Ya ben İstanbul'u alacağım, ya İstanbul beni
O değil de;
Beklenen, çok tartışılan, eleştirilen büyük paralar harcanarak çekilen film, ’Fetih 1453’e nihayet gittim.
Filmi çekenin ne düşünerek çektiğini bilemem tabii ama aynı düşünmediğimiz kesin...
Temsil;
Benim nazarımda Fatih Sultan Mehmet çok daha özel çok daha vakur’dur. Filmde bu beklentime karşılık alamadım.
Tespih çekerken yere fırlatması, dökülen tespih tanelerini ayağıyla ezmesi bende ciddi anlamda hayal kırıklığı yaşattı.
Sonra, vezirine tokat attı...
Oysa Sultan Mehmet karakteri çok daha vakur olmalıydı...
O değil de;
Ulubatlı Hasan karakteri çok güzel işlenmişti. Hatta öyle güzel işlenmişti ki zaman zaman Fatih Sultan Mehmet karakterinin önüne geçmişti…
Film açısından sanırım bu bir dezavantaj…
O değil de;
Gökyüzünde uçan bir kuş sürüsü. Kim bilir kaçıncı defa aynı sürü farklı sahnede aynı arkadaşlarıyla gökyüzünde komik bir şekilde uçtu.
O değil de;
Filmde iki kadın dışında kadın yoktu. Bir sahnede de sadece cinsel obje olarak kullanılmıştı.
O değil de;
‘Ya ben İstanbul’u alacağım, ya İstanbul beni…’
O değil de;
Hadi gidin yatın artık.
YORUMLAR
Hanımefendi eğitim sistemimizden kaynaklanıyor olabilir mi ?
Ben kendimi - tarih derslerini ilk okuduğumuz zamanlar - Osman Gazi' nin torunuymuşum gibi hissettiğimi anımsıyorum...Öğretmenden mi kaynaklandı benim algılama yeteneğimin darlığından mı bilmiyorum.Bunu da ilk kez burada paylaşıyorum.
Böyle hissedince dedeme toz kondurmak kimin haddine?
...
Kıssadan hareketle gözümüzdekiyle gerçekler birbirine ne kadar pararel acaba ?
Tam mı... Çakışıyor mu ...Biraz eğik mi...Kesişiyor mu...Örtüşüyor mu...Zıt mı...Kel alaka mı ?
Biz okullarda tarihin kılıç sayfasını okuduk, şahlandık...Kalem sayfasını hayatın içinde okuduk...
Kitap hep ak değil galiba...Kara sayfalar da var ve yalnız neon altında okunabiliyor...
Filmi görmeden yazdıklarımda daha fazla saçmalamamak için burada keseyim. Daha netini Fatih' i ( Ayvalık' a gelmez de ) İzmir' de kıstırabilirsem o zaman yazarım belki...
Tebrik eder saygılar sunarım.
Esma KAHRAMAN
Fatih Sultan Mehmet olayı biraz farklı. çünkü ders kitabının dışında kutsal kitap olan Kuran-ı Kerim'de şahsından övgüyle sözediliyor. :) ve İstanbul'dan...
hal böyle olunca beklenti farklılaşıyor... :) böyle bir film kurgu olmamalı... diye düşünüyorum.
:) sevgilerimle Sayın Yazarım.
vega4
( Küçük bir not : Konu kuran-ı kerim de geçmez. Hadisi şerif vardır bu husuta )
Saygılarımla.
Esma KAHRAMAN
Fethi müjdeleyen Hadis-i Şerif
“Letüftehanne’l Kostantıniyyete, ve le ni’mel emrü zâlike’l emr, ve le ni’mel ceyşü zâlike’l ceyş” Yani: “Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.''
doğrusu bu, evet... biliyodum aslında da...
düzeltme için teşekkürler Sayın Yazarım. Hassas bir konuydu.
:) sevgilerimle.
vega4
Bir keresinde böyle bir şey için mesaj yazmak istediğimde mesaja kapalı olduğunuzu gördüğümden bu sefer denemedim doğrusu.
Saygılarımla.
Filmi ben de ilk günlerde izledim. Sultanın rolünü iyi bulmadım bende. Ulubatlının ölüm sahnesini biraz abartmışlar. Ama en çok bence finalini iyi yapamamışlar. İstanbulu alınca o bildiğimiz tablodaki gibi, görkemli olmamış. Güzel sahneler, güzel senaryo ama sıradan bir bitiş. Tam sona kadar güzel geldik; öylesine bir şey olmamış gibi, sinemadan ayrıldık. Saygılarımla
Esma KAHRAMAN
tarihi bir filmdi ama kurgu ve abartı vardı. o anlamda beğenmedim.
