- 1338 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOK ÜZGÜNÜM BE ATAM
Bir kaç sene önce vizyona girmiş olan ‘’Komiser Şekspir’’ diye bir film vardı. O filmde Komiser rolündeki Kadir İnanır bir sahnede Atatürk büstüne sarılıp ağlıyordu ‘’ Çok yalnızım be Atam’’ diye.
Bu gece bir televizyon programında bir Profesör Çanakkale Zafer anıtıyla ilgili aşağıda yazdığım bilgileri verdi . Daha önce kısmen bildiğim şeylerdi bunlar. Bilmediğim kısımları için de ‘’Acaba ‘’ diye araştırınca baktım doğru…İşte o zaman ben de ‘’Çok üzgünüm be Atam ‘’ diyerek bir Atatürk büstüne sarılmak ihtiyacı duydum. Neden mi? Buyurun okuyun.
Yıl 1930
Adını hatırlayamadığım bir Fransız Generali yanında bir gurup Çanakkale Savaşlarına katılmış Fransız asker ve subayıyla birlikte Gelibolu Yarımadasına -bir yıl önce tamamlanan- Fransız anıtını ziyarete gelir. Ancak kendi anıtlarını ziyaret etmeden önce yanındaki Fransız asker ve subaylarına ve de bizim Türk heyetine hitaben şu sözleri söyler:
-Ben I. Dünya savaşının pek çok cephesinde çok değişik milletlere mensup pek çok düşmanla savaştım. Düşmanlarımız içinde Türkler kadar mert olanına rastlamadım. Savaş dolayısıyla da olsa böyle asil bir milletle tanışmış olmaktan son derece mutluyum. Bu gün burada kendi anıtımızı ziyaret etmeden önce bu kahraman ve mert milletin evlatları adına dikilmiş olan anıtı ziyaret etmek hepimiz için bir borçtur. Öncelikle Türk mezarlarını ve anıtını ziyaret edelim…Saygılarımızı sunalım. Daha sonra kendi anıtımızı ve mezarlarımızı ziyaret edelim.
Bizim Türklerin etekleri tutuşur. Evet yıl 1930 dur ve Çanakkale’de o muhteşem destanın kahramanları için bir anıt yoktur.Anıttan geçtim mezarlık da yoktur. ‘’Bedrin aslanlarından da şanlı’’ olan o vatan evlatlarının mucizenin de mucizesi olarak elde ettikleri zaferi ifade edecek bir anıtımız bulunmamaktadır.
Türkiye’nin dört bir tarafında fabrikalar açılmış, hastaneler yapılmış, Onuncu Yıl Marşında da belirtildiği gibi Yurdun dört bir yanı demir ağlarla örülmüştür…Bütün bunlara para bulunabilmiş ama Çanakkale Şehitleri’nin zaferini ölümsüzleştirecek bir abide için para bulunamamıştır nedense.
‘’Ben size Taarruzu değil ölmeyi emrediyorum ‘’ diyen kumandan hayattadır henüz. Ama o kumandanın emriyle tamamı şehit düşen 57. Alay ve daha nice şehitler adına bir anıt dikilememiştir.
Atatürk 1938 de vefat ettikten sonraki dönemde de dikilememiştir oraya bir anıt. Yani II. İnönü Savaşı ile Türk Milletinin makus talihini yenen İsmet Paşa da adeta unutmuştur 57. Alayı, Yahya Çavuşları ve daha nicelerini.
Yıl 1952 olur. Atatürk’ün silah arkadaşı ve ilk askeri pilotlarından Emin Nihat Sözeri’nin girişimleri ile Çanakkale’de bir zafer anıtı yapılmasına karar verilir. Karar verilmesine verilir de yapım 1954 yılında başlanır ancak. Dört yılda ancak dört tane sütun dikilebilir…Yani 1958 de anıtın o resimde gördüğünüz dört tane ayağı tamamlanabilmiştir. Milliyet Gazetesi devreye girer…Bir kampanya başlatarak halktan bağış toplanır. Nihayet o anıt 21 Ağustos 1960 tarihinde tamamlanır. Yani 27 Mayıs 1960 İhtilalinden yaklaşık üç ay sonra.
