NEDEN
Yağan her kar tanesi o günü hatırlatır bana; Karadeniz’in küçük bir dağ köyü,aylardan şubat. Günlerdir durup dinlenmeden kar yağıyor .yağıyor, yağıyor. ...yarı yıl tatili bitti .okullar açıldı .okul, köyün dışınca ücra bir yerde .sevinçle yatağımdan kalktım okula gitmek için.Arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyordum. en çok ta öğretmenimi özlemiştim.Nazlı kızım derdi bana,diğer arkadaşlarımdan hep ayrı tutardı beni.okulun bahçesinde görür görmez kollarını açar bende kucağına atlardım. üşüdüğümü görünce sobanın yanında oturtur,ellerimi avuçlarına alır nefesiyle ısıtırdı. hep merak ederdim diğer arkadaşlarımla ilgilenmezdi bu kadar . çokta umrumda değildi açıkçası bu durum.......bir gün öncesinden köydeki büyüklerin sözüm ona temizledikleri yolda yürümeye başladık.köyün başındaydı evimiz.yolumuzun üstündeki arkadaşlarımızı da yanımıza alarak düştük yola.karlara bata çıka yürüdük.saatlerce .yağan kar önümüzü görmemizi engelliyordu.rüzgar şiddetini artırınca kardan duvar halini almış bariyerlere saklanıyorduk.çok üşümüştüm ama önemsemiyordum hiç.nasılsa öğretmenim ısıtırdı beni...hem okulda görünüyordu artık üstümüz başımız su içinde vardık okula .... sınıfa girdik .evi okula bizden daha yakın olan arkadaşlarımız çoktan gelmiş yerlerini almıştı sınıfta... üç, beş arkadaşımızda tahtada bekliyorlardı.pek anlam veremedim.ne suç işlemişleri acaba? 3 sınıf, aynı sınıfta ders görüyorduk. bir hışımla açıldı sınıfın kapısı ve içeri iri yarı bir adam girdi.adını söyledi ve oturdu yerine birkaç isim saydı aralarında Öner de vardı ...Öner 1. sınıfa giden ufak tefek yaşıtlarında küçük görünen ,sessiz bir çocuktu. ürkek adımlarla yaklaştı öğretmenin masasına .ne olduğunu anlamadan yüzüne vurulan tokadın etkisiyle yere yapıştı...beynimde şimşekler çakmıştı .yanına koştum yüzü kan içinde. burnu kanıyordu.adamın bacağını hızlı hızlı sarsıyordum , bende birden kendimi yerde buldum....bütün sınıf bize bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı...sınıfın kapısı açıldı müdür içeri geldi- neler oluyor burda bu çocukların haline diye sordu .öğretmen , anneleriniz okula odun getirsin diye görev verdim öner getirmemiş diyerek savundu kendini. sınıf tekrar sessizliğe gömüldü...müdür, hiç bir şey söylemeden öneri sınıftan dışarı aldı.bende yerime oturdum ....öğretmen neler olduğunu anlamaya çalışıyor.bütün gün nutuk atıyordu sorumluluk üstüne.....bense bütün gün oturduğum yerden kalkmadım.anne kimdi,kardeşlik neydi,içimdeki isyanın semaya ulaşmasını istedim.... neden...neden biz... camdan karın yağışını izledim sessizce...oysa ki içimde fırtınalar kopuyor,haykırışım semaya yükseliyordu..önerin odun getirecek annesi yoktu ve o yüzden hayatında ilk defa dayak yemişti....öner benim kardeşimdi ve ben onu koruyamadığım için kendimi suçlamıştım.... 8 yaşındaydım bu yükü taşımaya hazır değildim.
YORUMLAR
Bence bu yükü taşımak için fazla küçüksün. Ama aklında başarmak gayreti oldukça yaşın ve gücün pek önemi olmadığını da günler geçtikçe daha iyi anlayacaksın.
Kutladım.
De-niz
Çok güzel, akıcı ve düşündüren minik bir öykü. Elinize sağlık,Başarılar dilerim,aramıza hoşgeldiniz