:) sevgilerimle.
14.53 'de Perşembe günü kuruldum sinemada kolduğa, büyük beklentiler ile...
İlk bölüm çok sönük geçmişti. Haraketlenme, aksiyon ikinci bölümde daha çoktu. Söylenen rakam doğru mudur bilmem, ama sıkı bir harcama yapıldığı belliydi. İçine zorlama yerleştirilen aşk bana göre yavan kaçtı. O değil de, Fatih yerine acabaİbrahim belki Fatih olsa daha mı iyi olurdu?
Sevgiler :)
Esma KAHRAMAN
aşk dedin de,
Ulubatlı'nın sevgilisinin Ulubatlı öldüğünde hüznü çok yavandı. :) yada bana öyle geldi.
Şahane bir noktaya değinmişsiniz. "Çok daha vakurdur" beklentisi sadece size özgü değil. Tarihi kişilikleri kalıplaştırma eğilimi hemen herkeste mevcut.
II. Mehmet böyle yapar mı? Niye yapmasın? Herkes gibi insan değil mi? Dahası henüz delikanlı yaşında değil mi? Stres altında neye nasıl reaksiyon verdiğini biliyor muyuz? Aynı kişinin kızdığında atını denize sürmesini doğal karşılıyoruz da, tespih tanelerine basmasına mı takılıyoruz? Tarih eğitimimiz bize mermer heykeller sunuyor. Tarihin ne dediğine bakılınca bugün kabul edilen otuz altı padişahtan sadece dördü tuvalete gitmiş, hiç biri geğirmemiş, ikisi burnunu karıştırmış. Biraz o heykellerin aslında insan olduğunu hatırlatıldığında Fatih böyle değildi, Kanuni böyle değildi itirazları geliyor. Hayır böyle, belki de daha ileriydiler. İnsandılar. Üstelik duygularını fazla frenleme ihtiyacı duymayan kişilerdi çünkü kendilerine karşı gelebilen güç yoktu. Onlar da bizim gibi küfrettiler, sözlerinden döndüler, içki içtiler, bazen hemcinslerine ilgi duydular, mastürbasyon yaptılar. Sultanların, komutanların, peygamberlerin de sıradan insanlar olduklarını hatırlamamız, onları putlaştırmamız dileğiyle.
İtiraz edilecekse Fatih'in İstanbul demesine itiraz edilmeli. O Konstantiniye'yi fethetti, bir kere bile onu İstanbul diye de adlandırmadı.
Billur T. Phelps
Ama biz tarihteki büyüklerimizi ve kahramanlarımızı, gözümüzde farklı bir yere koyuyoruz. O yüzden ben de Fatih karakterinde başka bir karakteri görmeyi istemedim değil :)
Esma KAHRAMAN
Sadece Fatih Sultan Mehmet... işte O'nu ' özel kılan da bu...
:) aksi halde diğer padişahlardan ve hatta diğer insanlardan farkı olmazdı...
İlhan Kemal
Kaldı ki hadiste Konstantiniye derken dünyanın o andaki başkenti hedef gösterilmektedir (Roma dördüncü yüzyılın sonunda itibaren bu özelliğini Konstantinopolis'e devretmişti). On beşinci yüzyılda gelindiğinde şehrin dünyanın merkezi olma özelliği yüzyıllar önce yokolmuş, ticari önemi kaybedilmiş (Bizanslı tüccarlar bile işlerini Galata'dan yürütür olmuşlar), Avrupa siyasetindeki ağırlığı neredeyse sıfırlanmıştı. Bugün olsa peygamber dünya başkenti olarak bambaşka bir yeri, belki New York'u hedef gösterecekti. Dahası o sözden sonra Konstantinopolis halihazırda iki kere fethedilmiştir (II. Mehmet üçüncü Fatihtir).
Her şey bir yana 21 yaşındaki bir çocuktan bahsediyoruz. Delikanlıdır, kendisini kanıtlama hevesindedir ve fevri kararlar vermeye yatkındır. Hadis de olayı fazla büyütmemiş, Her kimse aferin ona! demekle yetinilmiştir. Bu aferin 1204 yılında İstanbul'u 20,000 kişiyle beş günde top kullanmadan fetheden Boniface I e mi gitmiştir, onu bilmiyorum.
Sevgili Esma.
