SEZAİ ÖLDÜ MÜ?
Yine yeni bir sabaha yeni başlangıçlara yeni sonlara gözlerimi açtım habersizce.Gece yastığa kafamı bıraktığımda sabah olunca yapacağım bir planım yoktu aklımda.İşte bu yüzden ya durduk yere çıkan işlere beklenmedik olaylar deriz hep.Gözlerimi açtığımda yeni bir görev beni bekliyordu,postaneye kadar gidip havale yoluyla kardeşime para yollayacaktım.Ne yalan söyleyeyim içimdende gitmek hiç istemiyordum.Ama dedim ya görev bu ortada bu görevi yerine getirebilecek tek bir kişi var o da benim.Öyle anlar vardır ki keşke benimde bir işim olsaydı da bu anda şurada olmasaydım deriz.Bende öyle dedim fakat yapacak bir şey yok tabi,aldım parayı elime nüfus cüzdanımıda diğer elime çıktım yola.Vardım postaneye aldım numaramı geçtim kenara duvara yaslandım.Yaslandım çünkü yook öyle oturmak.Yaşları bir hayli kabarık değerli büyüklerimiz oturur oralara,birde gençliğinin son dönemlerine ulaşmış orta yaşına az zamanlar kalmış bir iki kişi sıvışmıştır araya.Büyüklere sözüm yokta bazıları benden dört beş yaş büyük belli,hiç hoş değil.Daha bu halinle ayakta duramıyorsan yaşlılığını bilemiyorum.Neyse… Böyle olacağını biliyordum haliyle insan ayakta durmaya alışıyor dakikalar sonra.En son postaneden eve döndüğümde üç saat sonra oturabilmiştim.Ayakta durmak alışkanlık yapıyor söyleyeyim en azından bende.Konumuza dönelim.Yaslandım duvara gözüm numaralarda hiç elimdeki numaraya bakmamıştım o ana kadar.Birde ne göreyim bekleme sayısında önümde tam olarak üçyüz kişi var.Sakin oluyorum ve bekliyorum.Beklerken ne yapıyorum istemeden insanlara kulak misafiri,göz misafiri oluyorum.Sağ tarafımda jüri üyeleri gibi dizilmiş büyüklerimizin arasından iki amcanın muhabbeti dikkatimi çekiyor.Başlıyorum istemeden dinlemeye,dinlemek derkende duyabilmek için bir çaba sarf etmiyorum yani, çünkü amcalar baya bir yüksek sesle konuştukları için postanede çok rahat duyuluyor sesleri.Yoksa insanları dinleyecek kadar saygısız değilimdir.İki tane yaşlı adam biri beyaz saçlı,beyaz bıyıklı,uzun paltolu bacak bacağa atmış eski günleri yad ediyor.Diğeri siyah paltolu,siyah beyaz saçlı adam da onu dinliyor.
Birinci amca beyaz bıyıklı olan büyük bir ilgiyle arkadaşına sorusunu soruyor.
1.Amca:Onun kardeşi çok içiyordu dimi?
Burada hatalıyım konuda bir eksiklik var muhtemelen o sırada bir diğer yanımda karşı karşıya gelen iki çocuğun restleşmesini izliyordum.O olayda aynen şu; yanımda bulunan bayanın kız çocuğu var,onların karşısındaki bayanında bir kız çocuğu var.Bayanlardan sağ tarafımdaki yani (jürinin önü) cep telefonunu kızına uzatıyor,çocukta yarım ağızıy’la konuşmaya çabalıyor.Bu sırada kız konuşurken arkasını dönüyor ve kalıyor.Telefonun karşısındaki sese olan dikkati dağılmış durumda çünkü karşısındaki yaşıtı kız ona dik dik bakıyor ve en kötüsüde aralarındaki mesafe sayısı.Bu sırada anneler başka yöne bakıyor tabi önemsemiyorlar.Telefonsuz kız kendine çok güveniyor elleri cebinde.Diğeri çok ciddi bakıyor telefon boşa yazıyor çünkü kız konuşmuyor.Bakışmaya devam ediyorlar,ne olacak sonunda diyorum.Kendine güvenen telefonsuz kız,haraketleriyle bunu çok belli ediyor sadece bir el cepte bu sefer.Diğer kızın cep telefonu yazmaya devam ediyor.Ve hiç beklenmedik bir anda elinde telefonuyla çok havalı bir şekilde ‘hadi oradan sende’ der gibi arkasını dönüyor.Diğer kız bu durumdan hoşnut gülümsemeyle sırıtmak arasında bir ifadeyle annesinin paltosunun ucuyla oynayarak etrafında dönmeye başlıyor.Bu andan itibaren benimde dikkatim başka yöne dönüyor jürinin arkasındaki camdan (oturanların) dışarı dalıyor gözlerim.Trafiğin aktığı bir yol kenarı kaldırımda yrümeye çalışan bir adam.Bacakları fena durumda çok zorlanıyor,zaten ellerinde koltuk değnekleri var onları bırakıp yere çömeşiyor.Belliki yürüyemiyor,nasıl kalkacakta gideceği yere varacak?O an hüzünlenip,şükürler ediyorum.İçim sıkılmıştı silkelendim ve tekrar camdan içeri,postaneye geri döndüm.Sağ tarafımdaki amcalar hala muhabbet ediyor,nerede kalmıştık?Bu sırada da numaralar atıp duruyor,sıra bana gelecek yavaş yavaş.İçerisi tıklım tıklım.Amcalar konuyu değiştirmiş.
