- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TEKNOLOJİ HARİKALARININ YARIM ASIRDAN BU GÜNE DEĞİŞİMİ.. 3 - BÖLÜM
TEKNOLOJİ HARİKALARININ YARIM ASIRDAN bu güne değişimi 3-bölüm.
Saygıdeğer okurlar öncelikle paylaşımlarım da beraber olduğunuz için sizlere
minnettarım.Yarım asır öncesinin teknolojilerini hatırlatmaya ne gerek var diye düşünenler olabilir ama bu günün teknolojisiyle kıyasladığımız da ülkemizin de çağ atladığını hissedeceksiniz. Yeni nesillere tarihte çok işimize yarayan bir aletin adını sorduğumuzda bilemez anlatma gereğini duyarız.
Konumuzun birinci,ikinci bölümünü tamamlayarak üçüncü bölümünde ki ayrıntılara geçiyorum.Köyümüzde ki traktör sayıları artmaya başladı, ama
köyümüz modernleşti diyemem, çünkü elektrik yoktu.Yolumuz da düzgün değildi,yapılar kerpiç yapıydı.Betondan yapılmış katlı binaların olduğunu duyuyordum ama henüz görmedim.İlçemiz de iki katlı çatı katıyla üç katlı binalar olsa da anlatılanlar kadar değildi.Köyümüzün yamacında taş ocağı açıldı tehlikeli olduğundan yaklaşamıyorduk.Büyük kayalar kompresörle deliniyor içine dinamit lokumu patlayıcılar yerleştiriliyor önlemler alarak patlatılınca da parçalanan kayalar toplanarak büyük bir makineye taşınıyor
orada mucur haline geliyor.Bunların da kara yollarında değerlendirildiğini
öğrendim.Tatil olduğu zamanda bir çok teknoloji aletini tanımış oldum.
Kayaların patlamasını uzaklardan seyretmek bile heyecanımızı artırıyordu.
Sarı renkte dozer,kepçeleri,hidrolikli kamyonları yolumuz düzelirken görüyordum,silindirde ezerek sıkıştırılıyor ziftler ısıtıldıktan sonra mucurla
karıştırılıyordu,kokusunun tesirinden fazla yaklaşamıyorduk.Yol ile birlikte köprümüzde yapılıyordu demirleri,büzleri,çimentoları orada tanımış oldum.
Babam yapı ustasıydı ama teknolojiye ayak uyduramadığından yurt dışına çalışmaya gidemedi. Çünkü oralarda binalar tamamen tuğla,demir,beton dan oluşuyormuş.İşe yaramayan samanla toprağı karıştırarak çamuru özleştirip ağaç kalıplara döküp düzleyerek kurutup kerpiç oluşturuyorlardı.
Gölün kıyısında ki kamışları biçerek gözeye yerleştirilip üstüne toprak atılıyor,bağ bahçedeki ağaçlarla da çatı yapılıyordu.Kiremitli ev sayısı yok denecek kadar azdı.Kışın kar yağdığında herkes damlarını kürüyordu.
Ağır silindir taşla toprak sıkıştırılırdı.Evlerin sıvası yine bu samanla toprak karışımından yapılıyordu.Boya sorunu da komşu köydeki dağın eteğindeki
kireç kuyusundan kireçler kazılarak suda söndürülerek gerçekleşiyordu.
Hayat böylesine ucuzdu.Köylünün ürettiği meyve,sebzeler satılarak eksik
ihtiyaçlar alınıyordu.Köyün kuyuları kazma,kürekle kazılarak çevresi taşlarla
örülerek üstüne çatal ayak yapılarak bir okun arkasında taş bağlı bir ucunda
kova ile suyu çekerek ihtiyacı olanlar dolduruyordu.Daha sonra derin borular
toprağa yerleştirilerek üzerine tulumba bağlanarak,bir bölümüne de motor
kurularak suyu çekmek kolaylaşıyordu.Daha sonraları bu sistem çok gelişti.
Devlet beton oluklar döşeyerek gölün suyunu tarlalara aktarmaya başladı.
İlçemizde elektrik vardı civar köylere ulaşınca da muhtarımızda baş vurarak
Köyümüze de trafo yapılması sağlandı.Kalın uzun ağaçlar dikilerek,teller gerilip çekilerek köyümüzde nihayet elektriğe kavuşmuş oldu.İmkanı olanlar
kısa sürede bağlattı. Elektriğe kavuşan eşimin hanesi o günün heyecanını
bana şöyle anlattı.Plastik borulardan kablolar geçti,tüm odalara anahtar, takıldı,gözelere lambalar bağlandı.Görevli usta saate bağladıktan sonra deneme yapıp yakıp gitti.Her taraf ay ışığı,güneş gibi parlayınca annem birden coştu.Gelin kızlar ben çalacağım siz oynayacaksınız Allahın ne günleri
varmış..gazlı lambalardan kurtulduk,fenerlerden,mumlardan kurtulduk diye
hepimizi oynattı oynamayanlara da zorladı o mutlu dakikaları unutamadım.
