Bin Hiçlik
ruhumu yanlızğına yoğunlaştırarak ruhsuzlaştığımı hissediyorum son zamanlarda
koca bir hayat sanki ben yokmuşum gibi geçiyor.yaptığım her mücadele her çaba sanki kendi kendime oynadığım bir oyun gibi .
içimde çok fazla hayat bitiyor,herkes bencilliğimin bir parçası kimse için üzülmüyor ve sevinmiyorum
öyle çocuksu bir kin var ki içimde her an bitirilebilir yada beni yok edebilir gibi
her güne hayatımdaki olanları yok sayarak başlıyorum .mutsuz adımlarım hızlanıyor,kendime söylediğim her masum yalan biraz daha acımasızlaşıyor
zamanın hiç bir suçu yok ; suç kendi benliğimizde gizlidir.oluşturduğumuz kişilikler hayatımıza yön verecek kadar önemlidir oysa.
hayallerimi yok edecek herkesten herşeyden geçtim,gerçeklerim acılarımla aynı değerdedirler artık benim için.
üzülmüyorum sadece her geçen zamana bir parça benden bırakıp çok fazla eksiliyorum...
hayata yüklediğim çok fazla anlam ve çok fazla yokluk var.büyüdüğümü sanarken bazı yanlarımı çocukluğumda unuttuğumu farkettim
acıya dayanabilmek çocukluğumun bir parçasıdır her zaman.bu pes edilişlerimse büyüklüğümün ihaneti gibi
her gün biraz daha ölüyorken ölümü beklemek hiç bir anlam yükletmiyor bana.
her hücremde ağır yenilgiler ağır yorgunluklar hissediyorum.kazançlarımı toplasam bir ömür kaybettiğim yenilgilerin yorgunluklarını gideremem
yaşamakla ölüm arasında çok ince bir çizgideyiz.ya ölüm kadar büyük acılarla ders alıyoruz yada yeniden doğmuş gibi tertemiz mutluluklarla ödüllendiriliyoruz
içimdeki yorgunluk bir yere yetişmek için koşan ve yetişemeyen biri kadar sebepsiz ve anlamsız bir yenilginni yorgunluğu
gerçeğe yaklaştıkça içimdeki çocuk ölüyor,huysuz bir ihtiyar kadar sevimsiz ve can sıkıcı oluyorum
kazanmak kaybetmekle bir bütünken kaybetmenin yarattığı mahçubiyet kazanmanın verdiği hazzı yok ediyor.
çabalar kaderin önüne geçemiyor ne kadar çok istersek o kadar çok uzuyor zaman...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.