- 1135 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHE ŞAN VERENLER
Hüseyin Uysal 1888 doğumlu. Burdur İnar (Yaylabeli) köyünden. O da mechûl zannedilen ama her şeyiyle bizden olduğu besbelli “Çanakkale geçilmez!” dedirten gazilerimizden biri. 1977 yılında “cismi” aramızdan ayrılmasına rağmen (İnşallah) cennetteki köşkünden kalkıp ziyaretimize gelmesinin sebebi; anılarının belki de binde biri bile olmayan, hasta yatağında (1976)anlatabildiği bir iki anısı...Mahcûbuz ki onun anılarını adına yakışır bir “şah eser” yapabilme şansını kaybettik.Amcam,dedesinin sesini daha önce kaydetmeyi akıl etseymiş ve sağlıklı iken her şeyi anlattırsaymış,kendimizi;onun hatırasına duyduğumuz minnet borcunu biraz olsun ödemiş kabul edecektik.Tek tesellimiz,onların sevgilerini hala yüreklerimizde hissediyor olmamız.
Ruhun şâd olsun, Gelibolu ve Keşan topraklarının çok iyi bildiği “Takım çavuşu”gazimiz! Biliyoruz;şehit ve gazi arkadaşlarınla halâ o günleri anıyorsun...Keşke,keşke biz de duyabilseydik...
Sen bizi duyuyor olsaydın şu yazabildiklerimizi aynı heyecanla tekrar tekrar anlatırdın değil mi?
“Hep fırka(birlik),kapının önü gibi (yakın),Kelâm-ı Kadim’leri (Kur’an –ı Kerim)koyup askere yemin ettirdiler. Ertesi gün duâ edildi,siperler kazıldı.Bu siperler o kadar derindi ki gökyüzünden başka hiçbir yer görünmüyordu.
Bizim savaştığımız yer de çok tehlikeli bir yerdeydi.Dört bir yandan üstümüze kurşun yağıyordu.Özellikle Semâdirek’ten sabaha kadar hiç durmadan bizi top atışına tutarlardı.Yiyebildiğimiz her yemekte helâlleşirdik.Zaten bir tabaktan on kişi yemek yiyorduk.Bir daha aynı kişilerle yemek yememiz imkânsızdı;geriye ya bir kişi ya iki kişi kalıyorduk.Orada iki gün yaşamak mucizeydi.Düşmanla aramızda sadece altı adım mesâfe vardı.Bize isâbet eden toplar her şeyi paramparça ederdi.İnanmazsınız 150 kişilik bir grup,boyunlarında techizâtları, hep berâber,ikişer üçer adım arayla şehit olmuşlar.Hiç kıpırdayamamışlar bile..Biz çok eziyet çektik,çook...Tövbe olsun,hep ölümü konuştuk,ölümü bekledik.Kalçamda bir yara vardır...Bizim toplar önce çok yetersiz kalıyordu,sonra Avusturya’dan gelen toplarla düşmanı yaklaştırmadık bile..Bir gün deniz kıyısındaki bir karakolda nöbet tuttuk ama sabahı nasıl ettiğimizi bir Allah bir de biz biliriz.İnşallah öbür dünyada faydası olur.Size şaka gibi gelir..Burdur’un İlyas köyünden Halil adında bir arkadaşım vardı.Saçı sakalı birbirine karışmış,berberlikten anladığım için ben kesivereyim dedim.Tam onu tıraş ederken,beni çağırdılar.Halil benim yerime gitmek istedi,kıramadım,benim yerime savaşmaya gitti ama geri gelmedi.Atış kesilince gittim baktım ki Halil,parça parça olmuş,her bir parçası etrafa dağılmış..Şimdi sadece bir masal...
Yine bir gün merâkıma yenik düşüp düşman mevzîlerine bakarken iki parmakla ölümden kurtuldum.Kafamı iki parmak daha yukarı tutsaymışım,alnımın ortasından vuracaklarmış beni.Olduğumuz yere o kadar çok kurşun birikirdi ki her gün süprülmesine rağmen yığılır kalırdı.Mermiler o kadar büyüktü ki benim boyumla berâberdi.Düştüğü yerlerden su çıkardı.Dağlara taşlara değdi mi dağlar taşlar parça parça olurdu.Saban demiri gibi kurşundan korkmaz,ondan çok korkardık En iyi ihtimâlle insanın ya kolunu ya bacağını alır geçerdi.ölmedik,dirilmedik de buralarda çilemizi çekiyoruz yavrum!
Şükür Allah’a görmediğim kalmadı...”
YORUMLAR
Enver Paşa İngiltere ile görüşmelere başlar aldığı cevap I.Dünya Savaşı'nın ne maksatla yapıldığını açıklar.
''Siz savaşa girsenizde,girmesinizde biz Osmanlıyı parçaladık.''
Bu cevap üzerine Enver Paşa bu cevapla Almaya'ya yöneldi.I .Dünya Savaşı 11 . ay 11 gün saat 11 de başladı .Amaç İstanbul'u almak ,Anadoluyu almak ,Mukaddes belderi işgal etmek.İstanbul demek ,Anadolu demek İslam aleminin yok olması demektir.Bu cihatle analar evlatlarını kınaladı şehit ol amma vatanıma,dine ,namusuma helal getirme dedi.
I.Dünya savaşına katılan Mehmetçiğimiz maneviyatlıydı .Şer ittifak şunu unutmuştu her zaman koruyan ,gözetleyen Yüce Allah'ı .
Saygılarımla.