- 641 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gençlik ve İhtiyarlık Farkını Bilen Oğlum
GENÇLİK VE İHTİYARLIK FARKINI BİLEN OĞLUM
Canım oğlum,
Bir atasözümüz der ki “genç iken çalışan ihtiyarlayınca rahat eder. Gençken çalışmayan ihtiyarlayınca sürünür” Ne kadar güzel söz. Aslında çalışmaya başlamak gençken olacak bir şey değil, çocukken olacak bir şeydir. Çocukların çalışması demek Allah’ın ilk emri olan “Oku” emrine sıkı sıkıya bağlanarak okulda başarılı olmak demek, sonrasında da iyi mesleki eğitimi alarak mesleğinde zirvelerde olan insan olmak ve rahat yaşayan insan olmak demek bana göre. Bu da insanın çocukken okumayı ya da çalışmayı sevmesi ile olacak iş zaten.
Sevgili oğlum,
Bu bilince ulaşamayan yani hem çalışmayı sevmeyen hem de okumayı sevmeyenin geleceği iyi olmaz. O insan sıkıntı çeker. kendileri çekmese de çevrelerine yük olacaklarından sıkıntıyı onlar çekeceklerdir. Bunu biz yaşayarak öğrendik. Yaşadıklarımıza sen de görerek öğreniyorsun. Bu yüzden okulda başarılı olmak gerektiğini sende biliyorsun. ”Alışmış kudurmuştan beterdir” misali insanlara yardım etmeye alışınca zamanla nerede ise elimizdeki her şeyi istemeye başlıyorlar ve bunu da en tabii hak olarak görüyorlar kendilerine.
Sevgili oğlum,
Çok insan bu gerçekleri bilir de çalışmak çabalamak ve başarılı olmak gelişmek yerine en kolayından suçu nasip kadere atarlar. İşin garibi de başarılı olunca ben yaptım derler de başarısız oldukları zaman daha çok kadere atarlar suçu. Kaderin de ağzı dili olmadığından suç her zaman onun üstünde kalır. Başkalarını suçlamak işin kolayına kaçan tembel insanın işi bence.
Canım oğlum,
Bilmek güzel şeydir ama insan bildiğini uygulamazsa yani çalışmanın önemini bilip de çalışmazsan ya da okumanın ne güzel erdem olduğunu bilip de uygulamazsan o zaman bunları bildiğimiz halde yaşamamanın da cezasını çekeriz değil mi?
Sevgili oğlum,
Bir zamanlar insanların beni sevdiğine yani bazı insanların beni sevdiğine inanarak, benim bilmediklerimi onların bildiğine kanaat getirerek onların sözlerini dinleme yolunu da seçmiştim. Baktım ki işler yoluna giderken başarımızı kendilerine mal etmeye “ ben dedim böyle oldu. Benim dediğimi yapınca işlerin yolunda gitti. Benim dediğimi yapmazsan böyle iyi olmazdı” derler. İşler yolunda gitmeyince de ortada görünmezler. Bunlara şahit olunca başkalarının sözlerinden fazla etkilenmemeye karar verdim ve hayatım daha olumlu olmaya başladı.
Sevgili oğlum,
Anne ve babamın sözünü dinleyen, benim fikirlerime ters düşmeyen fikirlerini gönülden bağlanan en azından anne ve babasına asi olmayan insandım. Anne ve babasını beğenmeyen onlara asi olmayı bir marifet sanan insanlar bana “ sen çocuk musun koskoca adam oldun halen anne ve baba sözü mü dünlersin?” diyerek benimle alay ederlerdi de ben gene de anne ve babamdan vazgeçmez onlar ile beraber olmayı sever kahveye bile gitmez, anne ve baba duasını alırdım. Bugün bunu düşününce, bizlere dost görünümlü ne insanlar isyana teşvik etmiş bizler buna kanmayarak kendimizi tehlikelerden korumuşuz.
Canım oğlum,
Hayatta başarılı insanlara baktığımız zaman çoğunun anne ve babası bile olmadığını hatta bazılarının yetimhanelerde büyümelerine rağmen gençlik ve ihtiyarlık farkının bilincine vararak çok gayret ederek bugünlere geldiklerini gördüm. Bu yüzden gayret ederek bir yerlere gelen insanların hayat hikayelerini okumak bana büyük zevk verir. Sen de bunu bilerek belki okuyarak değil ama dinleyerek bunun önemine inanıyorsun. Ama her insan bunun önemini anlamaz ve başkalarının başarı hikayelerinin kendilerini etkilemeyeceğini zannederler.
