Ey Gönül-5
Ey Gönül, Aşığına yol aldıran sevgilinin övgüsü ve hayranlığıdır. Övgü odur ki gönülden gelir ve taşar. Makam ve beklentinin söylettiği övgü YATSIYA KADARDIR.....
Ey Gönül, vakit gelince abdest alıp namaza durdun, sonra da övgün bitince selam verip ayrıldın. Namaza niçin durdun bildin mi? Övgünün gönlündekine kavuşma isteği olduğunun farkında oldun mu? Peki gönlünde ne vardı, sevgili mi, dünya ve cennet mi? Güzelim AŞIKLARIN DAİMİ NAMAZINDA HİÇ SELAM YOKTUR DUYDUN MU? doğduğunda bunu kulağına okumadılar mı?
Ey gönül, kulağa okunan ezanı duymak için (ölmeden önce )ölü kulağı gerek. Dirilerin kulağı bu ezanı duymuyor ne yapalım...
Her seferinde sallanan dal aynı gibi görülebilir ama, her seferindeki rüzgar farklıdır. Sakın üst, üste aynı şey oldu sanma. Çünkü O her an bir iştedir. Aynılık ve tekrar O’nun sonsuzluğuna sınır getirmektir…
Ey gönül, aynada yeni birşey yok diyerek aynayı terkeden aslında kendi eskimişliğinden kaçmadadır. Dalgıç, aynaya bakandır, ayna ise dalgıçın çıkarttığı kadar söz söyler. (Söz söyleyenin diline, dinleyenin himmeti kadar hikmet verilir. Hadis)...
Ey Gönül, kimi vardır gelirken iş işler, kimi vardır giderken iş işler. Öylesi vardır ki hem gelirken, hem giderken iş işler. Ne mutlu iş işleyeni görene!
Ey gönül, doğum sancısı bir başladımı, ne baş ağrısı kalır ne de diş. Aşk doğmaya başlayınca bütün dertler, düşünceler, vehimler yanar. Aşk adı verilen bebeği kucağına almayagör; Ne dünya telaşı kalır, ne ahiret, ne de ölüm korkusu. O zaman anlarsın ki, herşey bir olmuş aşka hizmet etmededir.....
Ey Gönül herkes yanmaktan korkuyor, kaçıyor. güzelim bilmez misin karanlığı aydınlatmak için lambayı yakarlar.....
Gölge ışığı görebilir mi? Görür, görür ama artık gölge değildir, ışığın kendisidir. bizler "uzayan gölgeyiz" ışık gelince gölge gider.. nereye? yokluğa elbet... "YOK" olmak, ışığın kendisi olmak değil mi?
Almuti