Islak Odunlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Şu an gözleri bu yazının üzerinde gezinen herkes… Bu yazıyı yazan “ben” ve bu yazıyı okumaya başlamış olan “sen” … Şimdi kendinle, (bizimle) ilgili çirkin bir gerçekle yüzleşeceksin. Sen,ben, biz.. Hepimiz katiliz. Bir kaç gün kadar önce bir kadını öldürdük. İki çocuğu olan bir anneyi öldürdük. Hatta öyle soğukkanlıyız ki sabah kalkıp kahvelerimizi yudumladık, bin bir çeşitli kahvaltılıklarla donatılmış kahvaltılarımızı yaptık. Uyuduk,uyandık, yedik,içtik gezdik umursamadık .
Öldürdüğümüz kadın 26 yaşındaydı. Daha şairin deyişiyle “ömrünün ortası”na bile gelememişti. O genç yaşında anneliği de yüklenmişti. Ne oldu? Bir şeyler diyorsun içinden. Ama ben ne dediğini duyabiliyorum. Sen karıncayı bile incitemezsin değil mi? Böyle birini tanımıyorsun hatta!?
Sen de haklısın ama dur bir dinle beni. Birini öldürmek için illaki kafasına silah dayamak mı gerekiyor? Ya da bilmem kaç kere bıçaklamak? Birini öldürmek için bunlara gerek yok , gerek yok!
Biz artık ekonomik olarak çok zengin bir ülkeyiz. Maaşlarımız iyileşti, yaşam standartlarımız yükseldi. Evlerimizde kombilerimiz hop, düğmesine basıp ısındık, “aman ne sıcak” deyip kıstık. Dolaplarımıza aldıklarımız sığmaz oldu. Akşam çeşit çeşit yemekli sofralar kurduk.
Her şey bu kadar güllük gülistanlık mıydı gerçekten?
Şimdi seni öldürdüğümüz kadınla tanıştıracağım. Adı “Emine Akçay” Adana’da yaşıyordu. Biri altı yaşında diğeri yedi aylık olan iki çocuk annesi. Emine çocuklarının ısınmasından ve doymasından başka bir şey istemiyordu. Soğuktu, evde yakacak yoktu. Cebine bütün parası olan “6TL” yi alıp bir oduncunun yolunu tuttu.
6TL’ye kaç odun alınabilirdi? Sağ olsun oduncu merhametli çıkmış da parasız 10 kilogram odun vermiş.Emine odunu sırtlanıp eve gelmiş. Yağmurda ıslanan odunu bir türlü yakamamış. Sonu mu?..
Emine Akçay, 8 aydır kirasını ödeyemediği evde iki çocuğunun ısınması için saç kurutma makinesini çalıştırıp, diğer odada kendini tavana asarak intihar etti.
Bu nasıl bir çaresizlik, nasıl bir yokluktur?
Biz bunun vebalini nasıl ödeyeceğiz?
Başbakan’dan, Cumhurbaşkanı’na bu yazıyı okuyan sizden, yazıyı yazan bana mükellef olan her can bu ölümden mesuldür!
Biz önce okutmayarak, iş güç sahibi etmeyerek, sonra sorumluk nedir bilmeyen bir adamla evlendirerek daha sonra onun çektiği sefaleti duymayarak, görmeyerek “Emine Akçay”ı öldürdük.
Bu ölümde az ya da çok hepimizin suçu var. Kaybettiğimiz akrabalık ilişkileri, komşuluk ilişkileri, yardımsever ruhumuz hepsi bu olayla su yüzüne çıktı.
Bir kadının ıslak odunları yakmaya çalışırken ki ıslak feryatlarını duyamadık. Çünkü bizler kendi hayatlarımızdan, kendi dertlerimizden başkasının dertlerini göremeyecek kadar bencilleştik.
“Olay yerine gelen Cumhuriyet Savcısı, Emine Akçay’ın cesedini inceledikten sonra olayın intihar olduğuna karar verdi. Şüpheli bir durum bulunmadığını tesbit eden Cumhuriyet Savcısı, cenazeyi yakınlarına teslim etti. Emine Akçay’ın cenazesi İmamoğlu İlçesi’nde toprağa verildi.”
Sağ olasın Savcı’m… Yine bizi akladın!
Emine’yi gömdük ama vicdanlarımızın haykırışını nereye gömebileceğiz işte onu bilemiyorum.
