- 3641 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
NERDEN BİLECEKSİNİZ ?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz?
Ahkam kesiyorsunuz olur olmaz şeylere, benim veremediğim kararı vermeye yelteniyorsunuz, ben neleri yıktım, yaktım biliyormusunuz ?
Kimden kaçtığımı ?
Bir küçük çocuğun hissettiği güveni hissedebilmek, kollarımı iki yana yaslayıp bırakmak isterdim kendimi, dilber kayasının burcundan aşağıya. Sevgilimden uzaklaşmak isterdim. Üzülmeyeceğini bildiğim halde, bir kaç duygu yüklü satır yüklerdim bir beyaz kağıda.
Bir beyaz kağıtla nelerin yapılabileceğini kavramak isterdim.
Siz benim neden sustuğumu nerden bileceksiniz.
Kime küstüğümü ?
Irmak olup akmak isterdim, kendi başına buyruk. Temizlemek isterdim üstüme yapışan, sağdan, soldan karışan tüm pislikleri. Ve hiç bir içme suyuna musallat olmazdım, hiç bir canlı ile muhattap olmazdım balık dışında. Ona da sorduğunuzda beni tanımayacaktı bile.
Siz benim neden yandığımı nereden bileceksiniz ?
Kime yandığımı ?
Evet evet yağmur yüklü bir bulut olmak isterdim, ne varsa içimde dökmek isterdim tüm meraklılara, sorduklarına pişman edercesine, kendi dertlerini unuttururcasına, bir daha sormaya tövbe ettirircesine, İLLALLAH diyene kadar...
Küsmek isterdim; sabaha, beyaza, bahara.
Ta ki kıymet bilene kadar, yetti Rabbim diyene kadar, bu yalnızlık evvel halimden beter imiş
Nankörlüğümün son raddesini ayak altına alıp ezene kadar. Bir düşmanımı görüp hem hal olmak isteyene kadar. İnsan olana kadar, Değer bilene, hamd-ı layıkı ile yapana kadar.
İki satır yazıya yüreğim kaymayana kadar. Ve hiç kurumayana kadar göz yaşlarım, aşk ile ağlayana kadar...
Siz beni nereden bileceksiniz...
Kör bir kuyuda su olduğumu, kendini temizlemeye yetecek dermanım yokken, su dur, temizdir niyeti ile benden medet umanları kirlettiğimi ?
En hararetli zamanında mazlumun, bir yudumumdan zehirlendiğini ?
Mum alevimi ışık zannedip, zifiri karanlıkta şöhret yayarken , güneş ışığında kaybolduğumu ?
Koyunun olmadığı yerdeki çelebiliğimi ?
Bir cinayete kurban gitsem adamdan sayılacağımı ?
Siz beni nereden bileceksiniz ?
YORUMLAR
Bakmayı bilmediğimiz için göremiyoruz da efendim..
Ben de diyorum da duyan yok.. Körler bilmezler sn. yazar..
Günün deneme yazısını kutlarım, şiirceydi..
Tebriklerim ve saygımla..
ferromuratti
Minik bir kıssa ki belkide zaten biliyorsundur..
İki ama (kör) bir yerde aynı sofrada denk gelir, hane sahibi yemek ikram eder, yaprak sarması yptım deyip sofraya koyar ev sahibi. Görmeyenlerin bir tanesi bir kaç saniye sonra diğerine;
- hey teker teker yesene der.
diğeri;
-Tamam dostum ama nereden anladın der.
- kendimden pay biçtim diye cevap verir diğeri.
Kaç kişiyi halisane duyabilioruz ki, hatta kendimiz kaç defa dinledik adam akıllı.
Ya gönül tutuyor elimden, ya gönül...
Dinleyebilsem hakikati, yaprak gibi savrulurmuyum dersin..
hoş geldin.
uzun bir şiir okudum sanki.siz bunun şiir olmadığını nerden bileceksiniz.
bin bereket ömrünüze gönlünüze
ferromuratti
Duamnıza amin diyor ve ecmain diyorum, cümlemizin ömrü bereketli olsun İnşallah.
Hoş safa getirdiniz.
geç kaldım ama kutlamaya yetişdim.... tebrikler can çok güzeldi yazın yakışan yerde....saygılar
ferromuratti
Kendimi ağaç gölgesinde hissediyorum biliyormusun. ellerimi enseme bağlayıp uzanıveriyorum gölgede.
Demişsin ya abi geç kaldım diye,,,
Deme..
Varlığınız yeter, bırak bir şey söylemeyi, gelmeyi.
Ellerinden öpüyorum, saygılarımı sunuyorum...
Şeref verdin ..
Tebrik etmek isterim öncelikle güne düşen yazınızı. Gerçekten içten bir iç döküştü ve belki de bu yüzden eminiim herkes kendinden birşeyler bulmuştur yazınızda. Aslında herkes birbirine kendine baktığı gözle baksa bilebilriz belki birbirmizin neler çektiğini.Ama herkes kendi kabuğuna çekiliyor artık.Aynı evin içinde bile kimse kimsenin ne çektiğini bilmezken,dışardaki yabancının bilmesini beklemek pek de doğru olmasa gerek... SAYGILAR!
ferromuratti
Samimi bulduğun için ayrıca minnettarım. Empati yapabilmek dedin, de..
De si var azıcık.
