- 1735 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
KAFES
KAFES
Ömrüm…
Yoktun…
Kalbim rahattı göğüs kafesimde.
Geldin…
Hep çıkacakmış gibi yerinden
Şimdi nereye koşsam sığmıyor yüreğim.
SKNY
***
Onu ilk gördüğümde, elindeki minik likör bardağıyla etrafında toplanmış insanlara gülücükler saçıyordu. Gülücükler saçıyordu diyorum, çünkü konuşurken aynı zamanda tebessüm edebilen birini daha önce hiç görmemiştim.
_ Siz hep gülümser misiniz?
_ Ağlamamı mı tercih edersiniz?
_ ...
_ İnsanlar neden gülmekten bu kadar korkuyorlar olabilir?
_ Sizce öylemi?
_ Ya sizce?
Son günlerde fazlasıyla kendimi kaybeder oldum. Sıkıştırılmış bir bedende, bir numara küçük elbise giydirilmiş gibiyim. Her ne hikmetse iki haftadır beklediğim ve benim için son derece mucizeler yaratabileceğimi sandığım ilham perim, hala uyku durumunda. Her ne hikmetse bir türlü kış uykusundan uyanıp, sol omzumun üzerine konmuyor. Kış uykusu demişken... Çatı katındaki kiralık dairemde, iki odadan en büyük olanına bu gün fazlasıyla güneş vuruyor. Oysaki açık ve güneşli havaları hiç sevmem. Kapalı ve bulutlu, aynı zamanda yağmurlu havalar tercihim. Böyle havalarda ruhum dinleniyor. Bu nedenledir, kış mevsimini canı gönülden bekleyişim.
Akşamdan kalma haliyle buruşturulup etrafa saçılmış kâğıt parçaları, yüzüme dalga geçer gibi bakıyorlar. Öfkeme yenik düştüğüm bir anda, masanın üzerindeki köhne kılıklı daktilomu altıncı kattan aşağıya atmam içten bile değil. Ne var ki yenisini yerine koyamamak korkusu ağır basıyor olacak ki bunu yapmaya asla yeltenmiyorum. Şimdilik ona mecburum.
Masamın üzerinde müsvedde halinde duran kâğıt parçalarını şöyle bir karıştırınca, gece neler karaladığımın daha net olarak farkına varıyorum. Olması gereken bu değil dercesine başımı sağa sola sallamaktan başka, ne ve nasıl bir başlangıç olabilir ki diye düşününce hayıflanıyorum. Kim emi? Tabi ki kendime değil. Bir türlü odama ve beynimin içine teşrif etmeyen İlham a... Yani ilham perime…
Saat öğleden sonra dört… Midemin sızlaması da olmasa, yemek yeme gibi bir alışkanlıktan haberim dahi olmayacak. Ceketimin cebinden siyah deri cüzdanımı çıkarıp bir yoklama çekiyorum. Herhalde içerisinde; yarım ekmek arası karışık tost ve bir bardak çay içebileceğim kadar para çıkar umudumu yitirmiyorum. Şükür!
Para benim için sadece ihtiyaçlarımı karşıladığım bir aracı olarak her zaman hayatımın içinde olsa da, bazı anlar varlıksızlığının ne derece sorun teşkil ettiğini farkına varıyorum. Maalesef esefle.
Kitap çevirilerinden aldığım üç beş kuruş meblağ, bir müddet beni hayata bağlarken son demleri yaklaştıkça fazlasıyla gergin oluyorum. Herhalde bu durum çok fazla anormal olmasa gerek. Yoksa nasıl tahammül ederdim, yayın evindeki o şişko göbekli ve kel kafalı yazı işleri müdürüne.
İnsanlar bazen ne kadar safsatalarla dolu şeyler yazıyorlar diye düşünüyorum. Zamanın bu saçmalıklar için harcanması, olabildiğince aptal bir durum Son çevirdiğim kitaptaki yazar bozuntusunu, mümkün mertebe aklıma getirmemeye çalışarak kitap çevirisini yaptım. Zira aklımdan geçen bin türlü küfürlü kelimeleri ne vakit lügatime dâhil etmişim, farkında değilim.
_ Ne tür şeyler yazıyorsunuz?
_ Bu ilk roman çalışmam.
_ Öylemi! Ne güzel…
_ Öykü çalışmalarımı kitap haline getirdim.