Şimdi bu bilgilerden sonra gelelim sorularıma:
1-Atam ! Çanakkale Savaşlarının anlam ve önemini hiç kimse bilmese, anlayamasa bile sen biliyordun. Sen niçin oraya bir Zafer Anıtı yaptırmadın ?
2-İsmet Paşa’m ! Atatürk için Bir Anıtkabir yapılabildi senin döneminde .(Her ne kadar bitimi senden sonraki döneme sarktıysa da) Bir anıt da Çanakkale’ye yapılamaz mıydı?
3- 1960 a kadar Çanakkale Zaferini kutlayan her kes !’’Çanakkale ‘’ şiirini okurken hiç mi yüzünüz kızarmadı? Hiç mi utanmadınız?
4- Son sorum sadece meraktan: 1960 da Gelibolu Yarımadası Morto Koyundaki Hisarlık Tepe’ye dikilen Çanakkale Zafer Anıtı neyi ifade etmektedir? Yani o dört tane sütun ve üzerindeki kare şeklindeki kapak bizlere ne anlatmaktadır? O anıta baktığımızda ne görüyoruz?
YORUMLAR
Değerli hocam, bu soruların cevabını Kemal beyin yorumundan öğrendik. sorunun cevabını öğrendik de, anıtın yapımı neden bu kadar gecikti onu zamanın politikacılarına sormak lazım ama maalesef onlar da hayatta değil değil mi?
Tebrikler, saygılar
sami biberoğulları
Zaten soru o? Bu anıtın yapımı niçin bu kadar gecikti? Ben de zamanın politikacılarına soruyorum: Biri Bizzat Atatürk, diğeri de İsmet İnönü o politikacıların.
Bir de ben bu yazıyı biraz aceleye getirmişim. Gerekirse yeni bir yazı hazırladım onu yayınlayacağım. Ya da susacağım ve bu meseleyi fazla kaşımayacağım.
Selam ve saygılarımla.
Hocam yine ne güzel aydınlattınız ve Kemnur beyin yorumları ise açıklamalarıyla bütünlük kazandı...
Paylaşımlarınız için teşekkürler...Sevgiler...
sami biberoğulları
Bazen böyle karşılıklı fikir alış verişinde bulunarak bir şeyler öğreniyoruz. Gözümüzden kaçan , aklımıza takılan sorulara cevap buluyoruz.
Selam ve saygılarımla.
7 ayrı cephe ve savaşan Mehmedim hepsinde inanç hepsinde iman...sine öylesine dolu ki vatan namus bayrak diye bu imanla ölüme gülerek koşuyor her yerde Mehmedim..Akif'e soruyorlar bu kadar şeyi nasıl yazdın diyor ki "ne gördüm ne yaşadım ne belledim onu yazdım hayalle benim işim hiç olmaz" diyor okuyoruz havsalamızı idrak sınırlarımızı zorlayan kahramanlıkları Necip çöllerinde Yemen de Sarıkamışta Çanakkalede Ermenilerle doğu cephesinde hele balkanlardan göçün nerede ise kayıtları yok ölüm her yerde ama ölüme kafa tutan o yüce iman tüm sinelerde...O yüzden Anıt derken hani diyor ya akif:
Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Peygamber aguşuna emanet ediyor kıyamadığını..Biz anıt diyoruz hiç bir anıt onların hatırasını yüceliğini ifadeye muktedir olur mu hiç sanmam...Ama vefasızlık ama unutmak ama anmamak var ya ne büyük bir acizlik fakirlik yoksulluktur...Onları unutmak unutturmaya çalışmak nasıl bir hiçliğin göstergesidir..Ne kanun var haklarında ne tamim ne karar ne de boy boy heykelleri milletin sinesinde öyle büyük ki yerleri unutturmaya çalışanlar millet vicdanında bir bir yargılanırken unutturulmak istenenlerin devasa büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkıyor..Evet Sami hocam şartlar ne idi bilmiyorum bu pencereden bakmamıştım Ve araştırdım o dönemde yapılan Atatürk heykelleri ile akabinde İnönü heykellerinin yapılış amacı yurt dışından getirilen heykeltraşlar ödenen paralar (Bağış(!)) adıyla halktan toplanan paralar ki o dönem ki halkın yoksulluğu bilmem ne kadar malumdur öyle çok yazacak şey çıktı ki belki ardınızdan ben de heykel ve anıt tarihçesine dair bir yazı yazarım...
