- 1052 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANSIZIN ÇALAN TELEFONLAR
Gözbebeklerinde sabahlardım yaz geceleri... Yanımda olmadığın zaman ikimiz içinde hasret mevsimi gelirdi. Ağustosun ortasında hazan yağmurları bastırırdı birbirimiz, birbirimizin sesini duyduğumuzda. Fakat benim için faklıydı senin sesin. Senin sesinde hatıralarımız saklıydı. Ne zaman bir anımıza dair sözcük düşse dudaklarından, o gece aynısını yaşardım düşlerimde. Aynı mutluluğu yaşardım. Mutlu uyanırdım. Tebessümle bakardı ince ruhlu göz bebeklerim.
Akşamları severdim seninle hayatlarımızı paylaştığımız dönemlerde. Çünkü akşam demek seninle saatlerce ahize başında konuşmaktı. Cep telefonundan mesajlaşmaktı. Yaşımız küçüktü. Hala küçük diyeceksin belki. Artık değil fikrimce. Duygularımızı yıprattık, içimizdeki çocuğu katletmeyi başardık. Başardık ki şimdi vicdanımız sızlıyor birbirimize yaptığımız duygusal işkencelerden ötürü. Benim sızlıyor açıkçası. Seni bilemiyorum fakat nerede gözlerini kaçırışın, hasta gözlerime bakarken içinin burkuluşu vicdanının karşımda boynunu büktüğünü söylüyor.
Hani Attila İlhan diyor ya üçüncü şahsın şiirinde "akşamlar bir roman gibi biterdi" aynen öyle. Akşamlar romandı. Ve her akşam kahramanlarının sadece sen ve ben olduğu farklı bir romandı. Bazen siyah bir ahize başında geleceğe dair hayaller kurardık. Nereden bilebilirdik haftalar sonra aramızda neşredecek pervasız savaşı?
Bazı geceler uykum kaçardı. Tam masamın üzerinde kimsenin dikkatini çekmeyen bir defter ve o defterin içinde ellerimin rutubetiyle kıvrılmış bir fotoğrafın vardı. Gülüyordun. Aşka dair ne varsa o fotoğrafta saklıydı fikrimce. Gözlerine dalardım uykusuz gecelerimde. Yastığımın kenarına koyardım. Gece lambam vardı başucumda. Onun cılız ışığında gözbebeklerine dalar hayaller kurardım. Çocukça hayallerdi. Kimi zaman salacakta yağmurun altında yürürdük ele ele kimi zaman Paris’teydik gene yağmurlu bir günde başını omzuma yaslamış birbirimize dokunarak sevmenin hissini tadıyorduk. Bazen de hiçbir hayal kurmaz sadece o güzel günlerin ve gecelerin bitmemesi için yalvarırdım. Bu sırada ansızın telefon çalardı, açardım. Sesini duyduğum anda ruhumda bir hoşnutluk egemen olurdu.
Fakat bir kasım günü, yalancı bir bahar güneşinin altında bıraktın elimi. Tam hayaller sofrasının kenarında, sana geleceğe dair düşlerimi anlatırken sözümü kestin. Aramızda birazdan kopacak fırtınanın sessizliği yankılandı o an. Sonra sözlerine başladın. Gerisi tam bir aşk cinayeti.
Gözbebeklerini özledim. Gözbebeklerine bakıp hayaller kurduğum geceleri özledim. Yada en azından karşıma fotoğrafını alıp gözbebeklerine bakarak sabahladığım çocukluğumu özledim. Tam bu sırada ansızın çalan telefonları özledim. Evet, en çok ansızın çalan telefonları özledim.
YUNUS EMRE ÖKSÜZ.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.