- 1040 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eğlenmek, Öğrenmek ve Evlenmek..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
EĞLENMEK, ÖĞRENMEK VE EVLENMEK
İnsanları 40 yıla yakın zamandan bu yana gözlemliyorum. İnsanları gözleyerek onlardan dersler almak, gerekirse onlardan öğreneceklerimi öğrenmek, bana ayrı zevk veriyor. “Okumasını bilen insan için her insan bir kitaptır” öz deyişi burada benim açımdan hayat buluyor..
Son zamanlarda öğreneceğim insanların sayısının azaldığını, buna nazaran eğlenen ve boş konuşan insanların sayısının arttığını gözlüyorum. Öyle ki eğlenmekten başka işi olmayan inanlardan duyduğum rahatsızlığı da açıkça onlara anlatıyorum. Bu benim gelişmemin sonucu mu yoksa toplumun gerilemesinin sonucu mu ya da ben gelişirken toplumun gerisinde kalmam sonucu mu veyahut da toplumu küçük görmek sonucunda oluşan bir durum mu tam anlayamadım işte.
İnsanları, eskiden “eğlenen insanlar” olarak tanımlamazdım ama baktım ki, bir şeyler öğretmek istediğim ve yanıma öğrenmek için gelmelerini istediğim insanların amacının çoğu zaman eğlenmek olduğunu anladığım zaman gerçekten de üzüldüm. Öğrenme çağındaki insanların öğrenmeyi bırakıp de kendilerine öğretecek olan insanlar ile eğlenmeye bakmaları gerçekten de düşündürücü durum. Çünkü hayatta başarı için insanın ne zaman kiminle eğleneceğini, ne zaman kimden ne öğreneceğini bilmesi çok önemli. Kendileri bizim yanımıza hem eğlenmek amacıyla gelip hem de işlerine geldiği zaman “bana niye bir şey öğretmiyorsun” ya da “bana neden yardımcı olmuyorsun? Derslerimde” demeleri gerçekten de tuhaf. Hem öğrenmeye çaba harcamayacaksın, hem de karşındaki insanın sana bir şey öğretmediğini zannedeceksin. Sen de gayret olmayınca öğrenmek için karşındaki insan sana nasıl öğretsin ?
İşte bu çizgileri bilmeyerek kadın erkek ilişkilerinde öğrenecek insan ile evlenen ya da eğlenecek insanları ciddiye alarak duygularının esiri olarak evlenen insanlar bu yüzden hep hayal kırıklığına uğramaktalar.
İnsan, önce karşısındaki insan kız olsun erkek olsun öğrenilecek insan olarak bakabilmeli. Eğer gerçekten öğrenilebilecek, eşine bir şeyler öğretebilecek, yani sevecek ve sevmeyi de eşine öğretecek, paylaşmayı bilecek, eğlenmesini de bilecek olan insanlar evlenirler. İnsan sadece duygularının esiri olarak “ el alem ne derse desin, ben bunu sevdim. Duygularım bana bununla evlen dedi” diyecek olursa o zaman duygular da bittiği zaman o evlilikler bitecek demektir çoğu zaman.
Tabii ki, hepsi böyle olmaz ama benim gözlemlediklerim çok zaman böyle olmaktadır. İnsan tanıdığı insanları önce bir kitap gibi okuyarak öğrenmeye bakmalı. Niyeti nedir? Bana faydalı olacak mı? Dost olacak mı? Yoksa benden sadece faydalanacak mı? Ben bunu gerçekten sevdiğim için mi yoksa onun gelirine, yakışıklılığına veya güzelliğine kanarak mı evleneceğim? Ben ona fedakarlık ettiğim kadar o da bana fedakarlık eder mi? Yoksa benimle hep dalga mı geçer? Bunları kendisine iyi sormalı bence? Dostlukta da, evlilikte de bu soruları mantıklı cevap bulamayan veya bu soruları yeterince kendine soramayan insanlar hep hayal kırıklığı yaşar.
Okul zamanında okuldan sadece mesleği ile temel bilgileri öğrenmek ile kalmayarak aynı zamanda insanlar ile iletişim kurarak onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışan insanlar bu öğrendiklerini hayatlarına da uğrayarak insanları iyi tanırlarsa hem aile, hem iş hem de sosyal yaşantılarında başarılı olacaklar demektir.
Bazı insanlar bir meslek sahibi oldukları zaman aynı meslekte olan insanlar engelli, ya da ailesinin sevmediği akrabaları ise , ailenin ve çevrenin onlara bakış açısını sorgulamadan “ ailem bu insana karşı soğuksa kötüdür, ben de uzak durayım” basit mantığı ile öğrenilecek insanlardan uzak kalırlar bazen bir ömür bu yanlış tutumlarını sürdürürler de neden böyle yaptıklarını anlayamazlar pek. Halbuki gerçek manada üniversite okuyan insan çevresinden fazla etkilenmeden kendi doğru yanlışlarını bulan ve çevresindeki en yakın insanların hatalarını onları üzmeden onlara karşı söylemekten kaçınmayan insandır bence. Çünkü doğrular asla üstü örtülmeden ama başkalarını da üzmeden söylenmeli ve yazılmalı ki değer bulsun. “Geciken adalet, gerçek adalet değildir” diye bir söz vardır. Ben de derim ki “ zamanında ve gerçek muhatabına söylenmeyen doğrular, dosdoğru doğrular olmaktan çıkar. “ Nasıl ki yiyecekler zamanında tüketilmezse bayatlar ekşir, kokarsa, dile getirilmeyen gerçekler de zamanla kokar ve toplumu da rahatsız eder.
