilecek bir şahıs.
kitabın girişinde şu mısralar yer alır..
yorgun bir yüzücü zaman dalgalarında
ellerimi havaya kaldırıyorum.bırak kapansın üstümü
bambaşka bir diyara asırlarca
ve bu şatoyla gülü gömülü
gömülü zamanda ve uykuda
o kadar mahmur,o kadar azman
ki taşın üstünde yeşildir yosun
ve liken lekeler girişi orada
bir resme battım,gömülmüş suya
ne rüzgara kapılan nede karışan sedaya
aldatıcı,dokunsan kırılacak,uzak
yıllar yılı derinlikte batık
durgun bir bendeğin suları gibi
ama çürüyen geçitlerin kah dışarısı kah içi
kımıldıyorum,yok bir bereket,bir titreme dahi
sular dalgalansa da sallanır oradaki aksi
edebiyata emek harcayan her kalemi ve şahsı tanımak lazım. ama örnek almak noktasında alınması gereken noktalar cımbızlanarak bu yapılmalı.
mutlak manada etki yapıyor çünkü.
şu an aklıma geldi hayatını sonlandıran yazarlardan biride Nilgün Mrmara.
çok dikkat etmek lazım
sevgimle jir
Jir gnsk
Aslında her şair-yazar diğer insanlardan daha farklı daha derin, içselleştirerek yaşar. Kimileri yaşadıklarını içselleştirme sürecini daha kaotik geçirir. Kendi varlığını başkalarına değil de kendine kanıtlayabilme derdine düşer. Fazladan sesler duyar. Fazladan renkler görür. Algı kapısı pek çok insana nazaran daha geniştir. ve bu genişlik içinde boğulduklarını hissederler. Yaşanması gereken her şeyi yaşamış görmüşlerdir. Belki de "ölüm" bunun için çekiyor onları içine. Bilmedikleri tek şey "ölmek duygusu" belki de...
Nilgün Marmara da Woolf gibi intihar etmişti evet. Marmara'yı anlayabilmek için idol yerine koyduğu Sylvia Plath'i okumak gerek. O da yaşamına son vermeyi seçen kadınlardandı. Bu üç yazar da bence ayrı ayrı birer tez konusu yazdıkları ve yaşadıklarıyla.