- 519 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Rabb'im, İndirdiğin Her Hayra Muhtacım!
"... Rabb’im, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım." (Kasas Suresi, 24)
Rabbim acizim; Sensin gücü kuvveti veren. Fakirim; Sensin rızkımı veren. Sen’den gelecek her nimete muhtacım. Rabbim Sen’sin Kendisine ihtiyaç olunan ve Kendisinden yardım beklenen...
Yalnızca çaresiz kaldığımızda değil, her durumda Allah’ın varlığını ve sonsuz kudretini hissederek dua etmeye ihtiyacımız var. İmtihan gereği aciz yaratılmış bizlerin, duaya muhtaç olmadığımız bir an bile yok. Çünkü Rabb’imiz dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremeyiz. Ancak Allah’ın lütfu ve rahmeti sayesinde yaşayabiliriz.
Allah ise, Kendisi’ne yegâne sığınılan, ihtiyaç olunandır; Müstean’dır. Kendisi’nden yardım beklenilen yalnızca O’dur. O dilemedikçe biz ne kendimize ne de bir başkasına yardım edemeyiz. O diler, "Ol!" der ve olur.
Bizi düzgün bir surette, vücudumuzdaki muhteşem sistemlerle yaratan, gökten suyu indiren, rızık bağışlayan, hastalandığımızda şifa veren, gökten yere bütün işleri evirip çeviren yalnızca Allah’tır. Rabb’imiz nimetlerini kıssa ya da bir musibet dilese bizi bundan koruyacak yoktur. Bizim için bir hayır dilese buna engel olabilecek yoktur. Yardım istenen yalnızca O’dur. Hayır O’nun elindedir. Yalnız insan değil tüm kâinat Allah’a sığınır, O’ndan yardım diler, O’nu över, yüceltir.
Kur’an, insanın ve tüm yaratılmışların imtihan gereği acz içinde ve yardıma muhtaç olduklarını, Allah’tan başka yardım dilenecek hiçbir güç ve nesne olmadığını birçok ayetiyle haber verir. Söz konusu Kur’an ayetlerinin bazıları şöyle:
Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri mi ortak koşuyorlar?
Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeye.
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir.
Allah’tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler.
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: “Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın.”
Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah’tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.
O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de. (Araf Suresi, 191-197)
Korunma ihtiyacında aciz bir bedene sahip olmamız, gözle görülemeyecek kadar küçük mikrop ve virüslerin bedenimize zarar verebilmesi, hayatımız süresince sürekli bedenimizi temizlemek, ona bakım yapmak zorunda olmamız ve bedenimizin zamanla yıpranıp, yaşlanması; bu saydıklarımın her biri belirli bir amaca göre özel olarak yaratılmıştır. Allah insana acizliğini hatırlatacak her detayı özel olarak var etmiştir. Bu özel yaratılış, insanın kulluğunun ve dünyadaki her şeyin geçici olduğunun farkına varabilmesi içindir.
Bu gerçek, dünyaya körü körüne bağlanmak yerine, bizi gerçek yurt olan ahirete, kusursuz yaratılmış sonsuz cennete yöneltmeli. Bunun hikmetleri üzerinde düşünmemiz, geçici ve eksik yaratılmış bu dünyaya bağlanmak yerine, sonsuz ahiret için hazırlık yapmamız gereklidir. Soluk almamız bile Rabb’imizin dilemesiyle; ne kadar muhtacız...
Ey insanlar, siz Allah’a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır. (Fatır Suresi, 15)
Fuat Türker