Toplumumuzda gerçekler, söylenmesi gereken sözler, muhatap olacak insanlara değil de arkalarından konuşulduğu için hedefe ulaşmaz. Çünkü gerçekler ile yüzleşmek ve gerçeklerden faydalanmak yani eğlenmek yerine insanlar ve olaylardan öğrenmek her kişinin değil er ve yiğit kişinin işidir. Bu er kişiyi de her zaman her yerde bulmak mümkün olmaz genelde değil mi?
Hayatta mutlu ya da mutsuz olmamız bence maddi şeylere sahip olmamızda değil. İnsanlar ile olan ilişkilerimizde yatar.
Bir söz der ki” İnsanları durmadan yargılayan insanlar, onları sevmeye zaman bulamaz”
Çok doğru bir söz. Yalnız bunu söyleyen insan bir şeyi unutmuş olmalı. Biz karşımızdaki insanı şek ve şüphesiz seviyoruz. Ya o insan bizi sevmiyorsa ve her hareketimizi tersten anlıyorsa ve bizi de “onu ve başkalarını sevmemek” ile suçluyorsa ne yapacağız? Bunun ile de yetinmeyerek karşımızdaki insan hem bizim ona karşı sevgimize inanmıyor, hem bizi sevmiyor hem de orada burada bizim için “ o şunu da sevmez, bunu da sevmez, ya ötekini hiç sevmez. Doğup büyüdüğü yeri de sevmez “gibi akla hayale gelmedik şeyler söylüyor ve kendi sevdiklerini sevmemizi, kendisini sevmediğini sevmememizi istiyorsa ne yapacağı? Bu mudur sevmek ?Sevdiğimizi zannettiğimiz insana esir olmak mıdır sevmek? Sevdiğimiz insanların sevdiği kişilerden, onun sevdiği şehirlerden, başka şehir sevemez miyiz? onun oy verdiği partilerden başka partilere ı veremez hayatımızı ona köle olarak mı geçirmek zorundayız.
Gerçek manada sevmek demek, onunla eğlenme değil, ondan öğrenmek, onun tercihlerine saygı göstermek demek. Ama bunu günümüzde pek çok insana anlatmak zor. İnsanlar karşısındaki insana çok zaman değer vermiyorlar ama seviyormuş gibi yaparak sevmedikleri insana “ seni seviyorum” diyebiliyor, işleri bittikten sonra mesela evlendikten sonra gerçek yüzlerini gösteriyorlar. Bunun sonucu da mahkemeler ve boşanmalar oluyor. Bu yüzden insan tabiatını tanıma, yüz okuma teknikleri bilme insanları tanımada bireylere kolaylık sağlar. Bu konuda kitapları okumak, dergi yazılarına bakmak insanların bu konuda bilgi sahibi olmasını sağlar.
Her insan mutlu yaşamak ister. Bu O’nun hakkıdır Yalnız her insanı iyi tanıyacağız diyerek onun bunun dedikodusunu fazla ciddiye alarak başkalarına nerede ise çevremizde sahte dostların gözü ile bakmak bizleri gene iyiyi kötü , kötüyü de iyi gösterebilir. O yüzden hep birilerinin dedikodularına bakmak yerine biraz da kendi irademizi daha fazla kullanmaya, kendi aklımızı ve zekamızı daha verimli ve etkili kullanmak için çaba harcamak her zaman bizlere artı değerler kazandırır. Ama cahil ve öğrenmeyi sevmeyen insanlar hep öğrenmek yerine eğlenmeyi seçtiklerinden başkalarının dedikoduları ile hareket etmeyi seçerler. Bundan da çok zaman zararlı çıkarlar pişman olurlar ama akıllarını da kullanamadıklarından gerçekler ile yüz yüze gelmeleri uzun zaman alır.
Hayatta mutluluğun yolu eğlenmeyi bilmek, kiminle eğleneceğimizi iyi seçmek, kimden ne öğreneceğimizi bilmek , kiminle evleneceğimizi iyi seçmekten geçer. Günümüzde genler öğrenecek insan ile eğlenmeyi, evlenecek insan ile eğlenmeyi seçtiklerinden mutlu olacak halde iken mutsuzluklarına mutsuzluklar katmaktalar.
Bu yazımızı okuduktan sonra insan umarım bir daha düşünerek kendisine sorsun” ben acaba kendi irademle mi insanları tanımaktayım yoksa çevremin baskısı ile ya da dedikoduları ile mi insanları tanımaktayım? Bunları sorarak doğru cevapları bulursa insan mutlu olma yolunda bir adım daha atmış olur bence…
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Çok güzel bir konuya değinmiş ve bohçamızı da gayet güzel ortaya sermişsiniz.
Böyle bir yazının daha çok okunmasını, daha da çok yorum yapılmasını isterdim (gönlümce). Mesela yazınızın içinde geçen bir söz vardı ki, bence dünyadaki bütün dillerde ve bütün paraların üstüne bastırılması gerekir.
” İnsanları durmadan yargılayan insanlar, onları sevmeye zaman bulamaz”
TEBRİK EDERİM.