Ele yapabiliyorum bazen, Hiç tanımadığıma bile, ama bildiklerime fayda verecek nitelikte olmuyor.
Kendimi ne zaman karşımdakinin yerine koysam hep haksız çıkıyorum. Haklı olmak için empati yapmıyorum aslında, anlamak istiorum ama çok şey istiyormuş hissine kapılıyorum yerine geçtiğim kişinin.
Oysa bir sebep olmadan anlayabilmek isterdim, eömpati yapmadan, kendimi onun yerine koymadan.
Aynaya bakarak, sonra her yerde ayna varmışçasına ...
Yahu kendime bakarak...
aynı evin içerisindekilerin beni anlamasını bekleyene kadar neden anlaşılmak istemediğimi, neden ayrı odalara çekildiklerini bunun sorumlusunu...
Mum alevinin dibini neden aydınlatmıyorun cevabı yerine mumu düzgün bir yere koyup ışığından faydalanmak isterdim.
Orhan Gencebayın dediği gibi, Seveceksem O nu öylece sevebilmek isterdim, ne gariptirki O nada sende beni böyle sev diyebilmek..:)
Kendimi anlamayı başarabildiğim anda, başkalarının beni anlamasını beklerim inan.
Şuan çok erken..
SAYGILARIM ! çokça
Hoş geldin..
Şiir Cadısı
kimin ruh aleminde neler yaşadığını elbette bilemeyiz. anlatmadıktan sonra...
çok güzel bir yazıydı.
siz anlattınız bizler okuduk. çok derin herşeyden önce çok samimi bir yazı geldi bana.
tebrik ediyorum sizi.
başarılarınız daim olsun
saygım ile
ferromuratti
Ve can yanmasından sonra açığa çıkar çoğu zaman ve derizki," ben herkesi kendim gibi sandım ne edeyim"
Samimi, bir çıkar beklemeden, içten ve hepimiz gibi her birimizden bir an, minik bir zaman....
Sizler okudukça satırı her birinizden bir toz serpiliyor üstüne , bir tutam sen , ondan bir tutam...
Gününüz güzel, ömrünüz bereketli, dertlerinizin büyüklüğü çekebileceğinizden fazla değildir düşüncesi aklınızdan çıkmasın.
Saygım ile...
Hoş geldin
ferromuratti
Sonra şey geldi aklıma, bir sohbet esnasında anlatan kişi, anlattığından zevk alıyorsa, karşısındakide bir okadar haz alıyor.
Diyelimki, düz , sıradan konuşmalardan hoşlanmıyorsunuz, lakin öyle bir anınıza denk geldiki size seslenen kişi sanki şarkı söylüyor, ne güzelde konuşuyor..:)
ve bir zaman canınız Amet kaya dinlemek ister bir zaman Aşık Mahsuni, bir zaman tuttu fırlattı kalbimi..
Şiir çeken bir yanınıza denk gelmişim, iyiki gelmişim, sizde öyle ettiniz, iyiki geldiniz..
Teşekkürler
Pişmanlıklarım kadar ağlıyorum ve tövbelerimden fazla...
Bu ise benim, beni bulmasıdır belkilerimi biriktirirken...
Yorulmuşluk, yıkılmışlık var gibi...
Yaşamın içinden; sen, ben, o gibi, tanıdık hüzün ve sorgu...
"Temizlemek isterdim üstüme yapışan, sağdan, soldan karışan tüm pislikleri."
Hepimiz temizlenmek istiyoruz. Ki temizlenmezsek huzura ermez bu yürek...
Kutladım, saygımla.
ferromuratti
sizde belirtmişsiniz aslında, benin - beni bulması..
Bİr ben vardır bende benden içeru.
İnsanın kendi acziyetini bilmesi belki bir çok kirin musallat olmasına engel olabilecekken, kaf dağından aşağıya inmek bilmeyen hisler malesef yanlışa götürüyor.
ve yorulmuşluk hat safhada, senin benden farkın sadece kendi dünyana beni koydukça belli oluyor, aslında yaşanmışlıklar hemen hemen aynı paralelde gelişiyor.
Ve huzura ererek son nefesi teslim etmek nasip etsin Mevlam.
Saygılarımla, tekrar teşekkür ederim ve hoş geldin
Öyle ya,
yazar içini kusmasa
dökmese eteğindekileri bir bir
ya da bu kadar üzerine üzerine gelmeseydi, evren...
Nereden bilecektik ruh-i haletini..
Tebriğimle Can
Bir iç döküş, küçük bir anekdot ya da bir melodi bazen çokça kişiyi sığdırıverir içine..Hatta bir çok yaşanılmışlığı..
Bu da öyle idi.
Sevgiler
ferromuratti
Dİl anlatabilseydi içerdeki yangını, o zaman başka bir şeye hacet kalmazdı belkide, yazmaya bile..
Çünkü yazmak bile konuşmaktan anlatmaktan iyi geliyor bizlere. Doğru kelime iki dudak arasından çıkmaz iken, dizelere dökülen iki satır neleri anlatıyor değilmi..
"Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular" gibi.
Sevgi benden ...
hoş geldin
Çok güzel. Denemelerinizdeki hava bambaşka. Belki de fazlasıyla içten oldukları için böyle yansıyor okura...
Kutluyorum.
Saygılar.
ferromuratti
Seni görmek güzel hoş geldin, saygı benden eyvallah.