Ey Gönül-9
Ey gönül;
“Sevgili kendini öyle bir gizledi ki...” Onu korku kendisinden korkan ve ölümü elinde öldürmüş olan görebiliyor...
“Sevgili kendini öyle bir gizledi ki...” Onu veresiye çalışmaktan çıkıp peşine talip olan görebiliyor...
“Sevgili kendini öyle bir gizledi ki…” Onu ateşe dalan ve ateşin kendisinden korktuğu kişi görebiliyor...
“Sevgili kendini öyle bir gizledi ki...” Onu ortada apaçık bilen görüyor...
“AŞK kendini öyle bir gizledi ki...” Onu ancak AŞK’ta yanıp da AŞK OLAN görebiliyor...
Ey gönül, daire içindeki nokta daireyi ne zaman bilmiş? Dairenin bütün noktalarının kendi olduğunu ve noktadan gayrı bir şey olmadığını anladığında...
Yeryüzünde ışık hariç herşey döngüseldir, sadece ışık doğrusaldır. Eğer ışık da döngüsel olsaydı gölge olur muydu hiç? Ey gönül, sen ne kadar doğrusal, ne kadar döngüselsin, aslın, özün nedir?
Ey gönül, Aynada görüntü daima değişir “O her an bir işte”. Bir gece bir gündüz olur. Sen verilen sırrını muhafaza et ve ayna olarak kalmayı başar ki cenneti hem yaşayan hem de yaşatanlardan ol...
Ey gönül; Diyelim ki yeryüzünün bütün suçu BENim, günahı BENim, baştan başa suçtan ibaretim. Ben suçla gelenim. Sen ise sultansın, sevgilisin ve rahmetinle gelensin. Peki şimdi kim gelsin?
Kendisi azapta olan çocuk, öğretmenin başka çocuğa merhametini hazmedemez, ister ki o da kendi gibi azapta olsun. Ey çocuk sen azabı kendine yazmadasın. Mürekkep kurudu ama kalemin gıcırtısı senden geliyor...
İçinde manayı taşıyan sözden maksadı anlar. Manadan bi-haber olan nerden bilsin ki aşk nedir? Demedi mi Hoca Nasreddin; "Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar"
Almuti
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.