KEŞKENİN BEŞİĞİNNDE SALLANMAYALIM…
Lügatımdan çoktan çıkarıp attım seni.Yıllar oldu ismini dilime,damağıma değdirmedim;misafir cümlelerime yedek kelime diye katmadım.Hiç bir zaman yokluğunu çekmedim.Varlığınında hep pişmanlığımın karesi oldun.Sana boyun eğenlere yanlış yolda olduklarını hatırlattım. Ben seni istemezken şimdi birden bire ey keşke nerden çıktın karşıma.Sebepsiz yere gelmezsin,çıkarın yoksa günahını bile vermesin…Ne o !...hayatım ege kıyısı gibi diye mi ,bu aralar bana kafayı taktın.Maksadın senin üstadına bir dost kazandırmak mı? Bu yüzden mi düşüncemin eşiğinden içeri girmeye çalışıyorsun.Zihnimi gıdıklarken masum edaları takınıyorsun.Sözde bu halinle kaleyi içten fethedip sinsice gönlümden dilime akmaya çalışıyorsun.Sakın ha..ey keşke…serhaddini aşma.
İnsan hüviyetimle sol yanımda bir nefis taşıyorum nihayetinde.En az senin kadar dikkatli olmalı,oltana av olmamalıyım,senin beşinde tıngır mıngır sallanlananlar kervanına katılmamalıyım.Eşiğimden içeri sokmamalıyım seni…
Tüm bunları yazarken az daha oltana takılıp senin adını anacaktım ki;şükür kiramen katibin hemen uyardı beni.
ey amellerini her saniye kaydettiğim insancağız ! dikkat et !...her kelimeni kontrol altına al…her yazdığını iyi belle… seninle beraber bizde kayıtdayız....
Keşkenin temsilcisinin baş harfi onun tam ortasında.Küçük bir ipucu verelim,ateşten yarattı rabbimiz onu…secde etmeyişi ve enesiyle zorlu bir sürece girdi.Görevi doğru yolda olanları caydırmak.Dilime dokundurmak istemiyorum adını,yazımıda kirletmesin.Hepimiz iyi tanıyoruz …o sebeple,lügatımızdan silip atmalıyız keşkeyi.Her keşkemizle ateşe bir odunda siz atmış oluyorsunuz.İşte bu yüzden ey insancağız!...ne yaşarsan yaşa lakin keşkeyi ağzına alma.Sen keşke dedikçe( Ş …)zevkten kuduruyor haberin olsun…
Ve kiramen katibin anlatmaya devam ediyor… !
Ey canının aslı kuş gibi uçup gidici olan insan…Sen karıncanın hikayesini bilmez misin?Başına bir şey gelse ,can yakıcı bir olay yaşasan velev ki seni ilgilendirmiyorsa (sana göre)bu bana niye isabet etti …derde inim inim inlersin…şimdi bakbakalım karıncanın öyküsüne …bir karınca kadar olgun düşünebilir misin?
Ülkenin birinde dağcılık yapan dört arkadaş varmış.Dağcılardan üçü erkek yalnız biri bayanmış.Bayanında aralarında bulunduğu üç arkadaş dağa tırmanırken herşeyin yerinde olduğunu ve bir aksilik yaşanmadığını düşünürken ,bayan dağcının gözündeki lens birden düşüvermiş.Öyle üzülmüş öyle üzülmüş ki…Arkadaşlarına söyleyipte dikkatlerini dağıtmak istemeyince; aklına dua etmek gelmiş.Bir an olduğu yerde durup duasında : Ey Allah’ım…! Bu karma karışık yerde benim minnacık lensimi bulabilmem imkansız ama ne olur sen bana lensimi bir vesileyle gönder diyerek yoluna devam edemeyeceğini anlamış ve aşağı inmiş.O sırada aşağıda duran arkadaşının gözüne küçük bir parıltı ilişmişş.Normalde görünmesi imkansızken parlak oluşundan ötürü dikkatini çekince eğilip bakmış ki:
bir karınca lensi ağzına almış yürüyor,lensi hemencecik almış.Bayan arkadaşının yanına giderek lensin ona ait olup olmadığını soracakken lensi gören bayan hemen alıp bu imkansızlık içinde lensi nasıl bulduğunu sormuş.Arkadaşı şöyle izah etmiş:
parlak bir cismin hareket ettiğini görünce şaşırdım , eğildim baktım ki;bir karınca lensi ağzına almış benim bulunduğum yöne doğru geliyor ,bende senin olabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak aldım geldim.Lensine kavuşan dağcı sevinedursun...
