varoluş ve ölüm üzerine
-"Tanrı varsa, onu gerçekten kızdırmış olmalıyız. Atalarımız ne yapmış olabilir bu acıya katlanmamız için? Tanrıdan insanoğluna gelen en büyük acı ölüm değil mi?
-"Bence yanılıyorsun. Ne yani, dünyada sadece ölüm mü var? Bunun yanında tanrı sana iyi ve güzel şeyler vermedi mi? Örneğin sevgi, aşk, aile, kadınlar, harika yiyecek ve içecekler, kokularını aldığın sayısız şey, görebildiğin ve duyabildiğin her şey ve elbette seks... Bütün bu güzel şeyleri bir yana atamazsın.”
-"Saydığın bütün bu güzel nimetler ölüm karşısında yeterli mi? Sana bir soru sorayım dostum. Baban, annen, kardeşin, sevgilin, sevdiğin herhangi birini düşün, onun ölümü karşısında bu saydığın nimetlerin ve zevklerin değeri nedir?"
-"Demek istediğini anlıyorum. Fakat kıyasladığın şeyler birbirinden farklı. Bazı inanç sistemlerinde ölüm bir son değil, bir başlangıçtır bir kavuşmadır."
-"İnandığın herhangi bir inanç sisteminde sevdiğin birinin ölmesi sana acı vermiyor mu? Ölümün verdiği acıyı katlanılır kılmayı, ona kavuşacağın ve onun daha iyi bir yere gittiği düşüncesini yoksa sen mi uyduruyorsun?"
-"Ben sadece bardağın dolu tarafına bakıyorum."
-"Bu bardağın yarısının boş olduğu gerçeğini kanıtlıyor."
-"Ne düşünüyorsun? Sence ölüm, bizi cezalandırmak üzere tanrı tarafından mı verildi?"
-"Eğer tanrı varsa, çok acı çekmemizi istiyor, sadece ölüm değil, yüzlerce hastalığı düşün. Tarih boyunca narin insan bedeninin kıvrandığı, mücadele etmek zorunda kaldığı salgın hastalıkları, milyonlarca insanın acılar içinde öldüğünü düşün. Üstelik bunların çoğu çocuk ya da bebekti. Hayatta kalmak için beslenme ve barınma sorunumuz yetmiyormuş gibi bir de hastalıkları iyileştirmek gibi dertlerimiz oldu. Madem tanrı bizi sınamak istiyor, neden bu kadar zayıf yarattı? Ölüm noktasına geldiğimizde bile inancımızın tam olup olmadığını ölçmek için diyeceksin elbet. Bir insan olarak senin vicdanın bunu kaldırıyor mu? Diyelim kaldırdı, neden bu kadar uzun zamandır bizi test ediyor? Evet dostum, bu sefer onun zaman kavramı seninkinden farklı diyeceksin. Ona da inandım diyelim, peki tanrı bizi test ediyorsa her şeyi açıklayan ve bunların bir sınav olduğunu anlatan kitapları neden yolladı? Bu sınava girenlere cevap anahtarını vermek değil mi?"
-"Şöyle düşün; eğer bu kitaplar ya da aracılar olmasaydı o zaman nasıl haberimiz olacaktı?"
-"Cennetten kovulan atalarımız sayesinde. Bütün kutsal metinler bundan bahsediyor. Eğer böyle bir şey varsa dedikodusu çabuk yayılırdı. Diğer bir konu ise şeytan. Şayet varsa ben şeytanın çok zeki olduğunu düşünüyorum. Karşına tanrıyı almak ve zaman kazanarak bir tür iddia gibi şeyin içine tanrıyı dahil etmek kolay iş değil. Düşünsene karşında tanrı var. Seni muhatap alması ve sana: “tamam sana şu kadar zaman, git ve insanoğlunun inançsızlığını ispatla.” dediğini düşünebiliyor musun? Hadi oradan deyip şeytanı göz açıp kapama süresinde yok edebilirdi. Acaba Tanrının aklına şüphe mi düşürdü? Bunu başarabildiyse tanrının tanrılığından biz de şüphe duymalı mıyız? Çünkü aksi halde o bizden şüphe etmiş olmalı."
-"Dostum öyle konular konuşuyoruz ki bunlar halk içinde konuşulmaz. Adeta yasaklanmıştır. Ve işin ilginç yanı tanrı konusunu tartışmak bile bana kendimi kötü hissettiriyor"
-"Peki aklımıza gelen bu düşüncelerden kaçmalı mıyız? Onlarla yüzleşemez miyiz?"
-"Elbette tartışır ve konuşuruz. Fakat yüzlerce, binlerce yıllık geleneklerden bahsediyorum. Neredeyse genlere işlemiş inançlardan."
-"Evet ama unutma ki antik yunanda bile tanrı inancı olmayan filozoflar vardı. Dünya döndükçe, üzerinde inananlar olduğu sürece inanmayanlar olacak... Çünkü inanmayanlar olmasaydı dinlere ihtiyaç olmazdı…"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.