_ Çok güzel. Okumak isterim.
_ Daha çok aşk üzerine yazılmış şeyler.
Yüzüme heyecanlı bir çocuk gibi bakıyor.Sesi cıvıl cıvıl.
_ Çok âşık oldunuz mu?
_ …
Yüz beş sayfalık; içerisinde yirmi iki tane kısa öyküyü barındıran kitabımı bastırabilmek adına yaptıklarımı bilse, acaba ne yapardı diye düşünmeden edemiyorum. Kapısını aşındırdığım sayısını şimdi hatırlayamadığım yayın evlerindeki, o çokbilmiş kasıntı heriflerin her birinin kafasına fırlatmak istemiştim öykü müsveddelerimi. Kısa süre sonra bunun bir faydası olmayacağını düşünüp, büyükbabamdan yadigâr kalan birkaç antika eşyamı Kadıköy’deki antikacılar sokağında mendebur bir herife satmak zorunda kalışım ise cuk diye oturmuştu içime. Bununla beraber, en azından bu durum daha hırslı biri yazar olmama neden olmuştu. Lakin halden anlamıyordu ki İlham.
_ Bir dahaki sefer mutlaka okumanız için getiririm.
_ Çok sevinirim.
***
O ağustos gecesine, ömrüm boyunca minnettar kalacaktım.
Gündüz vakitlerinde güneşin kavurduğu dairem, gece durulmayacak kadar bunaltıcı olunca kendimi sokağa atmıştım. Kalabalık yolların aydınlık ışığında, insan siluetleri gözlerimin kaydedemeyeceği kadar hızlı akıp gidiyorlardı. Sokak kaldırımlarının kuytu yerlerinde bekleşen, tinerci çocukların isterik bakışlarını görmemezlikten gelerek boğazın ılık havasını içime çekmek için adımlarım eski Kadıköy iskelesine yönlendi.
Bu gece içim bir başka türlü karamsarken; uzayan sakallarımla beraber tükenik duruşum, ışıl ışıl parlayan vitrinlerin camlarında renkli neonlara tezat korkunç duruyordu. Cama akseden görüntümdeki kifayetsiz insan silueti, acınacak durumdaydı. Buruk bir tat geldi yüreğimin ortasına çöreklendi. O an kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibiydim. Kalabalıklar içinde, olabildiğince yalnız kalmak bu olsa gerekti.
_Merhaba.
Sıcacık bir gülümseyiş… Ömrümde şahit olmadım böylesine!
_ Merhaba.
Ardından, ağzımdan çıkan cümleye kendim dahi gülmeye başlıyorum. Bazen ne kadar aptal oluyorum.
_ Fotoğraf mı çekiyorsunuz?
Ay yüzlü genç kadın, elindeki fotoğraf makinesini bana doğru çevirip kocaman gülümsüyor.
_Evet.
Utanıyorum.
_Pardon. Farkındayım aptalcaydı.
Elimi uzatıyorum.
_ Ben İlkay.
Avucunun içi yüzü gibi sıcacık…
_Memnun oldum. Ben de Seçil.
Bir kadının bu derece doğal oluşuna, daha evvel tanık olmamıştım.
Çevremdeki birçok insanın; her durumda takındıkları değişik yüz maskelerinin tanıklığından sonra, karşımda duran genç kadın olabildiğince sade ve masumdu. Yüzünü daha yakından görebilmek uğruna sağ tarafına geçiyorum. Zira iskele ışıkları sağ yönden daha aydınlatıcı gibi. Saçların bir kısmını örten kırmızı bir bere takmış. Hani şu Fransız sitili olanlardan… Upuzun karamel renkli saçlarından bir tutamı, omzundan aşağıya yaramaz bir çocuk gibi sarkmış. Güneşin parmaklarının dokunduğu saç uçları belli belirsiz sararmış. Ay ışığının aydınlığında önce kocaman gözleriyle buluşuyorum. Davetkâr olduğu kadar cömertçe bir dostluğu sunan bakışları, çöl bedevilerinin cariyeleri kadar güzel… Siyah sürmeli göz uçlarındaki dolgun ve upuzun kirpikleri her açılıp kapanmada, minik titreyişleriyle yüreğinin tüm güzelliklerini cömertçe sunuyor. Kafamın içinde şimşek gibi çakan düşünce dudaklarımda can buluyor.
