- 970 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKLAR
Direncini yitirmiş, ayrılığı kanıksamış aşklar işgal etti benliğimizi. Acıyla özdeş oldu aşklar. Güzellik ve aşkı herkes kendinden bildi, birinin varlığı diğerine bağlıyken birinin varlığı diğerini varlığına kurban olamadı aşklarda. Aşk için yanmak kutsanırken eskilerde, pisi pisine ölmek oldu şimdilerde. Antibiyotiğin bile fayda vermediği bedenler misali oldu üstelik. Kalpler mikrop kapmaya, mikropla yaşamaya alıştı. Aşk bir telefon tuşu kadar yakın, fesbukta çevrimdışı görünmek kadar uzaktı. Herkes yalnızlığı aşk zanneder oldu, sebebi aliyesi aşktan bilindi. Aşkın felsefesi çürüdü. İbrahim boşa yanmıştı; İsa’nın çarmıhta işi neydi? Mecnun’un çöldeki acizliği, Ferhat’ın bir umutla dağlara vurduğu kazmayı yadırgar oldu insanlık. Aşkın tarihine ihanet edildi, Ortaçağ karanlığında yaşar oldu aşklar. Skolastik aşklar türedi:’’Benim yalnızlığımı mutlak gider, senin ne halin varsa gör.’’ oldu adı. Aforoz ettik hakiki aşkları, cennette toprak vaat ettik yalancı aşklara. ‘’Aşk kutsaldır, aşkla döner dünya.’’ dedikçe idam ettik aşıkları. Yeni aşk şeyhleri türettik, türettiklerimizin müridi olduk kendimiz. Aşkın terzileri ihanet etti aşklara. Yırtık, yamalı elbiseler giyer oldu aşklar. Nadir olan güzel elbiselerin de kıymetini bilemedi bazı müritler. Aşkı beden zannettik, ten zannettik, bir yerlere hapsettik. Belki evrim geçiriyor aşklar. Çetin doğa şartlarında güçlü aşklar güçsüz olanları yok ederek sürdürecek varlığını. Aslında ara nesil aşklarını (!) aşk zannettik bir de. Geçmişten ya da içindeki zamandan bildik ayrılıkları, gelecek aşkları da katlettik üstüne. Aşk, bir kurtarıcı bekliyor; bir devrim istiyor yok olmaktan kurtulmak için … (17 Mart 2012, OsmanSavun)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.