NAR-III
NAR-III
Nurdan tanelerim, narım..Parıl parıl avuçlardan damaklara lezzeti tattırmak için dökülür, tanelerle...Dünyada iken benzer nimetlerden tattırıldıklarını söyleyen cennet ehli insanlar, narın da şükrünü dillendirebilenlerdir...
Nasıl bir şükürdür ki tek tek, tanelerce lezzete...
Ne güzel olmalı her tanesine şükredebilme keyfiyeti,ruhaniyeti , olgunluğu...
Ki tek cümleden biner anlam dökülebilesi...
Narın taneleri gibi..
Nar kabuğu sağlamlığında cümle...Ki özü korusun, sakınsın ve tadlandırsın...
Kabuk ki öze feda ve vefadır, hayatına has ...
Şükrü ise verilenleri ifâdır, vazife kadar hassas...
Nar..
Dünyamsı bir sembolsün karşımda...İçindeki insanlara atıf...
Bazen nar bereketi temsil ...Lezzetine matuf...
Kabuk altındaki zenginliğe işaret...
Ancak koruyucu da olsa kabuk , sert mi sert... Soğuk ve acı...
Nar...Tanem...İki tanem ...Yüz tanem ,yedi yüz tanem...Aynı şükrümün sebebi,şükrümü katlayan sayıda tanem...
Tanelerimi birbirinden ayıran zarın netliği kadar belirsizlikleri var ömrümde de, seninkine benzer...Ki bölüm bölüm hayatımdan süzülen en anlamlı cümlelerdir, hafızamdaki bölümlere benzer...Çocukluk, öncesi,sonrası, gençlik ,öncesi ve sonrası ile zar zar ayrılan ve birleşen...Daha güzeli, kalbim ,öncesi ve sonrası gibi aklım ve öncesi ve sonrası ile bölüm bölüm ,zar zar...İçimde taneli bütünler ayrılan...Bazen zâr zâr ağlatan...Bazen kor, olması gereken..Yaktıkça tadını, narlandıran sabırlar...Zar ,perdeler...Arkasından, önünden, bakışlar, tefekkürler ,dalışlar, tadlar...Zar,dizi dizi hatıralar...
Nar ,güneşten yanarak narlanarak nar olur ,tad olur...
Nar , varlığa getiriliş maksadı sayesinde nurdan damlalar taşır...
Nar yüklenmiş dallar düşüyor yollarımın önüne..Kapıyor yollarımı...Yeşil ve küçük yapraklar süslüyor bakışlarımı ve aynı anda engelliyor... Bazen dikenleri ile sızlatıyor...
Tıpkı çocukluğumdan kalan. Oyun bozan ...Arkadaşlarımla evcilik oynarken dalları düzenimi bozardı evimin, bebekleri taştan, naylondan küçüklüğümün...Bir küçük rüzgâr yeterdi nar dallarının ,taşların arasına koyduğum tahtadan raflarımı devirmesi için.Nar dallarlı rüzgarı sevmezmiş öyle derdi dedem..Belki de rüzgâra kızardı o yüzden. Ben de küser giderdim narın gövdesindeki sofra kadar küçük evciliğimden...Gider dut ağacımın gövdesindeki, koltuğum olmuş kovuğunda oturur, dinmesini beklerdim rüzgarın ve böylece kırılgan dalları gibi moralimi düzeltirdim...
Nar, güneş yaktıkça seni tanelerinde öğüt büyür...
Lezzet büyür...Rüzgara küsüp üzme ve üzülme...
Her tanende şükür büyür...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.