- 1571 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
PARFÜM SANAYİİ FRANSIZLARIN PİSLİĞİNDEN DOĞMUŞTUR (4. Bölüm)
Yapılan araştırmalarda, İslamiyetten önceki dönemlerde de Türklerin giyim kuşamlarına özen gösterdiği, son bin yıldır ise, ütülü elbise, ipek mendil, eldiven ve havlu kullandıkları belirtilmiştir.Kıyafetlerini özel yöntemlerle çeşitli renklere boyayan Türkler, “Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra-Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-Türk” isimli kitapta yer alan bilgilere göre, Türkçede “ütü” olarak kullanılan söz, Divanü Lugati’t-Türk’te “ütüg” olarak geçmektedir.Bu alet, Kaşgarlı Mahmud tarafından, “mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini sağlayan demir parçası” olarak tanımlanmıştır. Günümüzün ütüsünün ateşte ısıtılarak kullanılan eski biçimi olan “ütüg” için eserlerde, “ütidi” fiili de “ol tonug ütidi (o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti)” şeklinde kullanılmaktadır.Sözlük bölümünde yer alan “suvluk” sözünü Kaşgarlı Mahmud “havlu”, “eliglik” sözünü ise “eldiven” olarak tanımlamaktadır. “Su” sözcüğünün bin yıl önceki biçimi olan “suv” kelimesine getirilen yapım ekiyle türetilen “suvluk” un, el, yüz ve vücuttaki suyu kurutmak amacıyla kullanılan havlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bin yıl önce Türklerin giyim kuşamında mendil kullandıkları, erkeklerin gerektiğinde burunlarını silmek için ceplerinde taşıdıkları ipek mendil olan “ületü”nün bir başka giyim kuşam aksesuarı olarak görüldüğü göz önüne alındığında bu verilerin, Türklerin bin yıl önce giyim ve temizliklerine dikkat ettiklerini, ütülenmiş kıyafet ve ipek mendillerle dolaştıklarırı göstermektedir.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz temizlik konusunda şunları emretmiştir: " O’na ( Kur’an’a) temizlenenlerden başkası dokunamaz."(Sure-i Vakıa 79. Ayet.),
"Eğer cünüp iseniz tam temizlenin."( Maide/ 6), "Allah, tevbe edenleri ve temizlenenleri sever."(Bakara/222)
" Onda- takva üzerine kurulan mescidde - temizlenmeyi seven erkekler vardır. Allah da temizlenenleri sever."(Tevbe/ 108)
"Elbiseni temizle."(Muderris/ 10)
Peygamber Efendimiz de yemeklerden önce ve sonra mutlaka ellerini yıkardı ve bizimde yıkamamızı tavsiye etmektedir. Parmaklarını temizlemeden ellerini mendil ile silmezdi.
El yıkama sanıldığı kadar da kadar basit bir işlem sayılmaz aslında. Elleri suyla ıslatmış olmak yıkama yerine geçmiyor. Kurallarına uymazsanız, sadece sabunu köpürtmek de bir işe yaramıyor. Avrupa milletleri sağlığa zarar veren şeylerden kaçınmayı ve temizliği Türkler’den öğrenmişlerdir
Müslüman namaz kılarken Allah’ın huzurunda bulunur. Allah’ın huzuruna çıkmak için beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması gerekir. Dinimiz iç temizliğine de büyük önem vermiştir. Müslümanın dışı temiz olduğu gibi kalbi ve rûhu da temiz olmalıdır.
Namazın şartlarından birisi de abdest almaktır. Abdest almakla belirli organlar her gün birkaç defa yıkanmış olur. Bundan başka namaz kılan kimsenin bedeni, elbisesi ve namaz kılacağı yerin de temiz olması gerekir. Gusül yapmak yani bütün vücudu yıkamak, gerekli hallerde farzdır. Gerekli olmadığı zamanlarda en az haftada bir defa vücudu yıkayıp temizlemek Peygamberimizin emridir. Peygamber Efendimiz, dişlerin temizliği üzerinde önemle durmuş ve «Misvak (diş fırçası) hem ağzı temizler, hem de Allah’ın rızasını kazandırır.» buyurmuştur.
Peygamberimize, insanların en üstün olanı kimdir? diye soruldu, Peygamberimiz bu soruya şu cevabı verdi: “Kalbi temiz, sözü doğru olandır.”
Temizlik sadece vücut, elbise ve evlerin iç temizliğinden ibaret değildir. Dinimizde temizliğin alanı çok daha geniştir. Bu sebeple çevre temizliği üzerinde ayrıca durmamız gerekir. Çünkü çevre temizliği yalnız kendimizi değil, başkalarını da ilgilendiren bir konudur. Çevreyi kirletmek başkalarını rahatsız etmek, diğer insanlara zarar vermek demektir. Halbuki müslüman başkalarına zarar vermeyen, hiç bir canlıyı incitmeyen insandır.
Peygamber Efendimiz: "Avlularınızı temizleyiniz." buyurarak evlerin çevresinin de temizlenmesi gerektiğini bildirmiştir.
