- 10791 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ÇANAKKALE RUHU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ben bu gün burada savaşın imkânsızlıklarından ya da namüsait şartlarından bahsetmeyeceğim. Ben bu gün sizlere Çanakkale’yi Çanakkale yapan o muazzam ruhtan bahsetmek istiyorum.
Çanakkale,
Çağlar üzre destanların özüdür.
Bayraklar dalgalanır ya,
Yel bayrakların hızıdır.
Yiğitlerin, sonsuzluk,
Ekmeğidir, tuzudur.
Gök uyur ya buralarda, gök uyanır ya,
Yaşamanın gözüdür.
Hepsi de varır Ankara’ya ovalardan,
Kalanlar, ölenlerin izidir.
Deniz deniz, dağ dağ yazıdır.
Çanakkale,
Yeni Türkiye’nin önsözüdür.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Çanakkale yeni Türkiye’nin önsözüdür. Çanakkale zaferi’nin sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi bu milletin makûs kaderi yine bu milletin azmi ve kararlılığı sayesinde yenilmiştir. Peki, bu milleti bütün dünya karşısına dikilse de göğsünü siper edip her şeyinden vazgeçirecek, vatan toprakları için gözünü kırpmadan ateşlere atlatacak kadar güçlü bir ruha sahip olmasının sebebi ne idi.? İmanıydı elbette. Öyle bir imandan bahsediyoruz ki o gün Koçyiğitler ne yar ne sıla ne ana ne baba düşündü . O gün onların gözünde dünya yoktu. O gün onların tek istediği cennetti. Cennete taliptiler.
İmanın, vatan sevdası ile birleşip çelikleştiği er meydanıydı Çanakkale.İnsanlığı tüm uğraşları ile öldü dedirtmeye gelenlerin, insanlığın bu millet var oldukça ölmeyeceğine şehadet getirdiği yerdi Çanakkale..Defalarca tanık oldular, yaralı olan düşman askerine el ol kol olan siper olan Mehmet’e..Çanakkale sadece bir savaş meydanı değil aynı zamanda bir okuldu düşmanını bile kendine hayran bırakan. Öğrendikleri ile insanız diye şu acunda gezenleri utandıran bir okul. Mertliğin tüm namertliğe rağmen elden bırakılmadığı insanlık dersinin verildiği bir eğitim yeriydi dünya durdukça unutulmayacak.
İşte bu ruhu anlatan o günün komutanı Mustafa Kemal “"Biz kişisel kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Yalnız size Bomba Sırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler onların yerini alıyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkül ile biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okumak bilenler Kur’an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler kelime-i şahadet çekerek yürüyorlar. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebeleri’ni kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Türk milletinin kahraman evlatlarınca yaşlı kadın kız demeden kundaktaki bebesini bile göz kırpmadan vatan toprağına feda ettiği yerdir Çanakkale… Akif ne güzel anlatır Çanakkale’ yi bir de Muhammed’in askerinin karşısına dikilen yedi cihanın vahşetini;
Eski Dünya, yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer!
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk;
Sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.
Ardından anlatır Mehmet’teki kükremiş sel gibi bendine sığmayıp taşan hali. Önce vatan diyen Mehmet’in göğsündeki İmanı..Düşünün ölüm karşısında hissedin kendiniz bir an için. Çanakkale’ye gidin kapatın gözlerinizi. Üzerinize bombalar yağdığını düşünün. Kurşunun kurşunu havada deldiği mahşer yerini. Öyle bir kıtlık hayal edin ki bir at tersinde bulduğunuz arpa tanelerini öğün kabul edebilmenin mutluluğunu hissedin. Bir er meydanı hayal edin ki bir ülkenin tüm geleceğinin bir darülfünunun toprağa karıştığı yeri hayal edin…Bir savaş içinde düşünün kendinizi.. İngilizlerin “Türkler de insan mı ki?” diyerek kendilerini insanlık tarihi içinde bir kez utançla anılacağı kadar korkunç ölümlerin tasarlayıcısı yapan olan ucu zehirli çivilere yalın ayak ya da yırtık çarıkla basıp geçmeyi. Çanakkale’de narkozsuz iğnesiz ağrı kesicisiz; bir parça keçeyi dişleri arasına sıkıştırıp kolunu ya da bacağını geride bırakıp gerisin geri cepheye koşmayı.. Çanakkale’de bazen o keçenin ucunda dişlerini bırakarak şahadet şerbetini içerek arşa kanatlanmayı. Yoklayalım bir sahi şimdi bizlerin göğsünde böyle bir iman var mı..? Öyle bir anlatıyor ki Akif tüm bunları yapabilen Mehmed’i ve yapabilmesindeki o herkesçe bilinen sırrı;
“Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler.