Fetih 1453 Filmine ben de gittim. Filmde oldukça fazla kurgu vardı. Ben filmde o tespih olayına fazla takılmadım. İnsan beşer elbet şaşar demişler. Olmasa daha iyiydi tabii ki. Vezirini tokatlaması da fazla garipsediğim bir durum değildi. Çünkü o vezirin Bizansla işbirliği içinde olduğu daha sonra daha net ortaya çıkmıştı (Filmde vurgulanmasa da ) Başka hatalar var mıydı? Bir hayli: Akşemsettin savaşın başından beri Fatih'in yanındadır mesela...Tüm kaynaklara göre Ebu Eyüb El Ensarinin kabrinin bulunması ise fetihten sonra gerçekleşir. Ulubatlı Hasan'ın varlığı bile şüpheliyken Fatih'in kılıç hocası oluşu, İstanbul surları darmadağın eden topların yapımında Urban ustanın ön plana çıkartılması ( Oysa asıl önemli olan kişiler Şahabettin ve Saruca Paşalardır ) Ama tüm bunlara rağmen çok güzel bir filmdi. En azından tahta kılıçlar yoktu. Kafasına karpuz atılan bir kişinin, arkasındaki on kişiyle birden ölüp gitmesi yoktu. Mükemmele ulaşmak kolay değildir...Yavaş yavaş...Olacak sonunda ...İnanıyorum ben buna.
Selam ve sevgilerimle.
Esma KAHRAMAN
:) bende inanıyorum. Türk sineması hergün daha iyiye gidiyo.
:) sevgilerimle.
Ben de neden bir süredir keyifsiz olduğumu düşünürken sizin ortalarda olmadığınızı hatırladım. Sebep bu olabilir mi?
Filme gelince çok kişi aynı fikirde sanırım. Ben sinemaya gitmeyeli 6-7 yıl oldu. Anlattıklarınıza bakılırsa, bu kararımı bozmaya ihtiyaç yok şimdilik.
Esma KAHRAMAN
sinemaya gitmeden de olmaz kiii... ben sinemanın büyüsünü hiçbişeye değişmem. :) yanında illaki pörtlek mısır ve sinema öncesi vişneli puding.
cizgilikagit
Yorumumu pembeleşmiş olarak görünce keyfim daha bir yerine geldi. Teveccüh göstermişsiniz, sağolun. Günüm daha güzel geçecek inşaallah.
Selamlar.
O değil de
Birde ben gideyim şu filme diyorum :) Aslında bir film, kitap vs. vs. fenomen haldeyken o furyaya katılmak istememişimdir hiç bir zaman. Ne zaman moda rüzgarı diner eleştiriler azalır ve etkisi hafiflerse o zaman dahil olmayı severim ki kimsenin etkisi altında kalmadan sadece kendi beğenimle izleyeyim, okuyayım vs.
Yine de hoştu sizi okumak sn. Kahraman defterden uzak kalmışlığımdan mütevellit özlenmiş olduğunuzu da belirtmek isterim.
Sevgiyle...
Esma KAHRAMAN
umarım uzak kalmanla ilgili bi sorun yoktur, herşey yolundadır?
Hamuş-71
İlginize çok teşekkür ediyorum sevgili yazarım. Defterden uzak kalmamın sebebi babamın rahatsızlığı dolayısıyla memleketten bana gelmesi ve en sonunda ameliyat olmasıdır.
Bunun haricinde sorun yok şükür.
Sevgiler...
Esma KAHRAMAN
Sevgilerimle:)
Hamuş-71
Allah razı olsun sevgili Esma. Teşekkür ediyorum ilginize ve samimiyetinize
Sevgiyle elbet :)
:))
aynı sahneye takılmışız . bende o tespih sahnesini yadırgadım açıkçası ve evet Fatih'i okuduğumuz ve bildiğimiz kadarıyla oradaki karakterden daha farklı duruşu olan bir şahsiyet olarak biliyoruz.
neyse ben günaydın diyorum:))
sevgimle:)
bu arada iyi bir gözlemci olmanın yanı sıra, iyi bir eleştirmen olduğunu da öğrendik:))
Esma KAHRAMAN
:) ya bide varya oturduğum yer önden ikinci sırada. seyredicem diye boynum acıdı bide gözüm kanlanmış :)))) herşeye rağmen güzeldi.
bence fatih sultan mehmet yakışmıştı çünkü istanbulu aldığında 17 yaşındaydı kadın konusunda haklısın yine göyüsler foraydı ulubatlı hasanın düşmanla yaptığı son kılıç sahneleri fazla uzatılmıştı güzel tespitler
özledik sizi selam sevgiler
Esma KAHRAMAN
Bu yüzden O'nu işlerken çok daha dikkatli olunmalıydı.
:) ve sana katılıyorum. Ulubatlı Hasan'ın o dövüş sahnesi filmin en abartılı sahnesiydi. hatta baydı yani, derece...
:) Sevgiler Sayın Yazarım. İyi geceler.
...:) ben gıdemedım ama bu yazıdan sonra gıdıpte para kazandırmam:)))