- 480 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İ N S A N SADECE İNSAN 2
Tarihsel dönemler içinde insan ele alındığında gelişim seyrinde oldukça grift bir karmaşa ve tezatlık görülmektedir.Önceleri "insan kendine örnek seçtiği bir insanda kendini var etme ve yüceltme eylemine yöneldi." Bu eyleminde bütün insanlığı görerek, sevmeyi ve nefreti öğrenerek insanlık yolunda ilerledi.İlerleyişi her dönem farklı devrimler, farklı uygarlıklar ve farklı gelişim seyirleri izledi.Etkinliği ve kendini var etme gerçekliği sürekli öne çıktı.İnsan her dönem yaptıklarıyla farklı biçimlerde tanımlandı.Çoğu zaman; "tarihin öznesi,bir toplumsal veya sosyal varlık" olarak oldukça güçlü ele alındı.Ancak tarih bize insanın hep iki noktada olduğunu gösterdi.
Birinci noktadaki insan;hep kendi acısını çeken insandır.Toplumsal yapılanmalar içinde aktif olamayan, sübjektif fikirlerle yönlendirilen, genel (sıradan) insan olma konumunu aşamayan insandır.Şimdinin özgününde yani günümüz somutluğuna indirgendiğinde ise;insan "kolay denetlenebilir ve yönlendirilebilir" bir nesne konumuna itilirken, bu süreçlere batıda "dizinformasyon" kavramıyla anlatılan bir "bilebile yanlış bilgilendirilme bir de bilimsel bilgiden uzak tutulma süreçleri eklenmektedir." Yani korkunç bir yanılsama ve çıkmaza itilmiştir insan.Yaşam onun için yaratıcılıktan ve üretkenlikten uzak ve boğucudur.Hiçleştirilmiş ve güdümlendirilmiş bir insan gerçeği karşımıza çıkar.Basittir,düşünsel gelişmişliği ve algılama yeteneği köreltilmiştir.Ezberci düşünsel yaratıcılıktan uzak güdülerin esiri olma konumunda tutulmuştur.Toplumsal yapılanma içinde etkisiz nötürleştirilmiş ve verili konuma getirilmiştir.
İkinci noktadaki insan ise; yüceliği ifade eder.Toplum acısını çeker ve esin kaynağı olan insandır.Çünkü yaratıcı ve kendini gerçekleştiren insandır.Kalıplaşmış sübjektif fikirlerle kendisine dayatılan düşünceleri ve kalıpları kabullenmez iradeli ve öznel konumdadır.Yüceliği kendinde arar ve kendini yaratma savaşçısıdır.Yaratıcıdır.Yaratıcılığı toplumsal eylemliliğe yönelmesinden gelir.Bir toplum eylemcisi ve toplum savaşçısıdır.
Buradan şu sonuca ulaşmak mümkündür: savaşan insan kendini aşan insandır.Doğru bir bilinç ve amaç edinmiştir.Geleneksel kalıplarda kalmak istemez hatta bunun yıkıcılığını yapar.Savaşı önce kendinde başlatır ve topluma taşır.Kendi savaşı toplumsal savaşa analık eder,yeni bir toplumsal egemenlik yaratır.Yaratıcıdır.Yaratıcılığı insan olma gerçekliğini ortaya çıkarır.
Dolayısıyla insanın yüceliği ve yaratıcılığı onun kendisine karşı savaşımından gelir. "Yücelen insan kendini mutlak yaratacak, insalsal gelişmeye mutlak cevap olacaktır." (Nietzehe)
Bu bir insalsal ülküdür.Kısacası insan "kendisi olmaktan" çıkmak zorundadır.