Canım oğlum,
Biliyorsun ki, biz başkaları için yaşamıyoruz. Önce kendimiz için sonra ailemiz ve vatanımız için çaba harcıyoruz ve biz iyi niyetle çalışınca hayat bizlere daha güzellerini de veriyor . Öyle ki biz gençken bilinçlenince ihtiyarlığımıza bile yetecek maddi ve manevi değerlere sahip oluyoruz. Bunun bilincinde olanlar böyle gayretle çalışıyorlar işte.
Canım oğlum,
Genç iken anne ve babasının kendisine bakmasını, harçlık vermesine alışanlar, anne ve babalarından birisi ya da her ikisi de aniden ölünce büyük bunalıma ya da yıkıma uğramaktalar. Eğer kardeşleri varsa bu sefer kardeşlerinin kendisine bakmasını istemekteler. Eğer kardeşler bakmak istemezse ya da bakamayacak durumda olursa bu sefer baskı ile çevre ona bakmasını isterler. Çünkü alan el alışır ve hep ister işte bu yüzden “ alışmış kudurmuştan beterdir” demiş atalarımız . Bizler alışalım ama almaya değil vermeye. Eğer vermeyi seversek hayatta daha mutlu oluruz . Ama verecek şeyimiz varsa. Bizi sıkıntıya sokacak kadar da vermeyeceğiz.
Canım oğlum,
İnsanlarımızın bazıları da ders çalışmak yerine, bilgili inşalardan faydalanmak yerine onların dedikodusunu yaparak zamanın geçeceğini zannederek kendilerine faydalı olacak şeyleri hepten kendilerinden uzaklaştırırlar da gene de suçu kendilerinde bulmaz ve “bana neye kızıyorsun benim ne suçum var yani” diyerek hayatın sadece başkalarının dedikodusunu yapmak ve alay etmek olduğunu zannederler. Hayata atıldıkları zamanda bu özelliklerin işe yaramadığını görerek bu sefer hayatın zorluklarını suçlarlar bu kısır döngü bir ömür devam ederde farkına bile varamazlar. Hayat bu değil biliyorsun.
Canım oğlum,
Daha ilköğretim çağında bunların bilincine varan ve çevresini iyi gözlemleyen insanın hayatta başarılı olacağını söylemek kahinlik olmasa gerekir. Başarıdan kastımda zaten diploma notu yüksek ama sosyal hayatında pısırık olan insan değil.” İnsanların iyisi insanlara faydalı olandır” düsturuna bağlı kalarak gelişen insandır. Yoksa “ ben mesleğimi yaptım. Hanımla emekli oldum. evim, arabam var. Çocukları everdim” artık yan gelip yatmaz amanı diye düşünerek ona buna hava atan ama iki kelimeyi yan yana getirerek karşılaştığı insanla sohbet etmeyi bilmeyen ama suçu da karşısındaki insana atma yeteneği de değildir. Hayatımız öyle maldan ve evlattan ibaret olmadığının bilincine ermektir.
Canım oğlum,
Bilgili olan ve bilgisini paylaşan insan toplumu çoğullaştıran yani topluma katkısı sağlayan insandır. Sadece bilgi sahibi olmak ve mesleğimizi yapmak sonra da eve giderek tv karşısında zaman öldürmek değil. Paylaşmak ve paylaştıklarımızdan başkalarının da faydalandığını görmek emekli olduğu zaman kahvehanede nasıl zaman geçireceğini düşünen insan olmak değil, emekli olunca bile üreten kitap yazan, konuşmalara davet edilen ve bilgisinden faydalanılan insan olmak en büyük servete sahip olmak olsa gerek. İşte sen çabalarınla böyle insan olma yolunda ilerleyeceksin ve hep kazanan olacaksın.
Değerli oğlum,
İşte bu çizgileri, bu renkleri, bu farkları ve güzellikleri bilen insanlar bu güzellikleri zamanında yani gençliği gençlikte, ihtiyarlığı da ihtiyarlık zamanında yaşamasını bilen insanlardır. Genç iken çalışarak kazanıp, yaşlanınca da çevredeki akrabalarının “amma havalı insan ,neyine güvenip de hava atıyor” demeden, “yaşlandı ama halen alçak gönüllü o kadar bilgisine rağmen bizimle sevgisini paylaşmaktan geri kalmıyor” diyebileceği insan olmayı isterim ben çevremin. Senin de öyle olmanı ümit ederim…..
Bu duygular ile tekrar sevgiyle kucaklıyorum seni..
Frakı fark ederek , farklılıkların farkına vararak farklara güzellikler katarak yaşaman dileği ile.
Hayat farklılıkları fark eden ve bu farklarla güzelleşen insanlara farklı güzellikler verecek mutlaka sende göreceksin.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.