Ve devamında kiramen katibin diyor ki:
O sırada karınca içinden şunları geçirmiş:Allah’ım bu ne yenilir ,ne yutulur cinsten bir şey değil.Benim hiçbir işime yaramıyorda üstelik lakin sen taşımamı emrettiysen senin rızan için taşırım…keşke taşımasaydım…keşke almasaydım demem asla…bana bunu taşıma görevini verdin demek ki,ben onu taşıyabilecek güçteyim…
Katip melekler bundan sonrasını bana bıraktılar fakat yazdıklarımı benimle beraber kaydetmeye devam ediyorlar.
Şimdi ey arkadaş…!
Oysa ben olsaydım, sen olsaydın , o olsaydı ,biz olsaydık … (…)…. Olsaydılar…binlerce kez pişman olacak ve her pişmanlığımızda “keşke-keşke-keşke” diyecektik.Yaşamı tahlil edince gördüm ki ; yaşadığımız bir olayın işimize yaramadığını düşünüyorsak yani istediğimiz gibi sonuçlanmıyorsa ne yazık ki başlıyoruz keşkenin beşiğinde tıngır mıngır sallanmaya.Oysa öğrendik ya üstadlarda n ne gelirse haktan düsturunu… şimdi bu pişmanlık öyleyse niye arkadaşım.
Diyorum ki :yaşadığımız her ne olursa olsun rıza makamında olalım.Yoksa çok mu zor geliyor cancağızım.Bir karınca kadar olamayacak mısın ?Onun düşüncesini, olgunluğunu,can alıcı mantığını ruhuna taşıyamayacak mısın?Sen de karınca misali hayatına yüklenen lensleri taşı.Senin görevinde sorgusuz sualsiz lensi taşımak olsun…
İyi de…tamam da…diyerek kendini yiyip bitirme.Rabbin sana neyi taşımayı emrediyorsa sukunetle ,Allah rızası için verilen görevi en iyi şekilde tamamla.Sakın sakın …! Keşkeyi tekrarlayıp dilini ,bedenini ateşe atma.
Şunuda bil ki cancağızım madem keşke pişmanlık sözüyse ; Allah ‘ın izniyle gerçekleşen tüm olaylara niye pişman olursun anlamış değilim…
Vrlık da geçici-yoklukda…Güzellikde misafir çirkinlikde… mutlulukda sonlu hüzünde…Cüzzi iradeni doğru kullandığın müddetçe bilmem ki bu şaşkınlık niye…
Varıp okursan şayet bu satırları (evet ey dost sen ! !) bir tavsim olsun arkadaşça.Kimden kime dersen acizden acize işte…lakin söyleyeceklerim ilahi tembihtir sözlerimi iyi belle…
Biir …dilini,zihnini keşkeden arındır…çünkü bu ateşe bir odun atmaktır…
İkii…ruhuna keşkeden köşk dikildiyse ,kendini şöyle bir yokla :bu ne haldir yuhu ! kendine bir sorsana…
Üç…keşke bu yazıyı yazmasaydım….tabiki demeyeceğim …görüldüğü üzere yazdım…
Yalnız
Bu kelimeyi sermayenizden silmenizi isteyeceğim…inanın iflas etmez kar edersiniz...
Öneri kabul edildi mi?
Öneri kabul edilmiştir …keşkesiz yaşam umuduyla…şimdilik eyvallaaah…!