Şarkılara Öyküler 4
Oh Be
Hain dediler, ülke düşmanı ilan ettiler, vatansız bırakıp ceza vermek istediler, sınır dışına sürdüler.
Tırnaklarımızla yazdık özlemimizi sınır kapılarına, anlatamadık.
Uzaklaştırıldık, bağımsızlığı için canımızı vermeye değer gördüğümüz topraklardan ırağa atıldık.
Suni ayrılığın satır aralarında eridik, anlaşılmadık.
Taşeron diktelerin kurbanı olduk.
İliklerimiz çekildi yabancılıktan. El kapılarında bir başına soğutulduk.
Sanmayın ki hasretimiz bizi eskitti aksine çoğaldık, yüreğimize sığmayan özlem bizi kemirdi durdu yine de tükenmedik.
Tüm suçları üzerimize yığdılar. Sefaletleri bariz ışıldarken, kin kusan cümlelerini duymadık. Bildiğimiz gibi yaşadık, uzağın içimizde patlattığı piştov sarsmadı bizi. Yandık elbette, kavrulduk hatta ama ‘umut ekmeğimizdir’ ya biz bunu unutmadık.
Fakir miydik, muhtaç mıydık, neye idi açlığımız az çok tahmin edersiniz.
Yaşamı idame ettirecek materyaller mevcuttu, sanatıyla para kazananlarımız vardı. İşsizlik maaşı bağlandı çoğumuza. Darda kalana yardım edildi, kimse aç kalmadı.
Sabahın seherinde üzerinde yürüyemediğimiz kaldırımlar, göremediğimiz siluetler, boğazın yağlı lüferi, ailelerimiz ve toprak kokusu, memleket aşıydı eksik olan.
Salaş bir meyhanede iki dilim kavunla devrilmiş şişelerin söylettiği türkülerdi aradığımız. İyot kokusuydu, nedensiz çekilmiş halaylardı, laf arasında kurtarılmaya çalışan devletti.
Yalan değil insan bu denli ayrı kalınca her şeyi özlüyor düşmanını bile…
Sırf bizim memleketten diye gurbette rastladığı karşıt görüşlü biriyle gün boyu konuşan kişi soru sormaya başlıyordu. Bizi birbirimizi yok etmeye kadar götüren olaylar neydi. Tıpkı Türk-Yunan halklarının aslında bir sorunu olmadığı halde devletlerin yüzyıl boyunca husumet yaşaması gibi; ortak bir dolu değerleri ve temelinde bağımsız ülke kaygısı taşıyan çoğu iyi niyetli gençlerin birbirini kırıp geçirmesine şaşırıyorduk.
Yıllar sonra aynı hataları tekrarlamamak, benzer tuzaklara düşmemek için yeminler ediyorduk. Bizden sonraki kuşaklara bunları anlatıyorduk. Apolitik gençlik için o olayları kullanan sistemin yaptıklarını demiyorduk elbette. Birey olduğunu unutmadan toplum hatta evren için yapılması gerekenleri anlatıyorduk dilimiz döndüğünce.
Var olmak için yenileniyorduk. Tazelenmek için çabalıyorduk.
Hoşgörüyü dünyaya öğreten medeniyetten geldiğimizi unutmadan, gerçek demokrasiyi içimize sindiriyorduk. Farklı bir fikir savunan kişinin dediklerini beğenmesek de susturulmasına karşı çıkıyorduk.
Bazılarımız Türk yetkililerle temas kurduğunda çok tepki gördü. Döneklikle suçlandı, davaya ihanet ettiğinden bahsedildi.
Oysa sadece ülkesini özlemişti, o vatandaşken de hain değildi, yeniden vatandaş olmak isterken de…
Şu adadan şu bodruma yüzesim gelir
Yüzsem de çıkamam ki of be
Kuş olup ta o yakaya uçasım gelir
Uçsam da konamam ki of be
Geceleri ben adadan Bodruma bakardım
Işıkları ben görürdüm of be
Türküleri ben koklardım gökyüzünü ben dinlerdim
Ve de nasıl özlerdim of be
Ben döneksem döndüm diye memleketime
Döndüm baba döndüm işte oh be
17.03.12
Nadir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.