Peygamber Efendimiz: "Lânete uğramışlardan olmaktan sakının" buyurdu.
Bunun üzerine Ashap:
– Bunlar kimdir. Ya Rasûlellah? diye sorunca, Peygamberimiz:
– "Halkın gelip geçtiği yolu ve gölgelendikleri yerleri kirletenlerdir." buyurdu.
İnsanların gelip geçtiği yolları, oturup kalktıkları ve dinlendikleri yerleri kirleterek başkalarının rahatsız edilmesi İslâm ahlâkı ile bağdaşmaz. Müslüman diğer insanları rahatsız eden davranışlarda bulunmaz, bulunmamalıdır.
Peygamberimiz; mescidin duvarında gördüğü tükürüğü bir taş parçası ile bizzat kazıyıp ortadan kaldırmıştır. Bu, onun çevre temizliğine ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Peygamberimiz, yerlere tükürmeye bile izin vermezken, bir müslüman nasıl olur da çevreyi kirleterek insanları rahatsız edebilir? Nasıl olur da başkalarının zarar görmesine sebep olacak davranışlarda bulunabilir?
Peygamber efendimiz, Rum imparatoru Heraklius ile mektuplaşırdı. Birbirlerine elçi gönderirlerdi. Bir defa, Heraklius birçok hediye göndermişti. Bu hediyelerden biri de, bir doktor idi. Doktor gelince, “Efendim! İmparator hazretleri beni, size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım!” dedi. Resulullah efendimiz kabul buyurdu. Emir eyledi, bir ev verdiler. Her gün nefis yiyecek, içecek götürdüler. Günler, aylar geçti. Hiç bir Müslüman, doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek, “Efendim! Buraya, size hizmet etmeye geldim. Bugüne kadar, bir hasta gelmedi. Boş oturdum, yiyip içtim, rahat ettim. Artık gideyim” diye izin isteyince, Peygamber efendimiz, “Sen bilirsin. Eğer daha kalırsan, misafire hizmet etmek, ona ikram etmek, Müslümanların vazifesidir. Gidersen de uğurlar olsun. Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Eshabım hasta olmaz! İslam dini, hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshabım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yemez ve sofradan, doymadan önce kalkar.” buyurdu.Bunu söylemekle Müslüman hiç hasta olmaz demek doğru değildir. Fakat sıhhatine ve temizliğe itina eden bir Müslüman, sağlam kalır, kolay kolay hasta olmaz.
Zamanımızdaki bazı Müslümanların temizliğe riayet etmediklerini gösteren batılılar, bu suçu yüce dinimize yüklüyorlar. Halbuki İslamiyet’te temizliğin önemi büyüktür. “Temizlik imandandır.” buyurulmuştur. Eshab-ı kiramdan sonra gelen ve tabiin adını alan Müslümanlardan bazıları Eshab-ı kirama, “Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde sizi çok sevdiğini bildirip övmektedir. Bunun sebebi nedir?” dediklerinde, “Biz temizliğe de çok dikkat ederdik.” diye cevap verdiler. Müslümanlar, camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Yere serili döşemeler tozsuz, temiz olur. Her müslümanın evinde banyo bulunur. Vücutları, elbiseleri, çamaşırları, yemekleri hep temiz olur. Temiz olunca da mikrop ve hastalık bulunmaz. Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde, “Allah tevbe edenleri ve temiz olanları sever” buyuruyor.
Temizliğe dikkat etmek her insanın görevidir. Toplumda yaşayan bireyler olarak kişisel temizliğimize azami derecede özen göstermemiz gerekir. Kendimizi toplumdan soyutlayıp çevremize karşı da duyarsız olmamalıyız.
Tertemiz bir dünya için el ele verelim, gerek bedenimizi ve gerekse ruhumuzu her türlü mikroptan arındıralım.
(Son)
Vecdi Murat SOYDAN
13/03/2012
YORUMLAR
Gecmiste ne oldugun degil şimdi ne oldugun önemli bence.Akıllı insan akıllı toplum kendini tazeler ve öğrenmeye açık olur.Biz gecmisimizle övüneceğiz tabi ki filmler yapacağız, medyada bu durumu kullanacağız ama su anki durumumuzu da bır kenara koymayacağız ve kendimizle yuzlesecegiz
Soru:Toplumumuz su an temizliğine dikkat ediyor mu?ruhsal ve vucutsal olarak,cevre olarak
Cevap:Hayır.Bizler evimizin icine özen gösteriyoruz belki gerektiği kadar kendi sitemize belki evet ama çıkınca yarattığımız fanustan ya da sınıftan görüyoruz gercekleri cevrede!?!
ruhsal dengemiz bozulmuş herkes kendi paçasının derdinde, çarpık iliskiler, ihanetler kol geziyor.Ve medyada bunlar normal gösterilerek bilinçaltımıza yerleştiriliyor.Evli olan kadın kötü sevgili iyi gösteriliyor ,haremler kuruluyor kadın ayrı adam ayrı aldatıyor ve biz bunları cocuklarımıza bile izletiyoruz.Kötü olanı tutuyoruz.Nerde bizim temizliğimiz Ben göremiyorum da!?!