2.Amca: Sezai öldü.
1.Amca:Sezai öldü mü?
2.Amca:Evet.
1.Amca:Recai ne yapıyor peki?
2.Amca:Çok hastaydı o en son.
1.Amca:Sezai öldü demek. Nıç nıç nıç (ağzından hayretini belirtmek amacıyla çıkardığı ses) Yazık recai’ye hasta demek.Çocukları ne yapıyor acaba?
Kısa bir sessizlik,konuşmaya ara verip etrafı izliyorlar.Ve yeniden;
1.Amca:Sezai öldü ha? (Üzülerek)
2.Amca:Evet yaa.
Birden bağırış sesleri o da ne?Eyvah kavga var?Benden uzakta ama tam karşımda.Konu ne bilmiyorum birbirine bağıran iki adam.Biraz zaman da böyle geçiyor,derken.Bu koku da ne?Buram buram soğan kokuları yayılıyor postanenin içine.Nereden geliyor bu koku diyorum ve bakınıyorum.Kızın biri yarım ekmek arası döner yiyor,postanenin içinde.Canım çekmedi,midem kalktı.Keşke içeride yemeseymiş derken gözüm amcalara kayıyor.O da ne birinci amca gitmiş,diğer amca yalnız.Etrafında da hep yaşlı teyzeler kalmış.Amca mecbur susup oturuyor,demin ki keyifli sohbet yok.O da ne?Benim sıram gelmiş,numaram atıyor ve memurun yanına gidiyorum.Havale mi yapıp çıkıyorum.Bu seferde değişik insanlara değişik olaylara şahit oluyorum ve evime dönüyorum.Hem gülümseyerek hemde hüzünlenerek en önemliside şükrederek.Herkesin herkesle anlaşabileceği sevgi,saygı,hoşgörü dolu günlere gözlerimizi açmamız dileğiyle.Herkese sevgiler.
ÖZLEM ERYILMAZ
YORUMLAR
Yazının içeriği gerçekleri yansıttığı herkesce bilinmektedir.Keza ülkenin kaderi öyledir.Yaşadıklarımız maalesef hep öyledir.Bankalara gidersin,öyle,devlet dairelerine gider yine aynı durumla insan karşılaşır.Güzel bir anlatım.Cümlelerde ve imla kurallarına dikkat ettim.Hatasız yazıyı yazanı candan kutlarım.Sevgi ve saygılarımla...
Özlem Ery
Güzel bir yazı, güzel gözlemler...
Amcaların sohbeti bana eski Brezilya dizilerini hatırlattı. Oradaki diyaloglar da aşağı yukarı şöyleydi.
- Luis Alberto öldü.
- Ne Luis Alberto öldü mü?
- Evet Luis Alberto öldü.
- Aman Allahım sen şimdi Luiz Alberto'nun Öldüğünü mü söylüyorsun?
- Evet evet Luis Alberto öldü.
Pencereye doğru dönerek;
- Demek Luis Alberto öldü...
Amacım kesinlikle amcalarla dalga geçmek değil. Sezai bey de nur içinde yatsın. Ama ne yapayım, aklıma bu geldi işte...