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından,
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?”
Aslında anlatılacak örneklenecek o kadar çok fedakârlık örneği var ki anlatmakla bitmez bu destan. Sadece bir örnekle sözlerimi noktalamak istiyorum. Fransız bir gazeteci olan madam Berthe Georges Gaulis Anadolu’daki bu büyük milliyetçiliğin kaynağını merak eder ve araştırma için Türkiye’yi gezer sonrasında bir de kitap yazacaktır. Yolu Eskişehir’e düşer her yerde yetim çocuklar vardır. Çocukların üzerinde bir çuvalın yukarıdan delinerek oluşturulduğu elbiseler… Bu şekilde sokakta oynayan üç çocuğa yaklaşır ve sorar;
— Evladım senin baban nerede?
— Babam Çanakkale’de din için öldü.
— Ya senin?
— Yemen’de din için öldü
Üçüncü soruya da aynı cevabı alır. Ve sorar
-- Peki size kim bakıyor?
Çocuklardan biri cevap verir,
--Bize burada bir ebe annemiz var, o bakıyor..
Daha sözünü tamamlamadan istasyon tarafından yıkık dökük bir harabeden yaşlı bir kadın çıkar çocuklara seslenir;
--- Gazanfer, Muzaffer, Mücahit çorba yaptım haydi gelin evlatlarım yiyin…
Le Mond Muhabiri şaşkındı. Ayakları yalınayaktı, giysileri çuvaldan bozma, evleri virane öğünleri ise yağsız yavan bir tas çorba..Yokluk içinde idiler ama adları Mücahit,Muzaffer, Gazanfer, Ahmet, Mehmet’ti.
Dönüp yanındakilere “dünya dünyaya gelse bu millet yenilmez” diyecekti Madam Gaulis…
………………………….
Ahzab suresi 23. Ayet der ki; “Mü’minler içinde Allaha verdikleri sözde sadâkat gösteren nice erler var. İşte onlardan kimi adadığını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahidlerini) değişdirmediler.”
İşte Çanakkale’de canlarını veren yüz binlerce şehit; Allaha verdiği bu sözü canı pahasına tutan yiğitlerdir.
Şunu hiç unutmamamız gerekir ki, Çanakkale savaşında, bugün de çok muhtaç olduğumuz müthiş bir birlik ve beraberlik sergilenmiş, Akif’in “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!” sözü adeta tarihe altın harflerle, Çanakkale sırtlarına da şehitlerimizin aziz kanıyla yazılmıştır. Edirne’den Kars’a belki klasik bir deyim olacak ama güzel yurdumuzun her ilinin, her bir hanesinde yaşayan, üç kişiden biri bu topraklara can olmuştur. Biz bu birlik ve beraberlik zırhını yeniden ve daima kuşanmaya mecburuz.
Milletçe Çanakkale ruhunu kavramaya, kuşanmaya muhtacız. Bu ruh, birlik ve beraberliğimizin, huzurumuzun teminatıdır.
Bu inançla Çanakkale Zaferi’nin 97.yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde, bu toprakları bize mukaddes vatan kılan tüm şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyorum. Her birinin manevi huzurunda saygı ile eğiliyorum.18 Mart 2012
Perihan TUNÇOK KILIÇ
Esmize
Yazım bu zaferi anlatmaya bu ruhu anlatmaya yetmeyecek çünkü yaşananlar öylesine büyük bir ruhun tezahürü ki sanırım hiç kimse bunu tam anlamıyla ifade edemez..İfade edilemeyecek kadar büyük bir kahramanlığın mirasçılarıyız...Yazımı okuyup benimle birlikte onları anan ve yazımı güne getiren seçki kurulundaki arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürler..
YORUMLAR
Sevgili Esmize, yazın beni oldukça duygulandırdı. Çanakkaleyi Çanakkale yapan da Mehmetçikler deki duygu değil miydi. Bir eğitimci olarak sizi yürekten kutlarım.
Rahat uyusun şehitlerimiz.
Tebrikler, sevgilerimle.
Esmize - Perihan Kılıç
Peri Hocam, bugün kaç kere geldim u yazıya hatırlamıyorum. Nihayet şimdi bitirdim. Çanakkale hakkında çok şeyler okuduk dinledik son bir haftadır. Senin anlattıkların da hepsinin üzerine baharat oldu. Mantıklı içten ve destekli çalışmalarla tanıdım ben sizi. Bu yazınız da öyleydi. Bilmediklerim varmış, onları öğrenmiş oldum.
Teşekkür ediyorum.