Nun
YORUMLAR
vicdan ne zaman öldü...? Neden bu hale geldik...? Neden yaşıyoruz ki hala...? Kendimden utandım bir kere daha, yazınızı her okuduğumda yeniden utandım kendimden...? Bilmem kaç defa daha okuyacağım ama kendimden utancım bitmeyecek ömrüm sonuna dek.... elinize sağlık böyle tokat gibi bir yazı yazdığınız için...sizi kutluyorum ve yeter artık kendimize gelelim diye haykırıyorum..... saygılar.
Günün olmazsa olmazı bir nefes, bir çizgiydi...Asla silinmeyen, uzun ömürlü ve elbisesiz bakışlar gibi. Ne uyku ne de rüyalar telafi edebilir gözlerini kalemin.
Ben çok begendim,tebrikler.
Kim bilir daha böyle niceleri var, Ama kimse görmek istemeyenler kadar kör olmayacağından,
çaresizlik içinde boğuşuyor o insanlar. Hele ki o bir anne ise, evlatlarının çaresizliğine nasıl
dayansın. Ama hiç bir şekilde son çözüm olmamalı seçtiği yol. O çekip gitti o çocuklar şimdi
ne yapsın ? Nasıl bir ruh halidir ki gözü görmez insanın hiç bir şeyi :((
Sevgili Sinem,
Değindiğin konuyu ve yorumunu, eşşşşşşek oğlu eşşşşşşekliğimizi hatırlattığın için, teşekkürler.
Ne acı bir şey, sen kadınları eğitme, okutma ,iş sahibi yapma, evlenmek denilen esarete gönüllü et, sonra da , üreyin de. Sokak köpekleri gibi, deniz anaları gibi , mitoz bölünmeyle üreyin. Hıristiyan dünyanın, istediği gibi, sadece pazarlarında ,aç gözlü tüketiciler olacak şekilde , üreyin. Üreyin ki; cep telefonlarını, televizyonları, bankamatik makinalarını , inşaat malzemelerini, arabaları , tuvalet kağıtlarını, hiyjenik bağları, kurşun kalemleri defterleri, herşeyi, ama herşeyi satsınlar. Sen , öbür dünyada çok rahat edeceksin masallarıyla, yokluğa kılıflar uydur , işsiz babaları ,anneleri görmemezlikten gel. Hayatını, ahlaksızca çalan ,çırpanlara kurban et, her şeye kader de .
O ananın, feveranını anlamak, onun gibileri eğitmek, bizim görevimiz ,değil midir? Ona iş bulmak, ona aş bulmak, kime düşer? Bu memleketin öğretmenleri ,kaçınız kızlarımıza doğum kontrolünü öğrettiniz? Din görevlileri , bakacağınız kadar çocuk yapın , fazlası ,işsiz ekmeksiz kalır,dediniz mi hiç? Subaylar, erlerinize , aman oğlum, hemen evlenmeyin ,işinizi kurun önce diyor musunuz? Onlar ,size her kesden çok, inanırlar . Aydınlar, doğru nedir ,anlatın biraz.
O ,anne, kötü yola düşmeden , şerefiyle öldü. O nu, bayrağa sarıp gömmeliydiniz. Bir yaşam şehidi ,olarak.
Teşekkürler Sinem.
Sinem dost. Kaleme aldığın bu gerçekliğimizden ötürü kendimi yargıladım. Lakin güzel ülkemizde artık kimse kimseyi düşünerek bir çizgi bile çekmiyor. Öyle bir hal almışız ki çıkarımızın olmadığı hiç bir taşa ayak basmıyor her düşeni düşman belleyip güçlünün safından tekme savuruyoruz. Biz öncelikle birbirimizi sevmeyi bilmeliyiz insan sevgisini her şeyden önde tutmalıyız. Çocuklar soğuktan ölürken veya kurşunlara bombalara hedef olurken hangimiz hıçkıra hıçkıra ağlıyor artık hangimiz zulme karşı tüm silahını kuşanıyor? Her ölen sömürülen kendi öz evladımız öz anamız öz kardeşimizdir. Keşke farkedebilsek. Dilerim gelecek nesiller duyarlı ve sevecen bir toplumu inşa eder.
Sevgili Sinem.