Sobada fazla bulunmuyordu, yemekler oyulmuş ocakların çevresine kerpiç
dizilerek altında odunlar yakılarak ısıtılıyordu.Kara tencereler çok yaygındı.
Evlerin içine biraz daha bacaların altına kibarı yapılıyor evi de ısıtıyordu.
Kömürün adını duysak da henüz köye gelmemişti.Odunların közleri dört ayaklı çevresi altı demir olan bir kaba konularak odayı ısıtmada yardımcı oluyordu.Daha sonraları kuzine,silindir sobalar çoğalmaya başladı.Hem evi ısıtıyor,hemde üzerinde yemekler pişiyor hacminde de gözlemeler, kızartmalar yapılıyordu,balıklarda burada pişiriliyordu.Ayrıca hamur işlerini de
burada pişirmek kolay oluyordu.Evlerin çoğuna elektrik ulaşsa da elektrikle
çalışan cihazlar yaygın değildi.Gaz ocaklarının dönemi de tüplerin artmasıyla
kapanmış oldu.Silindir gibi elle taşınabilen camı olan içine pil takılan fenerler
gece bahçe sularken işe yarıyordu.Köyümüzün toprağı tuğlaya elverişli olunca tuğla ocağı kuruldu.Tuğla fabrikası değildi o günün imkanlarıyla toprak
kıvamıyla karışınca demir kalıplar içine dökülüp düzlenerek kurutuluyor du.
Daha sonra baca gibi etrafı örülerek her sıraya ince kömürler dizilerek ortası
yakılıyor bu kömürler yanıp bitene kadar da tuğlalar pişmiş oluyordu.Soğutulduktan sonrada araçlara yükletilerek ihtiyaç olan yerlere gönderiliyor du Bütün bunları nereden biliyorsun diyenlere cevabım:yaz tatillerinde bende
gündelik on beş kuruşa çalışıyordum,düşünün bir bardak çay şimdi elli kuruş.
Saygıdeğer okurlar yine sizleri yordum galiba üçüncü bölümü burada noktalayarak, Allah izin verirse dördüncü bölün de paylaşım için beraber olma ümidiyle güncel konuyla ilgili iki şiirimi takdirinize sunuyorum.selamlar.
ÜLKEMİZİN YAŞLILARININ HAFTASINI KUTLAYARAK, SAĞLIKLI ÖMÜR
DİLEYEREK HÜRMETLE ELLERİNDEN ÖPÜYORUM.HOŞÇA KALINIZ.
* Y Ü R E Ğ İ N İ K O Y *
Daima yan çizip gözünü kıpma,
Birlik ol, dirlik bul özünden kopma,
İhanet edenle işbirlik yapma,
Bu vatan uğruna yüreğini koy.
Atatürk bizlere bunu öğretti,
Mehmet Akif Ersoy marşı dinletti,
Seyit onbaşımız göğü inletti,
Bu vatan uğruna yüreğini koy.
Sakarya harbini unutmayalım,
Yeni doğmuş nesli yanıltmayalım,
Ülkede huzuru dağıtmayalım,
Bu vatan uğruna yüreğini koy.
Erkek de,kadın da aynı görüşte,
Görevi yapmalı verilen işte,
Bu sevda kükresin bacı,kardeşte,
Bu vatan uğruna yüreğini koy.
Zekice düşünüp ver bu kararı,
Herşeyden önemli ülke yararı,
Bölücülük yapıp açma zararı,
Bu vatan uğruna yüreğini koy.
Ispartalı Zeki Çelik
* H U Z U R E V İ *
Aile dırdırı sona eriyor,
Yaşlısı, genci de saygı görüyor,
Müdür,yönetici hizmet veriyor.
Gerçekten huzur var huzur evinde.
Yiyecek,içecek,giyecek fazla,
Sorunun kalmıyor oğulla,kızla,
Salonuna otur teveyi izle,
Gerçekten huzur var huzur evinde.
Son kararı verip bura gelmişler,
Teyze de, amca da kardeş olmuşlar,
Temizlik ortamdan memnun kalmışlar,
Gerçekten huzur var huzur evinde.
Isparta gülleri çevre de açar,
Park alanı geniş kokular saçar,
Ördekleri yüzer, kelebek uçar,
Gerçekten huzur var huzur evinde.
Cahil sanmayınız sakini Zeki,
Kurala uyarlar diyorlar peki,
Gelip de görünüz yazdığım neki? ,
Gerçekten huzur var huzur evinde.
Ispartalı Zeki Çelik
ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANARKEN YAKINLARINA SABIR DİLERİM.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.