Sebep yokluk mu duruma bakınca değil saravona yatında eğlenceler için ödenen bedeller bile bu ihtiyacı karşılamaya yeterdi..İhmal mi yoksa vefasızlık mı ..asla inanmak istemediğim bir şey bu ..ama maalesef ki sizin dediğiniz gibi binlerce heykele sarılıp milyonlar ağlasa olur..Bir yerlerde yanlışlar olmuş var dilerim tam özgürleştiğimizde herkesin insan olduğu düşüncesini paylaşır günahı ile sevabıyla o insanları yeniden muhakeme yeteneğimizin değerlendirmesine belgeleri ile alırız...
son olarak eklemek istediğim 1920 li yıllar ile 1930 'lu yıllarda yurt dışından özel getirtilmiş 4 yanlışım olmasın heykeltraşa onlarca heykel yaptırılmış..parası ekmeği karne ile alan halka ödettirilmiştir..Hatta durumu hicveden bir Nazım şiiri ekliyorum :
Şair Nazım Hikmet 1940’lı yıllarda sürgünde yazdığı Memleketimden İnsan Manzaraları adlı epik şiirinde, heykelleriyle birlikte modern şehrin, tren garından şehre götürülen bir grup mahkûm üzerinde yarattığı etkiyi etkileyici bir dille anlatır:
Yığın yığın
kat kat
mermer
beton
ve asfalt
Ve heykel
ve heykel
ve heykel,
insan yok fakat...
Şiirde bu bölümün sonunda şehir ile şehrin etrafındaki uçsuz bucaksız bozkır arasındaki keskin tezada işaret edilir: “Şehir ile bozkırın kavgasına bak.” Gerisi yorumsuz.....Yorum kişilerin idrakine...
Anton Hanak
Pietro Canonica
Toby Clark
Heinrich Krippel ve Nijat Sirel,
Atatürk'ün sağlığında genç cumhuriyette heykeltraş olarak iş bulan yabancılardır...
Güzel yazı kutlarım sizi saygılar selamlar
Esmize - Perihan TUNÇOK K tarafından 3/25/2012 12:11:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan TUNÇOK K tarafından 3/25/2012 12:20:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan TUNÇOK K tarafından 3/25/2012 12:45:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve sygılarımla.
Kemnur Beyin yazdığı gibiyse biz de neden yapılmadı anıt diyorduk.Şimdi içimize karıştıkları gibi o zaman da karışmışlar bize,
Yinede yazın bazı olayları açığa çıkartığı için teşekkür ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Sana Lozan Antlaşmasının 128. Maddesini gönderiyorum...
MADDE 128
Türk Hükümeti, Ingiliz Imparatorlugu, Fransiz ve Italya Hükümetlerine karsi, kendi ülkesinde, bunlarin, savas alaninda can vermis ya da yaralanmis, kaza ve hastalik yüzünden ölmüs askerleri ve denizcileriyle, tutsaklikta ölmüs savas tutsaklari ve gözalti edilmis sivillerine ait mezarlari, mezarlıkları, kemiklikleri ve onlari anmak için dikilmis anitlari kapsayan toprak parçalarini [arsalari] bu Hükümetlerin kullanimina ayri ayri ve sürekli olarak birakmagi yükümlenir. Bunun gibi, Türk Hükümeti, 130 ncu Maddede öngörülen Komisyonlara, bir araya toplama mezarlıkları (cimetières de groupement), kemiklikler kurmak, ya da anitlar dikmek için ileride gerekli görülecek toprak parçalarini da, sözü geçen bu Hükümetlerin kullanimina birakacaktir.