Neyin etkisiyle bu hallere düştük bilmiyorum...Ama sanırım ruhumuzu yitirdik...Bilmem seyrettin mi? Arkadaşım Şeytan diye bir film vardı bir zamanlar...Şeytanın elinde her insana ait bir yumurta ve o yumurtaların içinde de insanların ruhu vardı. İnsanlar önce korkuyorlardı şeytanın bu yumurtaları kırmasından...Fakat bir gün üç kişinin yumurtasını kırdı şeytan...O insanlar sadece çok ufak bir sızı duydular. Ama sonra yaşamlarına devam ettiler.
Ruhlarımızı yitirdik...Bu gün ufaktan bir sızı oldu belki...Hatta o bile olmadı...Bir daha bir başka Emine olayı oluncaya kadar da unutacağız Emine Akçay'ı...Üzüntülerimizi bile otomatik pilota bağladık...Kim bilir belki de öldük ama kendimizi hâla dünyada ve insanların arasında sanıyoruz...Yaşayan insan bu kadar ruhsuz olamaz çünkü.
Selam ve sevgilerimle.
"Biz önce okutmayarak, iş güç sahibi etmeyerek, sonra sorumluk nedir bilmeyen bir adamla evlendirerek daha sonra onun çektiği sefaleti duymayarak, görmeyerek “Emine Akçay”ı öldürdük.
Bu ölümde az ya da çok hepimizin suçu var. Kaybettiğimiz akrabalık ilişkileri, komşuluk ilişkileri, yardımsever ruhumuz hepsi bu olayla su yüzüne çıktı."
Haberi ilk okuduğumda benzer şeyleri düşünmüş ve ben de sorumlu ve de suçlu tutmuştum insanlığımızı... Ama en çok bu yoksulluğun sorumlusu ve eşi suçlamıştım... Ve siz gibi konu komşuyu, yitirdiğimiz ilişkileri, sevgileri. Ve merhametin, iyiliğin yokluğunu...
Duyarlı yüreğe, selam ile...
Sevgili Sinem, senin, benim ve bizim bilmediğimiz o kadar çok Emineler var ki, ne görüyoruz, ne de çığlıklarını duyuyoruz. Çünkü bizler, vicdanlarımızı öldüreli çok oldu çok! Sefaleti göz görmez Sinem'im, gönül gözü görür. O da kapalıysa nasıl ve neyle göreceğiz ki? "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." ayeti neyi açıklıyor? Demek ki, bu ayetin hükmü bitti ise biz bizlikten çıkalı çok olmuş. Demem o ki, Emine'in hiç mi komşusu yoktu?
Sevgiler tatlı yazarım.
Vicdanlarımıza seslenen bu güzel yazınız kelebek etkisi teorisi gibiydi benim için. Okyanusun öbür kıtasında birisi ölüyorsa orada bizimde payımız vardır günahında. Ki yanı başımızda dahi bunları görmekten mi bıktık yoksa, bize düşünmeyimi unutturdu kimileri.
Ekmekleri çöpten toplayanlar ve isimlerinin çoğu televizyonda anılmayan nice isimsiz sefaletin öldürdükleri ve yaşarken hala ölenleri. Düşündürücü ve vicdanımıza seslenen güzel yazınızı üzülerekte olsa kutlarım. insanları; insan onuruna yakışacak kadar güzel yaşaması umuduyla ...
saygılarımla...
" Komşusu açken tok yatan bizden değildir " buyuran sevgili peygamberimiz (S.A.V) gelecek ümmetinin ne kadar vicdansız olacağını biliyor muydu acaba?
Ebu leheb' e elleri kurusun diye beddua eden hakkın böyle bir merhametsizliğe merhamet etmesini bekleyebilir miyiz? :(
Evdeki köpeğine bile binlerce lira harcayan ey muhterem zatlar! Utanır mısınız?
Sevgiyle Sinem. Varolasın.
Biz vicdanı öldürdük,insanlığı öldürdük Sinem...Hâl böyle olunca el birliğiyle öldürdüğümüz Eminelerin,Ahmetlerin,Mehmetlerin yani cinayetlerimizin haddi hesabı yok...
Bazen düşünüyorum..Nefes alma hakkına sahip miyiz ki? Bunu hakediyor muyuz? Sahi biz insan sıfatında gezinmeyi hakediyor muyuz?
Sanmıyorum :S