( A ) deta ( Ş ) ansıma ( K ) üstüm ...
Tarfi mi ? Mümkün mü ?
Yahu insanın dili varmıyor demeye . Kitleniyor sol tarafı . Hani sinek ısırması gibi bir acıyla başlayıp iyice büyüyen o acı var ya o acı ...
Ama ben biliyorum . Hep şu sol tarafımda bir acı varken ne olduğunu izah edemiyorum .
İşte dedim ya sadece biliyorum .
Kalbini çıkarıp eline almak ister çoğu insan , yahut kontrol edebilmeyi .
Bense artık tehtid ediyorum kalbimi . " Bir daha seversen birini görürsün sen " diyorum da nafile...
Sizin hiç elleriniz sırılsıklam oldu mu ? Korku ile utangaçlık arasındaki o evrede .
Korku mu ? Tabi ya sev sevmesine de , ya nereye kadar ? Var mı ki bir sonu ? İşte bir çocuğu tenbihler gibi sürekli yapamaz insan bunu .
Uzaktan bakamaz kendi elleriyle özgür bıraktığı narin kuşlara . Özlemini duyar elbet . Ve işte o dediğim sinek arı misali yakar insanın canını .
Hani derler ya köpekler gibi sevmişim . Peki ne olmuş ? Eşekler gibi terkedilmişim . Onca yükü taşıdıktan sonra değersiz bir kağıt parçası gibi umufak olup atılmışım .
Adeta şansıma küstüm . AŞK’ ı güzel sanmıştım . Güzel değil demiyorum da . Ama o kadar da iyi olmadığını hala söyleyebilirim .
Aşk insanı köle eder . Tutsak eder o zifiri karanlık zindanında . Ve ardından bırakır derin sulara .
Evet , tarifi mümkünse hala aşkın AŞK ’ı hala aradığım için AŞIĞIM ...
Bulamasam bile sonundaki o acıya katlanmayı göze alsam bile cesaretime aşığım .
Ve her şeye .
Ağaca , suya , toprağa , kuşa , börtü böceğe , anneme , babama , kardeşime , arkadaşlarıma ve hayatımdaki bütün canlılara ...
Bir yandan da büyüyor o korku içimde . Hayır demeyi bile beceremeyen ben bir hayırı duymaya korkuyorum . Bir evet bile olsa bu düşünüyorum sonunu . AŞK , o kadar geniş kapsamlı bir kelime ki . Sadece bir erkek veya bir kadından ibaret olmasa da kime bulaşsa azıcık da olsa yakmadan bırakmaz canını .
Ve süt dökmüş kediler gibi masum masum oradan uzaklaşırız . Bir daha gelmemek üzere .
Piyangodan çıkan bir ikramiye gibi nerede ve ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz . Halbuki her nefes aldığımızda , dünya her döndüğünde daha da yakınlaşır yanımıza .
Ta ki biz burnumuzun ucundaki O sevdayı farkedene kadar .
Aşık ol da ağlama sen . Aşk , insanı şah da yapar şahbaz da . Mühim olan eninde sonunda yersin vurgununu . Hep böyle midir ?
Aslında hayır . O dediğimiz piyango bana vurmadığından ki vurmasını da şu an istediğimi hiç sanmıyorum . Ama belki net ve sonsuz yaşamadığımdan bilmiyorum.
Ama şunu söylemeliyim ki . Kimin kapısını çalarsa çalsın . En güzel ve en değerli davetsiz misafirdir aşk . Ne zaman geleceği belli olmasa bile hep açıktır kalbimizin kapısı . Ki bazen kilidi kırık bir kalbe girmek ne kadar kolay olsa da çıkması da oldukça basit olabiliyor .
Farkındayım , bir şeytan misali kötü oldu aşk ve bir melek misali saf ve iyi niyetli .
Diyorum ya Mümkün mü ki tarifi ?
Ama Tek dileğim şu olsun . Ne gülen yüzümüz solsun ne kalbimiz burkulsun . Hepimiz doğru olanını yapalım ve hazır olduğumuzda davetsiz misafir bizi bulsun .
Her zaman en güzelini yaşamanız dileğiyle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.