Burada da görüldüğü gibi...Maddede ''Türkler Çanakkalede bir anıt yapamazlar, yaptıramazlar'' diye bir hüküm yok...İstek ve imkan olsaydı pek âla yapılabilirdi.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Karşılıklı fikir alış verişinde bulunarak bir takım sorulara cevap arıyoruz.Kemal kardeşimin verdiği cevap bir tarih dersi niteliğinde olmakla beraber benim sorularım için tatmin edici cevaplar olmadı...Nedenini benim ona verdiğim cevapta görebilirsiniz.
Selam ve saygılarımla.
AYSE 09
çanakkaleye rabbim üç kez gitmeye nasip etti tarih çesini çok bilmem yalnız gördüklerim hep üzmüştür beni en güzel yerledeyine yabancıların anıtları yer almış bizlerse köşe bucak bir büyük anıtımız var
iyi yeri olanmı desem
bilmiyorum ya kendi düşüncem biz türkler malımıza sahip çıkmayı bilmiyoruz gibi diyorum çok rahat ve boş vermiş bir milletiz
ne zaman kör ölür kandil gözlü ilan ederiz
saygılarımlasınız herdaim
yazıdaki soruları kemnur kardeşim detaylı olarak cevaplıyor...tarih bilgisine hayran kaldım...senide çok seviyor çok taktir ediyoruz hocam saygılar
sami biberoğulları
Çok şükür ki sizin gibi değerli arkadaşlarım var...Zaman zaman aynı düşünceleri paylaşmasak da konuşarak, tartışarak ve araştırarak kafamıza takılan bazı sorulara cevap bulabiliyoruz.
Kemal arkadaşımın verdiği cevap adeta bir tarih dersi niteliğinde olmakla beraber hâla anlayamadığım bir takım hususlar var...Kendisine yazdım zaten.
Bu arada: ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ İÇİN BİR ANITIN YAPILMASI SADECE VE SADECE BİR VEFA BORCUDUR BENİM AÇIMDAN. yOKSA mEHMET aKİF'İN DE DEDİĞİ GİBİ ONLAR İÇİN kABEYİ ALIP MEZAR TAŞI BAŞLARINA DİKSEK YİNE DE HATIRALARI İÇİN BİR ŞEY YAPMIŞ SAYILMAYIZ.
Selam ve saygılarımla.
evet arkadaşım çok ama çok üzgünüz üzgünde olmalıyız ama sadece bizlermi üzülüyoruz kımsenin umrunda değil valla bir hay hayla gidiyoruz bakalım mevlam sonumuzu hayırlara getirsin özür dilerim adkadaşım evde olmayınca fazla giremiyorum nete güzel yazılarından mahrum kaldım eve dönünce işl arkadaşım sevgi ile kal
sami biberoğulları
Uzunca bir zamandan sonra seni tekrar aramızda görmekten son derece mutlu oldum... Dilerim bundan sonra daha sık görüşürüz.
Selam ve sevgilerimle.
Canlarını ve kanlarını Çanakkale' ye armağan eden iki atanın torunuyum ve olanlardan dolayı çok SİNİRLİ VE ÜZGÜNÜM..
sami biberoğulları
Sayfama şeref verdiniz. Ben de çok üzgün ve kızgınım...
Selam ve saygılarımla.
bu soruların cevabını nerden alacağız hocam
siz bizi aydınlatıyordunuz tarih dersimizde
saygılar kaleme
sami biberoğulları
İnanın bana ben de tıkandım. Bir sebep bulamıyorum. Ama araştıracağım...Bu yazıyı da belki sorularıma cevap verecek birileri çıkar da beni de aydınlatır diye sordum.
Selam ve saygılarımla.
selam hocam yorum yapmayı özlemişim öncelikle onu belirteyim
bende hep merak etmişimdir dört sutun ve üzerindeki kare neyi temsil ediyor yurdun dört bir yanı desem türkiye 7 bölgeye ayrıldı mimarına sormak lazım tamamlanmadan önceki halini hatırlıyorum kare kapağın sıvaları falan dökülüyordu tv de izlemiştim
gerçektende neden hemen yapılmamış ki komutan Atatürk iken ve her şey onun elindeyken ilginç ama ben yinede diyorum benim yakışıklı hemşerim Mustafa Kemal ile ilgisi ve ya ilgisizliği ile alakası yoktur.
sevgiler selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.