_ Siz!
_ ...
_ Siz geçen ay, Fransız Kültür Merkezindeki fotoğraf sergisinde değil miydiniz?
Elindeki Leica marka makineyle farklı açılardan, üzerine yakamozlar düşmüş denizin fotoğraflarını çekiyor.
İşine ara vermeden, şen şakrak bir sesle sorumu cevaplıyor.
_ Evet. Sizde mi oradaydınız?
Bir kadın dergisinde editörlük yapan bir arkadaşımın ısrarı üzerine, sergiyi gezmek için ona eşlik etmiştim. Cemiyetteki tüm sanatçıların toplandığı bir sergiydi. Ressamlar, yazarlar, şairler, tiyatrocular… Zaten son zamanlara kendime dahi tahammülüm yokken, bu kendilerini Kaf dağına oturtturmuş adamların yanında bulunmak neredeyse ölümüme neden olacaktı. Her birinin yüzlerindeki, o yaşamaktan son derce memnun olan ifadeleri görmek çıldırtıyordu beni. Başarının arkasından gelen özgüven ve şımarıklık had safhadaydı. Benim ne işim vardı burada?
Ama o vakte kadardı… Tükenişim.
Bir kadının gözlerinin, yok hayır bakışlarının derinliklerinde bu derece gizem olabileceğini hayal dahi edemezdim. Tamamen bir sır gibiydi. Bense o sırrın deriliklerinde çoktan kaybolmaya başlamıştım.
Böylece; günlerce kafa patlattığım roman kahramanımın karakteri, kafamın içerisinde şekillenmeye başlamıştı bile. Bu bir aşk romanı olmalıydı. Ve ben mutsuzlukla biten aşk hikâyelerinden nefret ediyordum.
_ Nerede tanışıyorlar?
_ Ne fark eder. Önemli olan nasıl tanıştıkları değil midir?
Yüzüme bakıyor. Ah Yarabbi! Ne kadar çocuk...
_ Lütfen, kahramanı kitabın sonunda öldürme!
_ Üzülür müsün?
_ Her filmin veya her kitabın sonu hüzünle mi bitmeli?
_ ...
_ Lütfen benim için.
_ Tamam söz. Senin için.
***
Saat gecenin ikisi... Duvara çapraz, yarım ay şeklindeki penceremden boğazı seyrediyorum.
_ Biliyor musun? Benim ilk aşkım İstanbul.
_ Şimdi kıskanırım ben onu.
_ Ya senin?
_ Kış mevsimi.
_ İlk mi son mu?
_ İlk o, son sen.
Pencereden içeriye sızan ay ışığı, odanın küçük bir bölümünü aydınlatıyor. Pencere pervazının önündeki iki kadeh şampanya bardağı, gecenin sırrını ele verircesine gülümsüyor. Sol taraftakini elime alıp dudak izlerini kokluyorum. Ardından Öpüyorum. Ilık ve ıslak dudakları tekrardan hissetmek, tuhaf bir şekilde beni mutlu ediyor.
Kanepenin üzerinde çocuk gibi kıvrılmış yatan kadına bakıyorum. Uzun uzun. Duru ve çocuksu… Saatler öncesindeki aşk kadının yerine, minik bir kız çocuğu korunmasızca uyuyor. Göz kapaklarının altında oynaşan gözbebeklerini, öpmek geliyor içimden. Kıyamıyorum.
İçim titriyor.
Aşk ağır geliyor kalbime.
Uyanmasından korkuyorum.
Kalemi elime alıyorum. Ve kalem yazıyor. Bildiğinden şaşmadan.
Ömrüm
Yoktun…
Kalbim rahattı göğüs kafesimde.
Geldin…
Hep çıkacakmış gibi yerinden
Şimdi nereye koşsam sığmıyor yüreğim.
DİPNOT:
Öykü sevgili adaşım Seçil Nimet hanımefendiye armağanımdır.
Öyküde anlatılan olaylar tamamen kurgudur.
Seçil Nimet, bana ilham kaynağı olduğun için binlerce kez teşekkürler.
SEVİLAY DİLBER
YORUMLAR
SEVİLAY DİLBER
mutlu ettiniz beni..
sevgilerimle..
Çok güzel ve akıcı bir yazıydı ,İki insan zaten böyle kaynaşmalı.