Sevgiler ve tebrikelr hocam...
Esmize - Perihan Kılıç
Güne gelen anlamlı ve duygulu yazını kutluyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Sevgilerimle arkadaşım.
Esmize - Perihan Kılıç
Aysel AKSÜMER
'' Kadınları eğitilmeyen milletlerin hüsranı mukadderdir . '' sözünü hatırlatan duyarlı , nazenin kaleminizi en kalbi saygımla selamlıyorum efendim !..
Nur olun , pür nur olun siz !..
Hafızam bendenizi yanıltmıyorsa eğer , Şeyh Galip'in olsa gerek şu kibar kelam ; '' Ne kadar dert , bela , iptila ve ızdırap varsa , hepsini toplayıp bir araya getirmişler de , adını AŞK koymuşlar .. ''
Aşk koymuşlar koymasına da ... Asırlardır o belaların cümlesine müptela olan bu aziz millete de , aşk yerine TÜRK diye çağırmışlar sanki ...
Vesilenizle , aziz şehitlerimize Fatihalar gönderiyor ve rahmetle anıyoruz bizler de ...
Daim yazmanız dileklerimizle efendim !..
Esmize - Perihan Kılıç
Esmize - Perihan Kılıç
O zamanın askerlerine bir bakın, vücutları ordan burdan parçalanmışken dahi, vatanı korumak adına,
yeniden hazırlar koşmaya cepheye. Vatan giderse elden, ne kalır geriye. Şimdi ise çeşitli bahanelerle, nasıl askerlikten kaçılır (yırtılır) onun peşinde millet. Parası olanlar bunu iyi de beceriyor çeşitli bahanelerle.
Allah korusun bir savaş çıksa sonuç ne olur kim bilir. Çünkü o baba yiğitler o zamanlar vardı.
Kutlarım güzel yazını :)
Billur T. Phelps tarafından 3/19/2012 11:32:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan Kılıç
Böyle muhteşem bir yazıya geç kalmışım, kendi adıma özrümü sunmalıyım. Layık bir evlat olamamanın ızdırabı var yüreğimde. Birbirinden nefret eden bir topluluğun bireyleriz.. Yüreklerimizden merhameti çıkartıp kin ve nefreti sokmuşuz. Biz bu Ceddin evlatları değil iyiz? diyesim geliyor. Allah imanımızı kuvvetlendirsin.
Bu arada; bir kaç kere gitme fırsatı buldum Çanakkale Geliboluya. İlk gidişim hayal kırıklığıydı, şimdi inanılmaz düzenleme yapılmış. Herkesin gidip MUTLAKA görmesi gereken bir yer. İnsan gerçek mutluluğu orada görüyor ve tadıyor.
Esmize - Perihan Kılıç
Allah vermesin şimdi savaş olsa kaç kişi savaşa katılır ve kaç kişi kaçar bu ülkeyi fareler gibi terk eder yine zenginler kaçar halkın sıradan gariban çocukları savaşır ölür ülke kurtulurmu valla o da mechul ne o eski milliyeti ülkesi için canını verecek bir avuç dışında insan var nede bir avuç insana komuta edecek komutan var yani ne Mustafa Kemal var nede memedçikler ne de öüle bir ruh var. onun için Allah bize savaş göstermesin
yazınız günün yazısı olmuş tebrikler haklı olarak tabi ki
tebrikler çok güzel bir yazıydı
selamlar sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 3/19/2012 1:20:44 AM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan Kılıç
MEHMET CEMALETTİN BAYHAN
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Çanakkale Savaşları her 18 Martta iyi kötü anlatılır hep..Savaş dediğin nedir? Vurma-vuruşma...Önemli olan o Savaşın nasıl, neden yapıldığını, O savaşa katılan kahramanların nasıl insanlar olduğunu kavratabilmek. Yani sizin de belirttiğiniz gibi çanakkale'nin ruhunu ortaya koyabilmek. İşte bu sebepledir ki bugünkü yazınız ayrı bir güzellikte olmuş. Yazan ellere, düşünen beyine ve gönüle çok çok teşekkürler.
Düşmanına '' Allahım bu insanlarla savaşabilmek için bize biraz olsun nefret duygusu ver '' diye dua ettirebilmek...Bunu Türk'ten başkası yapamaz...
Selam ve saygılarımla.
Esmize - Perihan Kılıç
sami biberoğulları
Kutlarım...Seçki kurulu oldukça isabetli bir seçim yapmış. Yorumumda da belirttiğim gibi her yazınız oldukça güzel olmakla birlikte bu tamamen ayrı, özel ve mükemmel bir yazıydı.
Selam ve saygılarımla.