İşlediğiniz konu çok guzel harika ama gercekler Fransızların pisliğinden doğmuş parfümü kullanmıyoruz biz, pisliklerini kendimize ornek alıyoruz.Onlar arındırıyor toplumlarını bizden daha tutucu hale geliyor bizler ise bozuluyoruz ve bunu modernlik olarak algılıyoruz.
Bır arkadasım gecen gün bana dedi ki niye sadece tokalasiyorsun erkeklerle ya da sizli bizlisin cok mesafelisin ,seni samimi bulmuyorlar.Aman bulmasınlar beni samimi aman bulmasınlar beni Avrupai...Onlar gibi olmayayım yeter ki!Bol Avrupai kimin kimle ne yaşadığı belli olmayan...
Saygılarımla
GC7
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Çok çok haklısınız,, teşekkürler....
Eskide olduğu gibi kalabilsek belki de daha temiz olurduk. Şimdi onlar öğretiyor temizliği.
Nerede hata yaptık da böyle oldu? Bunları da düşünmeli.
Önemli ve güzel bir yazıydı, emeklerinize sağlık, selam ile
Yaşanmamış Aşkların Şairi
nazik yorumunuz mutlu etti,, teşekkürler,,, saygılar,,,
Parfüm sanayi deyince ,neden böyle bir yazı yazmak gereğini duyduğunu anlamamıştım.
Başlığı doğru okumamışım. Müslümanların temizliğinden, dinimizin emirlerinden ve tüürklerin
temiz giyinmek gibi güzel davranışlarından bahsetmişsiniz..
Hacca gidenler arapların pis olduğunu söylerler.. Tam anlamıyla bilmediğim için bir şey söyleyemiyorum. Dinimiz temizliği dini kural adı altında sunar..
Yazınızı beğendim, yararlıydı..
Diğer yazılara da fırsat bulunca okuyacağım..
selâm ve saygılar..
Peygamberimize, insanların en üstün olanı kimdir? diye soruldu, Peygamberimiz bu soruya şu cevabı verdi: “Kalbi temiz, sözü doğru olandır.”
çok güzel bi yazı dizisiydi MURAT bey.İçinde ayetlerden örnekler,küçük hikayeler,öğütler nasihatler.Muylaka okunması gereken,emek verip hazırlanan bir makaleydi.
Hani efendimiz demişya,Müslüman diğer insanları rahatsız eden davranışlarda bulunmaz, bulunmamalıdır. Eğer biz müslümansan.ki elhamdülillah,neden çevremizde bu tür insanlar var gözümüze baka baka sokaklara tükürenler,çöp atanlar,hatta gençler açtığı sigara paketinin çöpünü özgürce yere atan,say say bitmez işde.Keşke herkes duyarlı olsada yaşadığımız mekanlar şehirler tertemiz olsa.
Güzel bi konu seçip,emek vererek yazmışsınız canı gönülden katılıyor ve tebrik ediyorum sizi.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
yazdıklarınızı düşündüm de, haksız sayılmazsınız.
Toplum olarak, millet olarak, müslüman olarak bozulduk..
Şimdi Avrupa ilerde,,,
Bizler gerilerde kaldık.
Acı ama gerçek,,, Bir bayrak yarışı gibi, bir bize, bir batıya geçiyor birincilik,,, uzun bir maraton olacak gibi gözüküyor..
yazımda objektif olmaya çalıştım yine de eksiklerim mevcuttur, yanılmayan bir tek Allah'tır..
Saygılarımla.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
Saygılarımla,,,, değerli yazılarınızın tümünü okuyacağım,, bunun için bundan böyle zamanım olacak,,
selamlar,,,
Kemnur
konuyu tamamladınız sanırım.dilerim bu güzel yazı çok kimselere ulaşır.
Fakat daha öncede bir yazınızda yazmıştım.Türkler Temizliğe düşkün Millet iken zamanla temizliği fazla önemsememeye başladılar.Yozlaşmadan olsa gerek.hangi konuda bozulmadıkki.
müslümanız deriz camii kapısında siyaset,dedikodu yaparız.
Allah sonumuzu hayır eylesin.
çalışmanıza yürekten tebrikler.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
bozulduk ustam.. zamanla bozulduk..
bayrak yarışı devam ediyor.
Ama biz gerilerde kaldık Avrupalıdan.
Bir onlar bir bizler öne geçiyoruz,,
dört dörtlük değiliz maalesef.
Objektif olmaya gayret etsem de eksiklerim vardır yazıda.
Saygılarımla.
Yaşanmamış Aşkların Şairi
nazik ve değerli yorumunuz mutlu etti beni.
konu hassas,, eksiklerim olmuştur,, yanılmayan bir Allah'tır..
Avrupalı bizlerden önde şimdi.
Gerilerde kalan bizleriz.
Bu bir bayrak yarışı ve bir biz , bir onlar öne geçiyor..
Uzun maraton devam edecek gibi..
Saygılarımla.