Elinize sağlık, teşekkürler
SEVİLAY DİLBER
öyküye hoşgeldiniz..
Ben hep okuyacağım bu öyküyü...
Burdaki beni çok sevdim...
Aynı ben çünkü...
Sevilaaayyyy sevgiyle kal e mi?
:)
SEVİLAY DİLBER
kendini görmeyi özlediğinde bu sayfayı ziyaret et..
gözlerinden öptüm.........
(( Seçil Nimet ))
Sana bir sürprizim var ! :)
Mesajlabildircem birazdan... :)
Yapıtınızı okudum.
Beğenilerimin noktalandığı yerde duyumsayarak alkışladım.
Konuşmalara yansıyan cümleler arasında satırlara aktarılan kelime seçenekleriyle ne kadar güzel bir esere yaşam vermişsiniz.
Gün güzelliği mutluluklarıyla dolu başarılı ve fark yaratan eser/leriniz nedeniyle sizi kutlar başarılar dilerim.
Saygılarımla
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
Bu gece sahneye pek çok solist çıktı...İçlerinde gayet güzel sanatçılar da vardı elbette. Ama assolist sahneye en son çıkarmış ya...Bu da gecenin assolisti olmuş. Kutlarım. Bu gece tamam artık. Assolşstten sonra tekrar sanatçı dinlenmez.
Geceyi kapatırken okuduğum bu harika yazı için teşekkürlerimle birlikte tebriklerimi sunuyorum.
Selam ve saygılarımla.
SEVİLAY DİLBER
beni mutlu ettiniz..
sevgilerimle..
kalem usta öykü hoş olunca okumakta haz veriyor insana kutlarım sizi saygılarımla selamlar
SEVİLAY DİLBER
varlığınız büyük saadet benim için..
öykülerime onur veriyorsunuz..
SEVİLAY DİLBER
onur verdiniz..
selam ve saygılarımla..
Ben çok duygulandım...
Sanırım dün şokuyla anlayamadım ama şuan bir duygu seli yaşattın bana sevgili yazarım...
Yüreğin var olsun a d a ş ı m ...
:'(
SEVİLAY DİLBER
senin mutlu olman her şeye bedel..
bu öykü küçücük bir armağan sadece....
gönlümden gönlüne..
öpüyorum güzel gözlerinden..
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
(( Seçil Nimet ))
Aysu bende seni severim, deli'mmmmm benim...
Ve toprağın çok tatlı Aysuuuuuuu... :)
SEVİLAY DİLBER
çok tatlı biri..
tıpkı senin gibi..
Bir önceki öykünüzde şunu demiştim " Bundan sonra Sevilay yazarımı okumak farz oldu" :)
Sizi favorilerime almakta yanılmamışım. Hem maharetli bir kalem, hem vefalı, ulvi bir yürek.
Ne güzelsiniz Sevilay hanım!
Kutluyorum çok pek çok hemde.
İmrenilesi, masumane kıskanılası bir yürek dayanışması. Nadir de olsa defterde görmekten mutluluk duyduğumuz güzelliklerden birini sundunuz bize. Varolasınız.
Kalben sevgimle öpüyorum o güzel, insan yüreğinizden...
(( Seçil Nimet ))
Hep böyle güzellikler olsuuuuuun!!! :)
SEVİLAY DİLBER
benim için öykülerimi yazdıktan sonra sizllerin yorumlarınızı okumak her şeye bedel..
sevgilerimle..
beni okuduğunuz için binlerce teşekkürler..
SEVİLAY DİLBER
sevgi ve hürmetlerimle..
SEVİLAY DİLBER
sevgilerimle..
"Çatı katındaki kiralık dairemde, iki odadan en büyük olanına bu gün fazlasıyla güneş vuruyor. Oysaki açık ve güneşli havaları hiç sevmem. Kapalı ve bulutlu, aynı zamanda yağmurlu havalar tercihim. Böyle havalarda ruhum dinleniyor. Bu nedenledir, kış mevsimini canı gönülden bekleyişim" İktbas ettiğim bu cümlelerle benzerlik taşıyor olmam körpe bir heyecana malik olmama sebep oldu...Çatı katı olmasada tek odasında yaşadığım metruk bir binada camdan nazar ettiğim yağmur damlacıklarını şu günlerde çok özledim.... keşke birkaç ay sonra yaza elveda hazana merhaba diyebilsek...Lakin bugün emaresini aldık yazın, maalesef...
