- 872 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
LAİKLİK VE ÇAĞDAŞLIK
LAİKLİK VE ÇAĞDAŞLIK
İslamiyet karşısında Hıristiyanlık bir geri kalmışlıktı. Müslüman Devletlere haraç ödemekti. Laikler Hıristiyanlığa, önce İslamiyet’te olan insan haklarının olmadığını ileri sürerek savaş açtı. Daha sonra İslami katı anlayışa da bilimsel savaş açtı. Hıristiyanlığın, İslamiyet’in yeniden yorumu oluştu. Bu yeni yorum üzerine bir medeniyet birliği oluştu. Yaşama hakkının dokunulmazlığı, eşitlik, özgürlük, tek eşlilik, miras hakkında eşitlik, vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı(el kesmenin kalkması) sağlık, barınma hakkı, konuşma, düşünceleri ifade hakkı, eğitim hakkı, seçme ve seçilme hakkı demokrasi vazgeçilmez toplumsal değerlerimiz olarak kabul edildi.
Laik sistemde el kesme cezası, çok eşlilik yok, laik sistemde cumhuriyet yönetimi şart, mirasta eşitlik var. Laikliğin basit tanımı; yönetim şekli demokrasi olup vücut bütünlüğüne dokunulamaz, çok eşlilik kabul edilmez, mirasta eşitliğin dine uygun olduğuna inanmaktır. Evli kişinin zina fiilinde ölüm cezasını kabul etmez Laik sistemde vücut bütünlüğüne dokunulamaz. Hıristiyanlar içinde bu değerlere karşı yıkıcı muhalefet yok. İslamiyet içinde bu değerlere muhalif kesimler var. Suudi Arabistan devlet olarak demokrasiye muhalif. Hz Muhammed’in sünneti cumhuriyet yönetimi de olsa çağdaş değerlerin kabul edilmediği bir ülke.
Hıristiyanlık ve Yahudilikte insan hakları İslamiyet’tekinden daha kısıtlı ve daha katı cezalar öngördüğü için Laikliğin savunucusu liderler Hıristiyan ve Yahudi aydın liderlerden oluştu.
Hıristiyanlıkta bir ruhban sınıfı olduğu için laiklik en yalın tanımıyla ruhban sınıfın, modern bilim ve devlet yönetiminden uzak tutulması anlamına gelen din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tarif edilmiştir.
Türkiye’de laiklik İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi mezunlarının modern bilim ve devlet yönetiminden uzak tutulması anlamına gelen din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tarif edilmiştir. Ancak bu yorum çok fazla genişletilmiş sadece bu okullardan mezun olanları değil, eşi başörtüsü takanı, namaz kılanı, oruç tutan, içki içmeyen vs dini inancı olan ibadet eden herkesi kapsayacak ve istenmeyen insan ilan edecek şekilde yorumlanmıştır. Sınavlarda usulsüzlük ve hile yapmanın gerekçesi olarak kullanılan hatta gerçek laikliğin yukarıdaki tanımı hiçbir ders kitabında yer almamıştır.
Laikliğin ne olduğu bilinememiş, taraflar arasında gizli bir soğuk savaş ve hileyi şer olarak kullanılmıştır.
Laiklik adına insanların ibadet için gerekli bilgi ve becerileri edinme yolları kapatılmaya ve suç olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Bu da seçim hezimetlerini hazırlamıştır.
Laiklik dinsizlik, günahkârlık, dini bilgi edinmeyen, ibadet etmeyen insanları bir araya getirmeye onlardan kurulu yönetimler oluşturmaya çalışan insanlar topluluğu olarak görülmeye başlanmıştır. Çağdaş yaşam; içki içen gayri ahlaki yaşayan insan yaşantısı olarak algılanmıştır. Bu da kırılma noktası olmuştur. Bara giden, kulağına küpe takan, başörtüsü takmayan, içki içen laik, başörtüsü takan, içki içmeyen, bara gitmeyen vesaire laik değil, çağdaş değil.
Laiklik: Yaşama hakkını savunmak, demokratik cumhuriyet yönetimini kabul etmek, vücut bütünlüğünün dokunulmazlığını savunmak, tek eşliliği savunmak, mirasta eşitliği vesaire kabul etmek, savunmak olduğu unutulmuştur.
Atatürk ilkelerinden laikliğin öğretimi ve yeni anayasadaki tanımı nasıl olmalı? Laikliğin gelişimine katkı sağlayan din adamları, dindar bilim adamları olmasaydı laikliğin doğması ve gelişmesi, varlığını sürdürmesi mümkün olamazdı.
Yeni anayasa değişikliği laikliğin tanımına açıklık getirmeli ki, toplumsal değerlerin korunmasında etkili olabilsin.
ABDULLAH BEDELOĞLU
YORUMLAR
yazı nı sonuna kadar okudum. ilginçti.
düşünceye saygı olmalı.
lakin ben cami cematinin kitap okuduğunu görmedim kitap aldığını ki kitap ne anlatırsa anlatsın. tabi konu sadece cami cemaati değil. belki bir ülkeden, müslüman toplumdan veya bir ümmetten bahsediyorsunuzdur. müslümanlar okumazlar ( bazı cemaatlerin okuduğu doğrudur) ama genelde okumazlar kitaba para vermezler. kitap hediye etmezler. zaten sorunda okumadıklarından kaynaklanıyor sanırım. resime sinemeye tiyatroya mesafelidrler. soğukturlar. felsefeyi zındıklık olarak görürler.
tv haberleri yada dini proğramları ile ne din öğrenilir nede hayat inşa edilir. düşüceleri geniş değildir. feylosof yapıda olan azınlığı konuşma dışında tutuyorum.
her cami ki cem evide buna dahil camiden sonra yolları bir kütüp haneye yada kitapçıya düşmeli ama malesef.
genede yazınız bir emek birikimiydi. belii ibir okumanın sonucuydu kutlarım. düşünceye saygıyla eğilirim.
tebrikler.