- 1277 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
57. Alayda 24 Saat...(2.Bölüm. Sevgiliye Veda)
" Sanki, dudaklarını arı sokmuş, şişirmiş ve uyuşturmuştu!." ahad...
Casim, henüz on beş yaşında olan Anşa’nın boynundan öpüverdi. Körpe ten kokusunu doya doya içine çekti.
- Dönerim Allah’ın izniyle merak etme!. Hem, ben seni bu Dünya’da tek başına bırakır mıyım?.
Ormanın kuytu köşelerinden gelen Kukku kuşunun sesi, akşam olduğunun habercisiydi. Bir süre daha sımsıkı sarılarak, Kürdevan dağının ardından batan Güneş’in son ışıklarının köylerinin üzerindeki aksini seyir ettiler.
-Sen artık git, merak eder sizinkiler!
dedi Casim.
Anşa ise o sırada ileride kaç çocuklarının olacağının hayalini kuruyor, evlerini nereye yapacaklarını düşünüyordu.Dalmış gitmişti.
Casim Anşa’nın gözlerinin içine baktı,
- Burada mısın?
Anşa;
-Kaç çocuğumuz olsun?
diyerek Casim’e hiç beklenmedik bir soruyla cevap verdi.
-Sen kaç tane yaparsan ben o kadar isterim
dedi Casim. Bir yandan da hınzır hınzır gülüyordu.
- Pis!... Pissin işte sen!.
derken, iki eliyle Casim’in omuzlarına şakacıktan vuruyordu. Casim’e son bir kez daha sımsıkı sarıldı Anşa. O an göz göze geldiler. İstem dışı yaklaşan dudakları sonunda tamamen birleşti. İkisi de ilk defa dudaktan öpüşüyordu. İkisinin rengi de kıpkırmızı olmuştu. Biraz sonra Anşa, Casim’den dudaklarını ayırıp, sırtını dönerek hızla patika yola doğru koşmaya başladı. Utanmıştı. Sanki; dudaklarını arı sokmuş, şişirmiş ve uyuşturmuştu.Koşarken son bir kez;
-Seni çok seviyorum! Ölünceye kadar seni bekleyeceğim. Bilesin.
diye bağırdı. Az ilerideki yokuşun tepesinde gözden kayboldu.
Casim, ellerini dudağına götürdü. Anşa’nın sesi hala kulaklarında yankılanıyordu. Ormanın bitiminden düz çayıra indi. Yem yeşil çimenlerin üzerinden yavaş adımlarla köye doğru yürümeye başladı...
Anşa, evlerinin yanındaki harmanlığa geldiğinde, köy camisinin minaresinden ezan sesi duyulmaya başlamıştı. Ormandaki çakallar, her zamanki gibi ezan sesine bağrışarak cevap veriyorlardı.
O gece, Anşa’nın gözüne hiç uyku girmedi. Bütün gece boyunca Casim’in dudaklarını dudaklarında hissetti. Yer yatağının içerisinde dönüp durdu. İlk defa birisini dudaklarından öpmüştü. Düşündükçe utanıyor, yanında uyuyan kız kardeşi sanki dudaklarından birisiyle öpüştüğünü anlayacakmış gibi, yün yorganı gözlerine kadar çekip dudaklarını saklıyordu.
Casim’inde o gece gözüne uyku girmedi. Karışık duygular içerisindeydi. Çanakkale neresi idi? Yukarı mahallede, köy kahvesinde konuşurlarken duymuştu. Yedi düvel bir araya gelmişti. Kocaman demir gemilerden karaya çıkan sarı kafalı ve kara derili zebaniler, dakikada bilmem kaç tane mermi atan büyük tüfekleriyle Türk askerlerini kırıyorlardı. Bir an irkildi. Ya ölürse!.. Anşa ne olacaktı? Annesinin tek oğluna bir şey olursa, annesi nasıl yaşayacaktı. Derin bir nefes aldı. İçinden;
- Allah korur beni!.
diye geçirerek dualar okudu.
Çil horoz öttüğünde sabah olmuştu. Annesinin hazırladığı çeçil peynirinden yapılan kuymağı sıcacık köy ekmeğiyle doya doya yedi. Annesi ise hüzün dolu gözleriyle kapı eşiğinde oturmuş, belki de oğlunu son kez seyrediyordu.Köyün yaşlıları ve genç oğlanları evin kapısında birikmeye başladılar. Sonra, kadınlar ve çocuklarda gelmeye başladılar. Neredeyse bütün köy oraya toplanmıştı.
Artık gitme vaktiydi...
d.e.
ahad...
57. Alayda 24 Saat...(2.Bölüm. Sevgiliye Veda) Yazısına Yorum Yap
"57. Alayda 24 Saat...(2.Bölüm. Sevgiliye Veda)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
25 Mart 2012 Pazar 00:12:02
Kukku kuşu :) Çok tanıdık bir motif. Bu isimle yalnızca bizim köyümüz adlandırır guguk kuşunu diye düşünürdüm. Siz de biliyormuşsunuz...
Çok seviyorum öykülerinizi okumayı. Sanırım bunu hep söyleyeceğim...
Kutluyorum. Saygılar.
Aynur Engindeniz
@aynurengindeniz
Profildeki çiçek mi yoksa. Çok hoş kokulu narin bir çiçektir o, fındıklıklar doludur onunla:))