SEVİLAY DİLBER
ne yapalım her mevsimin ayrı ayrı güzelliği vardır..
o nedenla şimdilik yaza merhaba diyeliim..
sayfama hoşgeldiniz..
sevgilerimle..
kitapbeyim
Kıymetli dost kalem..Yazını okurken ressam olmak istedim..Bir çok yerde hiç zahmet çekmeden sanırım resmederdim..Hani okurken bir cümleyi veya bir bölümünü tekrar tekrar okumak biraz düşündükten sonra devam etmek çok güzel..Sizin yazdıklarınızı okumak benim için bir zevk olduğunu bilmenizi istiyorum..Eksiğimi tamamlıyorsunuz..Konuya başlayışınız onu çok güzel betimlemeler yaparak anlatış tarzınıza bayılıyorum.. Belegat desem yanılmam sanırım.. Daim olun inşallah..Huzur ve sihhat diliyorum sizin için..Saygı hürmetlerimle...
SEVİLAY DİLBER
sevgili yazarım bunları duymak her şeye bedel..
sevgilerimle..
Sizin kaleminizdeki çeşitlilik edebi topraklardaki sunuşun en güzel örneklerinden ki bu defaki çalışmanın yeri çok ayrı...
Sitede vefanın sesini her duyduğumda yarına dair umudum daha da güçleniyor...
Yazana da yazılışa sebep olan gamzeye de tebrikler...
SEVİLAY DİLBER
yazıyorum çünkü hayal etmeyi ve bunları kağıda dökmeyi seviyorum..,başka bir çabam yok..
üstüne birde böyle güzel yorumlar gelince başka ne ister bu gönül..
sevgilerimle..
(( Seçil Nimet ))
Yaaaaaaaaaaaa....
Çıldırıcam çok güzel bir öykü...
Ve benim adım yaşayacak...
Sevgili Sevilay !
Öyle, öyle mutlu oldum kiiiiiii...
Ayrıca bu fotoğrafımı beğendiğine şaşmadım, kurgudaki Seçil gibi gülümsüyor sanki... :)
Beni öyküne aldığın için teşekkürler, nasılda yazdın, kurgu özürlü biri olarak şoklardayım ve çok çok beğendim...
Hayır öyküne aldığın yetmezmiş gibi, öyküde de ayrıca esinlenmiş yazar benden...
Saçlarımı okurken biraz büzülsede dudaklarım dert değil be!
Sevgimdesin Sevilay...
Artık kendine benim için ayrıca iyi bakacaksın...
Maffederim yoksa...
Müthiş bir armağandı... :)
SEVİLAY DİLBER
söz veriyorum bakacağım..
beğenmene ve mutlu olmana çok sevindim..
sen gülen bir kadınsın ve ben seni hep öyle hatırlayacağım..
ilham kaynağı bu resim oldu.. ve ben fotoğraftaki kadını hayal ederek yazdım..
canım benim sevgilerimle..
(( Seçil Nimet ))
A D A Ş I M ! ! !
Şuan kirpiklerime hücum etti yaşlar,
vücut sıvım hızla azalıyor a d a ş ı m !!!
Gönül birliği nedir derlerse...
Seni, beni ve bana bu sürpriziini anlatacağım... :)
(( Seçil Nimet ))
Ayşe hanım öyle mutluyum ki şuan anlatamam...
Beğendiğinize çok sevindim... :)
Sevgiler...
yine çok güzel bir öykü sizin öykülerinizi okumayı çok seviyorum çünkübçok güzel yazıyorsunuz ve ben sizin bir yerde profesyonel olrak yazdığınızı yada kitaplarınızın olduğunu düşünüyorum
tebrikler
sevgiiler selamlar
SEVİLAY DİLBER
anlayacağınız yazar felan değilim..
bunun için on fırın ekmek daha yemem gerekir..
ayrıca böyle bir çabamda yok..
en azından şimdilik..
sizlerin beğenisini duymak çok güzel..
hayal edip öykülemeyi çok seviyorum..
beni rahatlatıyor..
sevgilerimle güzel arkadaşım..
(( Seçil Nimet ))
Öyküsüne gülen yüzümü katarak beni mutlu etti yazar...
Ve siz beğenmişsiniz ne güzel...
Sevgimle... :)